Mert'in anlatımıyla
Bu evde o kadar çok anım var ki. Bana hiç göremediğim annemi hatırlatıyordu. Ve beni ömrü hayatı boyunca hiç sevmeyen babamı...
O adama ne olursa olsun hâlâ baba diyebilmeme şaşıyordum doğrusu. Bir söz vardır bilir misiniz? 'Çocuklar babaları onları dövsede,sövsede severmiş.' Bir gün böyle düşüneceğimi asla bilemezdim,yavaş yavaş geçen ölüm gibi olan yılları,dayak yiyişlerimi,Hasibe Sultan'ın bağırışlarını( Mert'in.Bakıcısı),dövme babası diye haykırışlarına rağmen ona hâlâ baba deyişimi
Merdivenlerden üst kata odama çıktım. Kapısı kapalıydı. Kapıyı araladığımda oda kapkaranlıktı. Gözümün önüne kaloriferin kenarında sıkışıp dayak yiyen çocuk Mert,kimseye belli etmeden içten içe çürüyen o mert geldi gözümün önüne. Odanın ışığını açtığımda yatağımda sırtı cam tarafına dönük olan yüzünü göremediğim biri yatıyordu. Gençti,hemen hemen benimle yaşıt yada bir kaç yaş küçüktü. Simsiyah saçları vardı. Yatağımda yatan kişi erkekdi. Yanına gidip omzunu çevirdiğimde kolu yataktan boşluğa düştü. Yüzünü görmemle şoka uğramam bir oldu. Yüzü gözü kan içerisinde,yatağımda yatan kişi Rüzgardı. Ve.. Nefes almıyordu. Tişörtü paramparçaydı. Karın bölgesinde bişeyler yazıyordu. Parçalanmış olan tişörtü hafifçe yukarı sıyırdığımda ise yıkıldım. Evet, bildiğiniz yere diz çöktüm. Çakı ile derisi üzerine kazılmış yazılar vardı. Ve yazıda şöyle yazıyordu;
Dikkatli olsan iyi olur Ulusoy, çünkü bir sonraki hedef sensin. Kökünüzü kurutcam oğlum sizin. Hepiniz geberceksiniz. Sen ve o baban olacak şerefsiz!
Rüzgarın nabzını kontrol ettiğimde hakikaten ölmüş olduğunu fark ettim. Yatağın kenarındaki boşluğa oturup saçlarını okşadım. Bir daha hiç dokunamayacağım o saçlarını...
Bunu hangi pislik yaptıysa bedelini ağır ödeyecekti. Damlaya ne diyecektim. Düğünümüz yarındı. Ve Damlaya anlatıp onu üzemezdim. Benim onu üzmeye hakkım yoktu. Ya gidecektim,kimsenin beni bulamayacağı yere. Ya da kalıp Damla'nın günden güne kahroluşunu gizli gizli seyredecektim. Yıkılacaktı,çünkü rüzgar benim her ne kadar üvey kardeşimse onun da çocukluk arkadaşıydı. En azından ölmüş olduğuna dair bir mesajı hak ediyordu. Belkide mesaj çoktan ulaşmıştı.
Selinin anlatımıyla
"Damla ne olur sakin ol! Kendine bişey yapacaksın diye korkuyorum. Aç kapıyı ne olur?!"
Tam bir saattir burada Damla'nın kendini kilitlediği ve ağlamaktan harap olduğu sesiyle bağırmasının susmasını ve dışarı çıkmasını bekliyorduk. Bir saat önce prova odasında gelinlik ölçüleri alınırken gelen mesaj sesiyle olmuştu herşey. Damla telefonu alıp mesajı okuduktan sonra ölçüleri alan kadının elindeki iğneyi umursamadan gelinliği çıkartmaya çalışmıştı. Çıkartamayınca da daha da hırçınlaşıp çığlık çığlığa ağlamaya,bağırmaya başlamıştı. Ve kendini koşarak banyoya kilitlemişti. Koşarken bıraktığı yerden telefonu alıp mesaja baktığımdaysa Damla kadar olamasamda bende ağlamıştım.
Gönderen:05*********
En yakın arkadaşın Rüzgar artık yok tatlı Prenses. Ve çok yakında sinemalarda gösterime girecek olan Mert Ulusoy'un hak ettiği ölüm filmi! Umarım beraber gitme fırsatımız olur. Kendine iyi bak. Bir de merti çabucak unutmaya bak!
Mesajı yazan Nasıl bir psikopattı anlamamıştım. Tek bildiğim Damla mahvolmuşluğun en dip boyutunu yaşıyordu. Mert'ten hâlâ haber gelmemesi de ayrı bir gizemdi. Mesajı gönderen numarayı kendi telefonumdan numaramı gizleyerek aradığımda
'Aradığınız numara artık kullanılmamaktadır.'
Kahretsin! Hem Mert hem de Damla tam Mutlu olacakları anda mahvolmuşlardı.
Selam okuyucularım;
Bölüm benim bile ürpermeme sebep olduysa sizde Nasıl bir etki yaratır bilmiyorum. Yorum ve votelerinizi bekliyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikopat Aşık(Düzenleniyor!!)
Genç Kurgu"Sen benim neyimsin ki? Annem? Babam? Abim? Ablam? Sevgilim?"dedim. Sonra bana döndü "Bak sonuncusu iyiymiş. Olabiliriz aslında. Evet,evet olalım." "Ya istemiyorsam!" "İsteyip,istemediğini sorduğumu hatırlamıyorum."