3-Sehun'un Muzla İmtihanı

5.7K 530 199
                                    

"Baban var ya hani uzun olan. Baekhyun'un kapısında günlerce bekledi biliyor musun? Ama ben ne yaptım? İnat ettim çıkarmadım Baekhyun'u. Sinemaya kaç kez davet etti göndermedim. Eğer şimdi evlilerse hep benim sayemde. Ben olmasam aşkları böyle güçlü ve tutkulu olmazdı. Peki şimdi ne oldu? Onlar dışarıda eğleniyorlar ben sana muz yediriyorum. Ayrıca ne bu sadece muz mu var içinde çok kötü kokuyor."

Sehun mama sandalyesinde yamuk yumuk oturan yavru kediye laf yetiştirirken kaseyi kokladı. Cidden kötü kokuyordu, Baekhyun bunu gözünün önünde yapmış olmasa kesinlikle bozuk diye yedirmezdi Jongin'e.

Pisicik de halinden memnun görünmüyordu, mama sandalyesinin üzerine ağzındaki mamayı püskürtünce Sehunla göz göze geldiler. Jongin çoktan 4 aylık olmuştu ve bu birlikte geçirdikleri 4 ay boyunca Sehun onun yeme sıkıntısı olduğunu anlamıştı zaten ama o an cidden kaba davranıyordu. Sadece sütle beslenemezdi, vücudu insanlara oranla ergenliği bitirene kadar iki kat hızlı büyüyecekti ve mecburen ayak uydurabilmek için bol bol yemesi gerekiyordu. Sehun onunla biraz inatlaşınca kasenin yarısını karambole getirip güç bela yedirdi. Jongin'in üstü başı tamamen mama olmuştu, Sehun'un ise suratına püskürtülen muz parçaçıklarından tiksinmekten canı çıkmıştı.

Jongin inat edip bir biberonun yarısı kadar da ılık süt içti. Küçüğün bir şey yiyip içmesi zaten oldukça sevimliydi ama sütün kokusunu alır almaz mırlamaya başlaması oturup izlenesiydi. Sehun biberonu ağzına verince tombul parmaklarıyla tutabildiği kadar tutup kafasına dikmiş ve aç bir kedi gibi tuhaf sesler çıkararak içmişti.

Üstelik sütü içerken kulakları hiç yerinde durmayıp bir öne bir arkaya oynuyor, kuyruğu da mavi pijamasının dışına çıkmış sandalyenin sert plastiğine çarpıyordu. Sehun onun süt içerken lisede beslediği yavru kediye tıpatıp benzediğine karar verdi. O da yemek yediği zaman birisi gelip alacakmış gibi kulaklarını ve kuyruğunu oynatarak etraftan gelen ses ve hareketleri takip ederdi, Jongin'in yaptıkları da buna benziyordu.

Küçük canavar doyup suratını mama sandalyesine sürtmeye başlayınca Sehun onun uykusunun geldiğini anlayıp içten içe sevindi. Jongin'i sandalyeden dikkatlice kaldırıp oturma odasına götürdü. Onu uyutması için önce mamayla kaplı olan kıyafetlerden kurtarması gerekiyordu.

Köşeden Baekhyun'un bıraktığı büyük sırt çantasını aldı ama bu kadar ağır olmasını beklemiyordu. İçinde ceset falan mı var diye düşünerek açtığında sadece kıyafet, battaniye, mama, yedek biberon, bebek bezi, peluş oyuncak, bebek bezi ve yine bebek bezi buldu.

Bu kadar çok bez olmasına gözlerini devirerek sarı beyaz çizgili bir tulum çıkardı çantadan. Bebek kıyafetleri cidden çok sevimliydi ama tam loser işiydi. Kırmızı ya da lacivert olsa daha hoş görünürdü diye düşünürken bebeği pis kıyafetlerinden kurtardı Sehun.

Jongin aniden çıplak kalınca şaşırıp uykulu gözlerini kocaman açtı. Şimdi karşısında oturan ve ona göre devasa olan adama şaşkın şaşkın bakıp gözlerini kırpıştırıyordu. Kirli pijamasına üzüntüyle bakıp iç çekti.

"Hiç boşuna aegyo yapma pisicik. Kirli kıyafetlerinle uyursan ve baban bunu öğrenirse beni sebzeyle sote yapıp yer ve inan bana bunun için çok gencim."

Tulumunu giyip etrafa yumuk gözleriyle bakan kedi çocuğun birkaç sevimli fotoğrafını çekti Sehun. Seulgi ona bayılıyordu ve kesin bu fotoğraflara hayran kalacaktı.

Jongin yumruk yaptığı elini sertçe gözlerine ve burnuna sürtmeye ve yüzünü ovuşturmaya başlayınca genç adam onun uykusunun iyice geldiğini anladı. Küçüğü bir an önce uyutmalıydı.

Kanepede rahat edemeyeceklerini düşünüp çantayı ve kediciği alan Sehun kendi odasına geçti. Geniş yatağının ortasına oturup Jongin'i kucağına aldı ve göğsüne yasladı. Sırtını pışpışlayarak loş ışıkta biraz bekledi. Bu bebek uyumuyordu.

Jongin yerinde kıpırdanıp tuhaf tuhaf sesler çıkarmaya başlayınca genç adam bir sorun olduğunu farketti ama ne olduğunu anlamadı. Kedice bilmiyordu ki! Belki de sorun kediye değil de insana özeldi. Biraz düşününce kafasına dank etti.

Baekhyun gitmeden önce yemek yedirdikten sonra mutlaka onun gazını çıkarması gerektiğini tembihlemiş ve nasıl çıkaracağını öğretmişti. Sehun suratını buruşturarak Jongin'i karnının üzerinde dizlerine yatırdı. Dünyadaki tüm bebeklere gaz çıkaramadıkları için birkaç saniye acıdı. Kendisi ihtiyacı olunca cart curt yapabiliyordu neyseki.

Baekhyun'un öğrettiği gibi poposunun biraz üstünü fazla bastırmadan ovmaya ve ara sıra pışpışlamaya başladı. Bu sırada zavallı minik ıkınıyor ve adeta osurmak için savaş veriyordu. Hatta bir an Sehun da kendini kaptırıp ıkınmıştı ama hiçbir işe yaramadı tabii ki.

Onu yüzüstü yatırmaktan vazgeçip bacaklarını açtı ve ortaya sırtüstü yatırdı. Biraz da bu şekilde karnını ovarsa belki işe yarardı.

Jongin ıkınmaktan kıpkırmızı olmuş rahatsız suratıyla Sehun'a bakınca genç adam kendini tutamayıp gülmeye başladı. Bu ufak şey cidden komik görünüyordu.

Biraz uğraşın sonunda kedi çocuk nihayet gazını çıkardı, Sehun da sanki kendisi çıkarmış gibi rahatladı. Bebeklerin işi cidden zordu. Rahatlayan ve zaten uykulu olan bebeği uyutmak hiç de zor olmadı. Sehun onun ciğerlerinden gelen kedilere özgü hırıltıyı dinleyip biraz kulaklarını kaşıdı. Tamamen dalınca da yavaşça üzerini örtüp odadan çıktı. Bebeğin düşmesi ihtimaline karşı yatağın etrafını yastıklarla çevirmeyi de ihmal etmemişti.

Salona geçip bilgisayarını kucağına çekti. Aylık çıkan bir gurme dergisinde yayınlanacak yazısını henüz bu sabah tamamlamıştı. Baekhyun gelip Jongin'i alana kadar en azından yazısını kontrol edip hatalarını düzeltebilirdi.

Birkaç saat bilgisayarıyla oyalanıp işlerini hallettikten sonra saatin epey geç olduğunu farketti. Çoktan gece yarısını geçmişti yani şimdiye kadar gelip Jongin'i almaları gerekiyordu.

"Umarım yemekten sonra kendinizi bir otele atıp tavşanlar gibi sevişmeye başlamamışsınızdır Baekhyun. Eğer öyleyse her öğün yemeğine şap atacağıma kutsal rosto tarifim üzerine yemin ederim."

Söylenerek sehpada duran telefonu eline aldı ve birden çalmaya başlayınca irkildi. Arayan Baekhyun olunca bekletmeden açtı.

"Alo? Nerede kaldınız Baek?"

"Beyefendi şu an konuştuğumuz numaranın sahibi sizin yakınınız mı?"

Sehun Baekhyun'u duymayı beklerken yabancı bir kadın sesi duyunca panikle kalktı koltuktan.

"Evet yakın arkadaşım. Ne oldu? İyi mi? Nerede o?"

"Sakin olun lütfen. Kendisi yanında oturan genç adamla beraber bir trafik kazası geçirdi. Merkez araştırma hastanesine gidiyoruz ambulansla. Son aradığı numara siz olduğunuz için arayıp-"

"Nasıl? Nasıl kaza?! O iyi değil mi? Peki Yifan? Yani yanında o vardı o nasıl?"

Sehun panikle salonda bir o yana bir bu yana yürüyordu kadını dinlerken. Dinliyordu ama bir şey anlamıyordu.

Sadece geleceğini söyleyip telefonu kapatabildi. Bu gerçekten başımıza geldi mi diye düşünemeyecek kadar şoktaydı.

Hello Kitty//SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin