5.Bölüm:"ÖLÜM"

14.2K 732 43
                                    

Tehlike içimi kuşatırken boğazımın kuruduğunu hissediyordum. Yutkunarak geriye doğru kaçmak istediğimde kadının sırtımdaki eli sıkılaştı. Bedenimi titreten kriz , alev almış yeşillerle kontrolden çıktı.
Sarsıntıları ruhumun herbir zerresinde hissediyordum. Korku tüm hücrelerimle savaşıyor , onları ele geçiriyordu. Yorgun gözlerim korkuyla titrerken , yeşil gözlerindeki öfke ve tehlike beni yakıyordu.

"Benden kaçamazsın demiştim!"
Sesindeki sert ahenk dalga dalga bedenime ulaştığında daha fazla gerildim. Kaçamamıştım. Oysa kurtulduğumu düşünmüş, kırgın kalbimi biraz olsun rahatlatmıştım.
Anlaşılan erken düşününerek büyük bir hata yapmıştım. Kurtuluş bana hiçbir zaman olmadığı kadar uzaktı. Kurtulmak için ne çok şey yapmıştım.
Onun ateşine, kanlı karanlığına, geceye hükmeden sisli havasına direnmiştim.
Bana dokunmasına mani olamazken tek yapabildiğim yalvarmaktı. Öyle harap bir durumdaydım ki tenimin , ruhumun üzerine çöken karanlığı kabullenmiştim. Karşı koyamamıştım.
Geçmişin gölgesi üzerime soğuk, sert bir leke gibi çökmüştü. Gözlerim öyle kararmıştı ki kendime zarar vermek bir anlığınada olsa umurumda olmamıştı.
Kaçmaya çalışmış fakat ondan bir arpa boyu kadar bile uzaklaşanamıştım.

Korkunun acımasızca kuşattığı küçük bedenim titrerken gözlerimdeki doluluk hissinin , yine yakın olduğunu fısıldıyordu. Neferettiğim o his onu her gördüğümde etrafımı kuşatıyordu. Çok acıttıyordu. Bu kadar aciz olmak, çaresiz olmak belkide ilk kez bu kadar ağır geliyordu. Kabul etmek istemediğim gerçekler ruhumu , benliğimi sömürüyordu. Ne kalmıştı elimde. Herşeyim alınmıştı.
Kirlenmiştim. Kirletilmiştim. Sahip olduğum tüm dostluklar bozulmuş, sözde sevgi dolu ailem yok olmuştu. Özğürlüğüm...
Bir kaç saat öncesine kadar elimde sadece özğürlüğüm varken , şimdi onuda kaybetmiştim.
Hiç bir şeyim kalmamıştı.
Bir hiç olmuştum.
Koca, değersiz , önemsiz bir hiç!

Acı çekmeye bir yerde alışan ruhum son çırpınışlarını yaşıyordu. Göz bebeklerim onun alev alev yanan gözlerine mühürlüyken nefes alamadığımı farkettim. Nefes almayı unutmuştum onun bakışlarıyla.
Dudaklarım bedenime oksijeni haram kılarcasına sertçe birleşmişlerdi. Korkuyla kasılan çenem hiç olmadığı kadar gerilmişti. Acı ile yanan gözlerim artık iyi göremiyorlardı. Görüşüm göz pınarlarıma dolan gözyaşlarıyla bulanıklaşmıştı.


Son bir direnişle geriye kaçmaya çalıştım. Çıplak ayaklarımı hareket ettirdiğimde kadının sırtımdaki eli daha fazla gerildi. Dişlerimi sıkarken yüzümü hırsla kadına döndüm.
"Çek elini sırtımdan!" Dişlerimin arasından tısladığında dudağının kenarı alayla kıvrıldı. Kibirli ifadesi sadece sinirlerimi bozmuyor , beni öfkelendiriyordu. "Çek!" dediğimde bu sefer tek kaşını kendinden emin bir şekilde kaldırdı. Çenesi kasılırken ses tonumun onu gerdiğinin farkındaydım. Elini daha fazla sıkılaştırarak bana meydan okuduğunda tekrar geri doğru kaçmaya çalıştım.
"Ceyda! Sen gidebilirsin. Ben hallederim." Onun sesi kulaklarıma iliştiğinde boğazımda çivili, keskin bir sızı hissetmiştim. Canımın yanması şuan göz ardı edilebilecek bir kavramdı. Çünkü şuan bedenim acıdan çok korkunun mahkumiyeti altındaydı.
Onun sözleri Ceyda germişti. Böyle bir hamleyi beklemiyordu anlaşılan. Gözlerini üzerimden çekerek Alaz'a sabitledi. "Bana gitmemi mi söylüyorsun?" dediğinde sesinde ağır basan bir kıskançlık vardı. Bakışlarındaki öfke Alaz'a karşı olan hislerini eleveriyordu. Kadınların en büyük hataları hep bu olurdu zaten. Hislerini saklayamamak. Erkeklerden farklı olarak hislerini içe kapatamayan karmaşık yaratıklardık. Oysa bu yaptığımız , düşüncesiz bir hataydı.
"Evet! Gitmeni istiyorum. Hemen şimdi. Kapını yolunu biliyorsun!" Dediğinde sesindeki öfke onun tavrını onaylamadığını haykırıyordu. Sanki sözleriyle onu uyarıyor, sesiyle cezalandırıyordu. Bakışlarını bana yöneltiğinde alevli yeşil gözlerini ruhuma mühürledi. Bedenimi kendine esir kılarken yutkundum. Boğazımdaki acı his daha derinlere indi.
Indi...
Indi ...
Ve içimdeki kırgın, aciz kızı buldu. Kız kötüydü fakat acı onu halini umursamıyordu. Ona merhamet etmiyordu. Hıçkırıklarını, çığlıklarını duyar gibiydim. Parçalara ayrılıyordu. Çünkü canı yanıyordu....

GECE KARANLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin