23.BÖLÜM

1.9K 112 11
                                        

Selamün Aleyküm sevgili Kari

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selamün Aleyküm sevgili Kari... 

Yararlı ve keyifli olması dileklerimle iyi okumalar. 

''TARIK - ŞERMİN''

Tarık: ''Tamam'' dedi, arkasından, ceketinin iç cebinden telefonunun sesi geldi Tarık ceketini astığı askıya yöneldi ve kalkmadan telefonuna ulaşıp açtı: ''Efendim baba...'' diyerek. Şermin, Tarık'ın 'baba' dediğini duyar duymaz kafasını kaldırdı ve dikkat kesildi. Tarık: ''Efendim baba?'' Erdem bey: ''Oğlum, şirkette misin?'' dedi. Tarık: ''Evet baba ne oldu?'' dedi. Erdem bey: ''Biz geldik de, geçerken bir kahveni içelim dedim'' dedi. Tarık şaşırdı, çünkü iki ay daha orada kalacaklarını sanıyordu, bu yüzden yüzünü şaşkın bir ifade kapladı ve sordu: ''Sizin iki ayınız daha yok muydu?'' diye. 

Erdem bey ve Saliha hanım Tarık'ın odasına kadar gelmişlerdi ve kapıyı çaldılar, Tarık'ın gir demesiyle, içeri girdiler. Tarık hala telefonda babasıyla konuştuğunu sanıyordu ki, kapının ardında babasını görünce ayaklandı ve telefonu kapatarak cebine attı. Şermin, açılan kapıya doğru kafasını çevirdi ve Erdem hocasını görünce babasını görüş gibi sevindi: ''Hocam! Hoş geldiniz!'' dedi en içten tebessümüyle, Saliha hanım ve Erdem bey tek tek: ''Hoş bulduk kızım'' dediler gülümsemeleriyle. Tarık dışlanmış çocuk gibi bakıyordu ki, Şermin'in yanına gelerek, babasına ve Saliha hanıma sımsıcak bir gülümsemeyle, Şermin'e inadına sarılarak, ''hoş geldiniz. Ben de yollarınızı gözledim, babacığıım.'' dedi. Şermin sadece gülümsüyordu, gözlerini de yere indirdi. Tarık, tam Şermin'i dışlayacak tavırlar içine girecekti ki, kendini frenledi ve 'tepeden bakmak yok Tarık. Sakın.' diye ikazda bulundu kendi kendine. Erdem bey de bu ikiliyi şöyle yan yana gördüğüne sevindi, şirkete gelmeden önce eşi Saliha hanımla arabada konuşmuşlardı: ''neredeyse iki ay oldu hala bir kıpırtı yok bunlarda. Tarık kızcağızın burnundan getirmiştir onu tahmin ediyorum da, Şermin pes etmez.'' dedi. Saliha devam ettirdi: ''Unuttuğun bir şey var... Şermin ağır bir kız, yerini zamanını biliyor hareketlerinin, ama Tarık tam tersi, bam başka biri... Şermin açısından, yeni yeni alışıyorlardır...'' dedi. Erdem: ''Haklı olabilirsin ama... Bu işleri hızlandırmalıyız. Bahara ne kaldı? Şöyle kır düğünü? Nasıl olur?'' dedi göz kırparak. Saliha hanım gülümsedi ve gülerek: ''Sen...'' dedi ama gerisini getirmekte tereddüt etti. Erdem bey gülümseyerek baktı ve: ''Ben?...'' dedi. Saliha hanım mahcupça çattı kaşlarını ve: ''Nasıl desem? Sen iyi bir babasın, ama kendi yanlış dediğin seçimlerin doğrusunu, Tarık'ın üstüne oynuyorsun. Tabii en doğal hakkın ama, neden bunu oyunlarla yapıyorsun ki? Yani söyleyemez misin Tarık'a, evlen o kızla diye?'' dedi eşinin fazla yorulmasını istemeyen Saliha hanım. Erdem bey gülümsemesini yitirdi: ''Tarık oyunu seviyor, ben de onun dilinden konuşuyorum. Hepsi bu.'' dedi. Saliha hanım: ''anlıyorum... Peki ne düşünüyorsun?'' dedi. Erdem bey, kolunun desteklediği koltuğa parmaklarını vurarak: ''Babamın evine yollayacağım Tarık'ı...'' dedi. Saliha hanım şaşırdı: ''Ta Kayseri'ye neden gitsin ki Tarık?'' dedi. Erdem bey: ''Tarık'ın babamla arasındaki bağ, benimkinden iyidir. Onunla anlaşabiliyor. Sözünü dinleyecektir.'' dedi. Saliha hanım: ''Sen bilirsin, Şermin'e ne olacak?'' dedi. Erdem bey: ''Eğer aralarında bir kıpırtı olmuşsa Tarık Şermin'i de yanında götürecektir. Ama olmadıysa tek başına gider daha sonra Şermin'le evlenmeye ikna olur.'' dedi. Saliha hanım: ''Sen bilirsin o zaman...'' dedi.

MünzeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin