Merhaba.
2 senenin ardından merhaba. Sizi bu kadar beklettiğim için çok üzgünüm fakat gerçekten yazmaya ne isteğim vardı
ne de cesaretim. Hala bekleyen, okuyacak olan, merak eden ya da unutmayan var mı bilmiyorum ama ben de sizlerle beraber bu ficin finalini bekledim. İlk göz ağrım, ilk ficim, korunmaya muhtaç, aşırı kadınsı, saf ve kendi ayakları üzerinde duramayan bayık kedi çocuklara tepkimdi bu hikaye benim. Ve nihayet bitti. Yazdığım her cümleden keyif aldım ve bu hem Sekai hem de okuyan, bekleyen, oy veren, yorum yapan, eleştiren, hatalarımı düzelten ve desteğini asla esirgemeyen sizler sayesinde oldu. Hepinize çok teşekkür ederim. Bana göre bir hikayeye başlamak onu bitirmek için söz vermek demek ve ne kadar geç olursa olsun bu sözü tutmak beni artık daha hafif bir insan yapacak bunu biliyorum. Lafı uzatmadan sizi bu sevimli hikayenin mutlu sonuyla başbaşa bırakıyorum. Sizleri ve Sekai bebekleri seviyorum. ♡♡♡♡
"Ya bilmiyorum ki babamlara nasıl söyleyeceğimi. İkinci Seulgi olmak istemiyorum babamlar felç falan geçirirse kendimi asla affetmem. Ama evlenmek istediğim için felç geçirirlerse onları da affetmem."
Kyungsoo yediği sandviçi tabağa bırakmadan önce Jongin'in koluna hafifçe vurdu.
"Saçmalama. Deme öyle felç falan. Bir şey olmayacak."
Jongin onun bıraktığı sandviçten kocaman bir ısırık aldı ve sessizce düşünmeye başladı.
"Hyung, sence Sehun'a bu evliliği ertelemek istediğimi mi söylesem? Hem sadece kabul ettim, hemen haftaya gidip evlenelim demedim ki."
Kyungsoo sandviçine üzülerek bunu da düşündü ama o her zaman mantıklı ve biraz da sabırsız olmuştu.
"Niye geciktiresiniz? Geciktirdikçe stres yaparsın, Sehun da sıkılır. Hem zaten beş sene sonra olsa bile Yifan aynı tepkiyi verecek, Baekhyun da. Söyleyin ve evlenin gitsin. Biz Chanyeol ile öyle yapmıştık. Bir ay içinde evlendik ve asla pişman değilim."
Jongin derin bir nefes alıp büyüğünün söylediklerini kafasında tarttı.
"Haklısın aslında, peki sence onlarla yalnız mı konuşmalıyım yoksa Sehun ile beraber mi?"
Kyungsoo onun bu sorusuna sadece göz devirmişti.
"Sormadın varsayıyorum. Tabii ki Sehun ile söyleyin. En azından duruşunuz ve niyetiniz ciddi olur ve Sehun ne olursa olsun seni bırakmayacak olan güvenilir damat konumu için bir adım atmış olur. "
Kedi çocuk kafasını sallayarak onu onayladı, belki de bu gece Sehun ile konuşup planlar yapmalılardı. Acaba Sehun'un annesi ne derdi?
Bunları düşünmek Jongin'i öyle geriyordu ki bazen onu yıllarca uyutacak bir ilacın olup olmadığını merak ediyordu. Sehun ile sevgili olurken, olduktan sonra, aynı eve taşınırken... Her zaman ortadaki sorunlar onlardan tamamen bağımsızdı ve kedi çocuk artık ne olacak diye strese girmekten bıkmıştı. Sadece hayatını canının istediği gibi yaşamak istiyordu. O artık bir yetişkindi, erkek arkadaşı da öyle. Sürekli birilerine hesap vermek zorunda olmak sinir bozucu olmaktan bile çıkmıştı. Evlenene kadar katil olmamayı diliyordu sadece.
Kendi evlerine geçtiğinde Sehun'un gelmesine hala biraz vakit vardı. Önce basit bir kek yapıp fırına verdi sonra da duş aldı. Duştan sonra - artık burada okula gitmek için işlemlere başlaması gerekiyordu - internetten birkaç işini halletti. Japonya'da okuduğu okulu bırakmak çok canını sıksa da yapacak bir şey yoktu, belki yüksek lisans için Sehun'u Japonya'ya taşınmaya ikna edebilirdi.