Eh artık bir şeyler düzelsin.
İyi okumalar *-*Jongin beyaz gömleğinin kollarını birkaç kez katlarken Yifan ve Baekhyun onu dikkatle izliyordu. Biraz şehir dışında kalan et restoranında ayırttıkları masanın hantal havası herkesi etkisi altına almıştı. İçerisi pek de kalabalık değildi, restoranın içindeki ağır odun kokusu insanı mayıştıran ve hareketlerini yavaşlatan cinstendi. Siparişleri geldiğinde Jongin babasının nadiren yanında içmesine izin verdiği şarabın tadına baktı.
"Güzel mi?"
Jongin yüzünü hafifçe ekşiterek Baekhyun'a baktı.
"Biraz fazla ekşi gibi. Çok sevemedim."
Yifan tek kaşını kaldırarak kedi çocuğa baktı.
"Şaraplar hakkında fazlaca bilgi sahibi olacak kadar içtiğinden haberim yoktu."
"Ara sıra içiyorum. İçmiyorum desem yalan olur."
Yifan sunum tahtasındaki etleri ağır ağır doğrarken kafasını salladı.
"Dürüstleşmeye başlamışsın."
Jongin bu akşam yemeğinde ne olacağını biliyordu. Yiyeceği her lafa hazırlıklıydı, üzerinde çelik bir yelek varmış da atılan taşların hiçbiri değmiyor, canını yakmıyor gibi davranıyordu. Ailesinin hıncını almasına izin veriyordu.
Baekhyun ortamın biraz yumuşaması için birkaç saçma şey anlattı ama Yifan'ın da Jongin'in de çok umrunda olmadığı için bir süre sonra o da susup yemeğini yemeye başladı. Gelen salatadan ayırdığı salatalıkları kocasına ve oğluna paylaştırırken bir şarkı mırıldanıyordu.
"I have a cat, i have a YiFan. Aagh Cat Yifan."
Jongin kendini gülmekten alamazken Yifan kedi çocuğu buruk gözlerle izliyordu, onu en son ne zaman gülerken görmüştü? Oğluyla arasını bozuk olması onu fazlasıyla üzüyordu ama gururundan da ödün veremiyordu.
Yemekleri bittiğinde garson yanlarına gelerek tatlı getirdi. Baekhyun pudingini kaşıklarken geriye yaslandı. Artık konuya girmesi gerekiyordu yoksa boş yere bu kadar gerilmiş olacaklardı.