Yorumlarınızı ve desteklerinizi bekliyorum. Keyifli okumalar :)
''Nehir''
Nehir yanaklarını şişirerek asansörden indi ve oflayarak salıverdi nefesini... Faruk'un odasına ağır aksak adımlarla varmıştı. Kapının kolunu tuttu ve tereddüt etti: ''Sen? Nehir Aytemiz... Bir çalışanın çırağı olmaya razı mısın yani?'' diye geçirdi içinden. Arkasına hızla dönüverdi ki çaycıya çarptı. Bütün bardaklar büyük bi şangırtıyla yere düştü. Nehir çayların ve kahvenin üstüne sıçramasıyla, yandı ve çığlık attı. ''Dikkatsiz herif! Yaktın beni! Kaç paraya aldım ben bu elbiseyi biliyor musun? Defol!!'' dedi.
Faruk dışarıdan gelen gürültü ve çığlığı duyar duymaz kapıya fırladı ve görünen o ki Nehir şirkete ayak basmıştı. Nehir'in yanına gitti ve kırık kolunu sol kolunun üstüne koyarak Nehir'i bezgin bezgin izledi. Derin bir nefes alıp tekrar odasına yöneldi.
Nehir Faruk'u görünce eli ayağına dolaştı ve cırtlak sesiyle, arkasını dönüp giden Faruk'a: ''Hepsi senin yüzünden oldu!'' diye bağırdı. Faruk hiç umursamamış olsa gerek ki, odasına girip masasına geçti. Telefonla hizmetliyi aradı: ''Alo... Benim kata gelir misin, çay döküldü de.'' deyip kapadı telefonu.
Hizmetli Faruk'un odasının önünü paspasladı. Faruk'da odasından çıkıp: ''Şuna da bir kaç parça kıyafet buluver.'' dedi ve tekrar odasına döndü. Hizmetli, kollarını bağlamış sandalyede oturan sırım sıklak Nehir'e koridoru göstererek: ''Buyurun Hanımefendi, size uygun kıyafetler bulabilirim.'' dedi. Nehir hizmetliye baktı ve gözlerini devirip kırpıştırarak: ''Kalsın! Şoförüm getirir!'' dedi ve lavaboya ilerledi.
Faruk umursamadan dosyalarını incelemeye devam ediyordu ki, kendi telefonu çaldı. Arayan Tarık'tı: ''Alo...'' dedi. Faruk: ''Buyurun Tarık bey?'' Dedi. Tarık: ''Biz, İstanbul'a döndük. Şermin'le... Haberin olsun diye aradım.'' dedi. Faruk ayaklandı ve gülerek: ''İyi dimi Şermin hocam?'' dedi. Tarık: ''İyi iyi... Selamı var... Sonra görüşürsünüz.'' dedi tam kapatıyordu ki, Faruk: ''Siz de iyisiniz dimi Tarık bey?'' dedi. Tarık tebessüm etti hafiften ve: ''İyiyim iyiyim... Sen bizi merak etme, şirkete göz kulak ol.'' dedi. Faruk gülümsedi ve: ''Tamam.'' diyerek kapadı.
Nehir Şoförünü çoktan haberdar etmiş, hatta yeni kıyafetlerini bile giymişti. Şimdi mecbur olduğu şeye gitmek zorundaydı.
Nehir Faruk'un önündeki sandalyelerden birine oturdu. Sıkılmıştı aniden hayatından, Babası ne kadar gaddardı... Hiç baba kızına böyle davranır mı? Neydi Nehir babasına göre? Düşman mı? Dudak büzmüş, halinden şikayetçi kollarını bağlamıştı. Derince bir nefes almış, suratında üzgün ve çaresizliğin yorgun bakışları vardı.
Faruk Dosyaları karıştırıyor, Nehir'e hiç bakmıyordu bile. Niye baksın ki zaten. Hal bu ki Adnan beye söylemişti; kızınız 15 ile 16 arasında cafe ye gelsin orada olsun seanslar diye... Ama Adnan beyin bu kararı onu hem şaşırtmış hem de canını sıkmıştı. Nehir'in kaprisleri ve dengesizliklerini kaldırabilir miydi, bir psikolog olarak bile... Muallak...
***
saat:21:08
''Şermin''
Şermin nine, torunu için hazırladığı çeyizi çıkarttı kanepenin altından. Şermin çayı getiriyordu salona. Anneannesini çeyiz döküştürürken görünce tebessüm etti ve yanına gidip oturdu: ''Bunlar benim mi?'' dedi. Şermin nine titrek sesiyle: ''hm... Annene de böyle hazırlamıştım... O çadırdan çadıra sürüklediği için. Hepsi eskidi... Ben de sana yenice hazırladıydım. Hepsi de konu komşudan, gelip gelip bana verdiler, bazısını satın aldım ama çoğu gönülden kopan hediyeler Şermin'im... Sen bunlara sahip çıkarsın. Oyayı, işlemeyi, motifi seversin. Şimdi kullanılmıyorlar bile...'' dedi. Şermin, anneannesinin ümidini görünce kullanmak istemese bile artık kullanacaktı. Gönülden kopan hediyeler güzeldir... Komşuları öyle iyiydiler ki, her şeyi paylaşıyorlardı. Şermin de kara kara bu küçük mahalleden nasıl ayrılacağım diye düşünüyordu. Bunu anneannesine nasıl söyleyecekti? Şermin'in yeni evine komşu olma fikri?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Münzevi
SpiritualSessizliğin kör olduğu bir şehirdi Tarık... Şermin'se Dibi görünmez, muallak bir kuyu... Suyun sesi niyedir bu denli nazik ve nazlı? Sebebi ki o suyun duruluğu ve saflığı... Ey güvenli şehir, Sina dağı kadar esrarengizdir gözlerin, Nil'e düşer gö...