Kumral tenin üzerinde şeytali tüyleri bile ürpermişti karşımda. Büyük bir günah işlemişti sanki... korkan hali söylememesi gereken bir şeyi söylediği için miydi? Yoksa canının yanmasından korktuğu için mi? Bileğini kavrayan parmalarıma boştaki eliyle sarıldı. "Ben bir şey bilmiyorum." Sesindeki o titreme ve yanıltıcı yüz ifadesi bir şey bildiğini açık açık belli ediyordu. "Kim olduğunu biliyorsun! Söyle! Ne istiyorlar benden!" Kalbim sesi kulaklarımı dolduran sesinden tedirginlikten çok daha uzaktı. Korkunç bir korku vardı üzerinde... üzerimizde... kolunu çekiştirdi ve bileğini tutan elimi gevşetmeye çalıştı. "Ben bir şey bilmiyorum. Lütfen , bırak bileğimi."
"Söyle!" Dedim öfke ile olduğum yerden doğrulurken. Kolunu sarsarak üzerine yürüdüm. "Yapma , canımı yakmasını istemiyorum iris... sana bir şey anlattığımı duyarsa benim canımı yakar."
"Kim canını yakar Alaz mı? O mu canını yakar! Peki ya ben, beni düşünen hiç kimse yok! Kimse benim ne halde olduğumu görmüyor. Ölüyorum be! Bir hayatım vardı benim. Pisliğin içinde yaşıyordum ama şuan olduğumdan daha mutluydum. Çünkü her gün etrafında kim olduğunu bilmediğim insanlar yoktu. Kim olduğumun önemli olmadığı bir hayatım vardı. Bunu bana bir kaç tane cüzdan çaldım diye mi yapıyorsunuz, kimin içtiği suya çamur attım da , bu gün böyleyim!"
Yutkundu ve olduğu yerde yere yığılırken hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. "Ulaşı tanımıyorsun iris , Alaz kötü mü ? Çok mu gaddar, acımasız mı? Ulaş ondan daha kötü... Alaz'ın bir annesi vardı. Kaybetmenin nasıl acıttığını biliyor. Nefret etse de bir babası da vardı... Ulaş'ı hiç kimsesi yok. ne bir anne ne bir baba ne de bir kardeşi... hayatta kaybedecek hiçbir şeyi yok. Birinin canını yakmak istediğinde ona tırnağının uçunu bile değdirmeden paramparça eder... Can yakmasını biliyor. Canımı zamanın da çok yaktı. Yine yaksın istemiyorum." Elleriyle yüzü kapattığında ona acımadan edemiyordum. Benim gibiydi o da, çaresiz ve acınası görünüyordu. Aslına bakarssn bir kadın aciz yada güçsüz olduğu için değil, dayanacak gücü kalmadığı için ağlardı. Ve ben çaresiz olduğum için ağlarken liva dayanacak gücü kalmadığı için ağlıyordu. "İstemedim. En başından beri. Ona bu evliliğin olmaması için yalvardım. Ayağına kadar gittim. Yanın da kadınım dediği bir sevgilisi vardı o gün. Onun karşısında herkesin önün de bağıra bağıra söyledim. İstemiyorum seni dedim. İşe yaramadı. Onun bana böyle davranmasına katlanamam. Hayatı boyunca hep onun karısıymışım gibi davranıyor. Her zaman onun yanında kalacakmışım gibi... kaç kez gitmek istedim biliyor musun. Kaç kez denedim. İlk sevişmemizde bana defalarca kez başkasıyla beraber olmuşum gibi davrandı. Onun kadar deneyimliymişim gibi . İlkimdi ama hayatım en acı verici gecesini yaşadım. Elim kolum bağlı. Kaçacak yerim yok. Anla, yapamam" Kollarımı bedenine sarıp ona sarıldı. Saçlarını okşayan elim titrerken bir yanım vicdan azabıyla sarsıldı.
"Tamam sakinleş biraz."
Ellerinin gözlerinden akan yaşlara indirdiğinde boğazını temizledi ve benden uzaklaşarak ayaklandı. "Sana anlatacak iris ve Alaz senin gitmek istediğini bile bile kapıyı da açmayacak. Ama onun sevdiği kadar sen de onu seversen eğer , gidecek olan o olur , sen değil."
Odadan çıktığında içeriden bir enkaz çıkmış ,biri de olduğu yerde takılıp kalmıştı. Alaz'ın babası kimdi, benimle ne ilgisi var bilmiyorum. Ama öğreneceğim ve gitmeyeceğim de... çünkü eğer hayatımın içine edilditse ve bunu sorumlusu Alaz'ın babası ise , misli mislibe ödeteceğim onlara...
...
Üzerimi değiştirip aşağı indiğimde Alaz , Ulaş ve Liva mutfaktaydı. Muhtemelen kahvaltıyı Liva hazırlamış, Ulaş ve Alaz da ben üzerimi değiştirip gelinceye kadar masaya çoktan oturmuştu. "Günaydın." dedim ağzımın içinde. Liva sesini çıkarmadı. Yüzü yeterince solgun ve halsizdi ayrıca fazlasıyla somurtuyordu. Kafasını tabağından kaldırmadan yemeye devam etti. Bunu Ulaş'ta fark etmişti. Belki de onun bir şeyler anlattığını fatk etmişti. Gözleri hoşnutsuz bir ifadeyle bana döndü ve nazık bir şekilde "günaydın iris. " dedi. Bu adamın normal görünümü ve genel olarak sergilediği tutum Liva'nın anlattığı adamdan çok daha farklıydı. Ve bu onun gerçekten tehlikeli oladuğunu gösteriyordu. Alaz gibi sadece soğuk yada sadece korkunç değildi. Sinsi, kurnaz ve korkunçtu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE KARANLIĞI
ChickLitMavi gözlerim yeşil gözlerine kenetlendiğinde orada az olsa bir duygu kırıntısı görmeyi umdum ama hiçbir şey yoktu. Hiçbir duygu barındırmıyordu Orman yeşili gözleri... Cehennemi andırıyordu... Beni yakmaya ant içmiş cehennemi... 19.12.2016 tarihin...