15.Bölüm

3.2K 166 30
                                        

Selamün aleyküm tekrar, İlginiz için çok teşekkür etmek istedim :)), beni çok sevindirdiniz, Rabb'im hayırlısıyla dualarımızı kabul etsin... amin. :))

''Erdem ve Saliha''

Erdem bey gördüğü rüya üzerine irkilerek kalktı ve yanında uyumakta olan Saliha Hanım'a korkuyla baktı. Bu kabus Onunla ilgili olmalıydı. Derin derin nefesler aldı, komodinin üstünde duran lambayı açtı ve sürahiden su koydu bardağa. Bir yudumda bitiriverdi, dili damağı kurumuştu Erdem Beyin. Pencereden içeri seher vaktinin ağartısı belli oluyordu. Erdem bey saate baktı, 6:13'tü... .gözlerini tek eliyle sürttü ve tekrar Saliha'ya baktı, bir az sonra Saliha hanım uykusunda sağına yani Erdem beye dönmüştü ki gözlerini yavaşça araladı, kendinden kıvrım kıvrım tek tük aklı saçı yüzünü kapatıyordu hafiften, Erdem bey o saçları geri itti ve: ''Uyu uyu... Buradayım ben.'' Dedi. Uyunur muydu hal bu ki o saatte, Saliha hanım pencereye dönüp baktı ve yorganı üstünden acele acele kaldırdı ve terliklerini giymeden şifoniyerin üstünden aldı tokası, hemen saçlarını bağlayıp lavaboya koştu hafif adımlarla ki Erdem bey, Saliha hanımın her sabah bu telaşla kalktığını bilmiyordu, bu yüzden ki şaşkın şaşkın bakıyordu. Saliha hanım hemen abdestini aldı ve sıvadığı kollarını indirerek içeri girdi, yazmasını arıyordu gözleri Erdem beye çarptı mavi gözleri.

Erdem Beyin onu şaşkın şaşkın izlediğini görünce: ''Madem sen de kalktın hadi gel namaza duralım, az sonra doğacak güneş, kaçacak namaz.'' dedi gülümseyerek. Erdem bey uykulu gözlerle gülümsedi ve yavaşça kalktı yorganı kaldırarak. Lavaboya gitti ve abdest alıp eşiyle namaza durdu. Bu keyif hiç bir yer de yok. Ne kahve içerken bu kadar huzurlu, ne de bir şehri gezerken... En huzurlu yer Huzur'da olmak...

Pazar sabahı Kahvaltı masasında Çiçeği burnunda nişanlı Nuray, Erdem bey ve Saliha hanım vardı, Erdem bey hizmetlileri de aileden saydığı için onlarda olurdu masada; bahçıvanı, tamirat tadilat yapanı , temizlikle uğraşanı... Herkes kahvaltısını yapıyordu ki Nuray yüzüğüne bakmaktan kahvaltı yapamıyordu, bakıp bakıp tebessüm ediyordu, onu görenler içten içten kıkırdıyordu. Derken masanın üstündeki Nuray'ın telefonuna bildirim geldi ki Nuray Hasan'dan olduğunu biliyordu, öyle olunca yanakları kızardı. Erdem bey ve Saliha hanım bir birine baktılar. Nuray hiç bildirime bakmadı ki gözlerin onun üstünde olduğunu anlayınca Erdem beye ve Saliha hanıma baktı: ''Bankacılardır her halde... Sonra bakarım.'' Dedi. Masadakilerin hepsi az kalsın alkışla tezaruat yapacaklardı Nuray'a 'aç aç aç'' Diye ki Nuray utandığı için bakmadı ve kahvaltısına devam etti. Saliha hanım gülümsedi ve: ''Hasan maşAllah çok temiz bir çocuk, belli ediyor hemen beyefendiliğini... '' Dedi Erdem bey katılarak: ''Hm... Bizim Tarık'dan akıllı çocuk maşAllah.'' Dedi. Nuray toz kondurmazdı abisine: '' Öyle deme baba... O çok ince ruhlu biri, tamam umursamaz bir az ama, bazen çok düşünceli olabiliyor... Hem öyle babacan ki..'' Dedi saf temiz kardeşlik duygularıyla. Saliha hanım tebessüm etti ve: ''Evet Nuray haklı öyle deme çocuğa...'' Erdem bey başını tebessüm ederek yana salladı ve kahvaltısına devam etti. Ama aklında Tarık vardı, yemiş miydi acaba yemeğini?... Merak etmeden duramıyordu ama, Tarık'ın onu özlemesi gerekiyordu, bu yüzden ki içindekileri kimseye söylemiyordu.

''Şermin''

Şermin pazar kahvaltısını yapıyordu, 5 kişilik sofrada... Diğer 4'ü babalarına kavuşmuştu. Şermin düşünceliydi. Yusuf bihayli durgundu. Şermin nine yavaş yavaş ağzına bir kaç lokma atmaya çalışıyordu. Dilruba ve diğer çocukların bile keyfi yoktu. Sessizdi ev, çocuklar olmadan kimsesizdi, hele Mirza'sız... Şermin: ''Mirza'yı siz de özlediniz diğmi? Daha dün gitti çocuk hal bu ki...'' dedi. Yusuf soğuk kanlılıkla: ''Hm... Sessizleşti ev, ama çocuklar babasına kavuştu, böyle düşünelim.'' Dedi. Şermin tam ağzını açacaktı ki, tuşlu telefonu ağzına tıkmıştı lafı, çalıyordu, arayan Tarık'tı...

MünzeviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin