(Damlanın Anlatımıyla)
Nefesiniz olmadan yaşayabilir misiniz? Yada nefes almadan? Ikiside mantık sınırlarını zorluyor. Hatta zorlamakla kalmıyor insanı ürkütüyor. Soğuk bir ürperti geliyor vücudunuza. Benim nefesim oydu. Nefes almadan yaşıyamazdım, o benim yanımda olmadan...
Tam bir hafta geçti aradan. Ne bir haber var nede ses, bir ip ucu bile yok. Ona bir şey olduysa, benim nefesime birşey olduysa nolucaktı? Benim durumum, çabuk toparlanır mıydım? Yada iyice bataklığa mı batırırdım kendimi. Onsuz bir hayat dalına tutunabilir miydim? Yoksa dalı tutamayıp uçurumdan aşağı mı düşerdim. Derin bir uçurum, sonu gözükmeyen kayalarla kaplı bir uçurum. Tam düşecekken elimden çekip yukarı çıkaran biri olur muydu? Aklımda çok fazla soru vardı. Nefesim 1 haftadır ortada yoktu. Nerde, nasıl, aç mı tok mu, mutlu mu mutsuz mu, benim gibi özlüyor mu bizi? Bizi özlemek...
Ben bir psikopatı kendime aşık etmiştim. Bana herşeyim diyordu. Bense ona nefesim diyordum. Arayıp haber verebileceğim kimse de yoktu Kahretsin ki. Annesi ölmüştü, babası intihar etmişti. Onun tek sahip olduğu değerlisi bendim. Ben onun, oda tek benimdi. Mert, nefesim sensiz uykular haram geliyor bana. Uyumak için yatağa yattığımda sen geliyorsun aklıma. Yastığın duruyor yanı başımda, aklıma acı biber iddiamız geliyor. Duygulanıp ağlıyorum. Tanışmamızı hiç unutmuyorum biliyor musun? Ofisine geldiğimde bana nasıl şaşkınlıkla baktığını. Sonra üstüne basa basa geçmişim demen aklıma geliyor. O zaman bana demiştin ya hani beni çözemezsin, ben seni çözdüm Mert Ulusoy. Sen sadece karşına çıkan kişiye aşık olmaktan korktun. Kendine zarar veriyorsan sevdiğine vermekten de korktun. Ki ben bana zarar vereceğini hiç düşünmemiştim. Ama sen Mert şuan öyle seviyorum ki seni, nefesim diye hitap ediyorum sana. Keşke şuan karşımda olsan, bunları yüzüne söylesem ve sen beni gıcık edecek şekilde gülsen,sana kızmam bile. O kadar özledim ki beni sinir etme çabalarını ve edişini. O kadar özledim bana bakıp damla çikolatam demeni bile...
Her ne kadar kendime dahi itiraf edemezken beni kendine aşık etmiştin Mert Ulusoy. Sana aşıktım. Şuan arayıp Mert elimizde ama onu bırakmamız için seni öldürmemiz gerek deseler hiç bir dakika beklemezdim bile. Direkt verirdim canımı senin için. Öyle özledim ki sana bakmayı, kapkara kömür gözlerini öyle özledim ki. Ben 1 hafta değil 1 saat bile sensiz yaşayamayacağımı anladım sen olmadığında. Asla ama asla ben sensiz ben olamıyordum. Kendimi yapboz gibi hissediyordum, bir parçam tamamlanmadan kaybolmuş gibi. Seni kaybediyordum Mert Ulusoy. Nerdesin bilmeden uyuyamazdım. Uyumuyordum, uyku tutmuyordu. Şuan yanımda olmanı öylesine çok isterdim ki benim önüme dünyayı serseler ben yine seni isterdim. Sadece seni ve beni. Sadece bizi...
Benim eksik parçam nerdeydi? Kim beni onsuz bırakmıştı. Kim nefesimi benden almıştı? Derken gözümden bir damla yaş süzüldü. Ağlıyordum, ilk defa Damla Korkmaz bir erkek için ağlıyordu. Umurumda değildi şuan gurur yapmak. Seviyordum onu işte. Kendimi ona muhtaç olarak hissediyordum. Ve bu hani tırmanmayı çok istediğin bir ağacın zircesine bir adım kala aşağı düşersin ya bazen alttaki merdiven sayinde tırmanmaya kaldığın yerde devam edersin. İşte ben Mert'e muhtaç olduğumu anladım. Insan nefes almadan hayatı yaşayamazdı. Ve yine söylüyorum Sen Benim Nefesimsin Mert Ulusoy...
Düşüncelerimden bir an sıyrılmak istemediğim anında kapı çalındı. Açtığımda yerde bir zarf duruyordu. Üstünde Mert Ulusoy'un tek değerlisine yazıyordu. Zarfı içeri alıp kapıyı kapattım ve Mert'in bana gitmeden bir hafta önce dediği gibi kapıyı iyice kitledim. Salona geçip şöminenin karşısına ateşin yanına oturdum. Mertten bir haber almıştım. zarfı açtım içinden A-4 kağıdına yazılmış bir mektup ve cd çıktı. Mektubu açtığımda uzun olan yazıyı gördüm ve okudum;
Damlam;
Tek sevdiğim, sen beni unutup hayatına bakmayı dene çünkü benim yanına dönebilme imkanım hiç yok, seni öyle özledim ki... Seni, bizi. Ne zaman yanına gelip sana sarılacağım günü hayal ediyorum. Ama damlam, sen beni unutup yoluna bak. Şunu bil ki beni unutsan bile ölene kadar kalbimde adın yazıcak,zaten karşı tarafta elbet bir gün buluşacağız. Sana sadece benden ayrılmadan önce bir hatıra göndermek istedim. Elimde olsa koşa koşa yanına gelir, bunların hiçbirini tek başına kaldırmana izin vermezdim. Sen benim psikopatlıktan sıyırılıp, beni odunluktan ayırıp bambaşka bir Mert Ulusoy yarattın. Bunu nasıl yaptın bilmiyorum ufaklık ama ölürken bile seni düşüncem. Senle geçirdiğim o günleri...
Hoşçakal benim tek değerlim,Hoşçakal tek sevdiğim, Hoşçakal Damla çikolatam...
Mektubun sonuna bir damla gözyaşım düştü. Mert bana veda mektubu yazmıştı. Beni nefessiz bırakıp nereye gidicektin Mert Ulusoy. Benden kaçışın yok derken bile kendimi avutmaya çalışıyordum. CD'yi zarfdan çıkarıp bilgisayara taktım. Izlemeye başladım.
Ilk olarak Mert'in işkence gördüğü fotoğraflar geçti gözümün önünden sonra Mert'in son konuşması; ne olursa olsun Damla seni hep sevicem...
Dedikten sonra silahını ona doğrultan bir adam belirdi. Ve ardından silah sesi sonra kanlar.. Mert'in oturduğu sandalyeden yere yığılışı..
Sensiz yaşayamam diye bağırdım video biterken. Sen Nefesimsin....Merhaba okuyucular;
Bu bölümü olabildiğince uzun tuttum umarım hoşunuza gider..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Aşık(Düzenleniyor!!)
Teen Fiction"Sen benim neyimsin ki? Annem? Babam? Abim? Ablam? Sevgilim?"dedim. Sonra bana döndü "Bak sonuncusu iyiymiş. Olabiliriz aslında. Evet,evet olalım." "Ya istemiyorsam!" "İsteyip,istemediğini sorduğumu hatırlamıyorum."