18.Bölüm

2.6K 120 8
                                        

''Tarık''

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Tarık''

Tarık, kapıyı çarpıp giden Şermin'in gidişinin 3. saatinden beri düşünüyordu, ama hala bir şeye varamıyordu. Bu daha da sinirlenmesine sebep oluyordu, dosyalarını hışımla topladı ve evrak çantasını aldığı gibi saatine bakarak odasından çıktı geçerken Lale'ye: ''İyi akşamlar Lale hanım'' dedi hiç Lale'ye bakmadan Lale de başını hayret diyerek tek kaşını kaldırdı ve :''Size de...'' Dedi. Tarık hızlı adımlarla merdivenden indi ve asansöre binip aşağıya, şirketin önünde hazırlattığı arabasına bindi ve evin yolunu tuttu. Garaja girdi ve arabasını park ettikten sonra arabadan indi. Asansöre yöneliyordu ki kulağına tiz bir ses geldi. ''Miav, Miaw'' Diye tiz bir kedi sesi yankılanıyordu garajın içinde. Tarık bir sağına bir soluna baktı, kediyi aramaya başladı. Bir az ötede iki arabanın ortasında yürürken gördü kedi yavrusunu, ona yöneldi ve kucakladı, tebessümünü esirgeyemedi ve yavru kediye: ''Annen de var mıdır senin?'' Diye sordu, bir daha sağına soluna bakındı ki başka hiç bir kedi görünmüyordu, ayrıca kedinin sokak kedisi olduğu da tepeden tırnağa aşikardı. Tarık bu miniğin kanının aç olduğundan adı gibi emindi. Asansöre yöneldi yüzünden düşürmediği masum gülümsemesiyle bakıyordu minik basık yüzlü kediye...

Tarık asansörün kapısı açılınca kucağındaki kediyle dairenin kapısının önüne geldi ve cebinden anahtarı çıkartıp açtı kapıyı. Kediyi içeri salıverdi ve kapıyı kapattı, İçinde çocuklukdan kalma anlamlı bir hüzün vardı, Şermin'in söyledikleri kulağında çınlıyordu, gözlerini nere çevirse unutmak istediği, umursamak istemediği Şermin'i görüyordu. Salona ayaklarını sürüye sürüye geçti. Sonra aklına kedi geldi ve kalkıp mutfağa gitti, küçük bir kaseye ılık süt koydu. Küçük kedinin önüne müsafirperver bir tebessümle bakarak koydu. Kedicik höpürdete höpürdete içti ve bir güzel karnını şişirdi. Sonra gözü Tarık'ı bile görmedi. Aldırmadan çekip giden yavru kediyi kucakladı Tarık ve: ''Nankörlüğün alemi yok... Gel bakalım buraya.'' Diyerek kediyi aldı ve sandalyeye oturup, masanın üstüne koydu kediyi ve: ''E... Bir az hasbihal edelim değil mi?'' Dedi. Kedinin Tarık'l uğraşmak gibi bir derdi yoktu, patilerini yalıyordu. Tarık: ''Ş... Bana bak. Senin adın ne? Yok mu adın? Ben sana koyarım, senin adın fulful olsun, biber olsun senin adın. Fulful, Sarı Fulful.'' Dedi. Minik kedi Fulful, sadece arkasını dönüp masadan sandalyeye, sandalyeden yere atlayarak evde gezintiye çıktı. Tarık tebessümlerle uğurladı Fulful'u. Daha sonra Namaz kılmak için abdest alıp, salona geçti ve çekmeceden seccade çıkartıp, takkesini de taktı, saçının önünü de takkenin içine kattı ve 'Allah'u Ekber' Diyerek ellerini götürdü kulağına ve karnında birleştirip Subhaneke'yi okudu...Yatsı namazını böylece eda etti ve tesbihin ardından dua etti. ''Allah'ım bana hidayetini nasip et, beni benden sonrakilere örnek bir beyefendi eyle, İki cihanda da huzuru nasip eyle, bana başıma gelen musibetleri hayra yormamda yardımcım ol, ayaklarımı doğru yol üzerine sabit kıl, nefsi isteklerimi en sona atmayı nasip et, bencillikten, kibir ve hasetten sana sığınırım bana yol göster... Her daim bana seni hatırlatacak saliha bir eş nasip eyle Babamı ve üzerimde emeği olan herkesin günahlarını affet'' amin diyerek elini yüzüne sürdü. Daha sonra seccadeyi dürdü ve yerine koydu, mutfağa gitti, eline kumandayı aldı ve televizyonu açtı, amacı boş boş gezinmekdi ki, TRT 1 de durdu, Osmanlı Tokadı isminde komedi tarihi içerikli bir dizi vardı.

MünzeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin