"Tanrım susmuyor!"
Sehun omzuyla kulağı arasına sıkıştırdığı telefonu masanın üzerine koyup hoparlöre aldı sesi.
"Kahvaltı yaptırdığımdan beri susmuyor Yixing! Ne yapacağım ben?"
Arkadan kedinin tiz bağırışları duyulurken Yixing Sehun'un sesini zor duysa da sorunu anlamıştı.
"Ben ne anlarım bebekten? Niye ağladığını biliyor musun?"
"Hayır. Zaten ağlamıyor ki. Gözünden yaş fışkırtarak kulak zarımı patlatmaya çalışıyor. Yemin ederim Baekhyun'un aynısı."
Yixing bu durumda dahi Baekhyun'un laf yemesine göz devirdi.
"Şimdilik sustursak bile işe yaramayacak biliyorsun. Bayan Byun'un dediği gibi bir bakıcı bulmalıyız artık."
"Biliyorum. Kaç kişiyle görüştüm bir bilsen. Ya ben adaylara güvenemedim ya da onlar şartları kabul etmedi. Çıldıracağım bu gidişle!"
Gerçekten de Sehun 2 gündür 7-8 adayla görüşmüş fakat hiçbir sonuç alamamıştı. Her yeri dövme kaplı bakıcı adayı aklına gelince tüyleri diken diken oldu. Jongin'i öyle bir kadına bıraksa Baekhyun ve Yifan onu şehrin en yüksek binasının çatı katından sallandırırdı kesin.
Bebeğin her ihtimale karşı altını falan kontrol etmesini öneren Yixing'i geçiştirip telefonu kapattı Sehun. Bunları zaten yapmıştı çoktan. Jongin'in ya bir yeri çok ağrıyordu ya da tamamen arsız bir kediydi. Büyük olsa Sehun hiç acımadan masadaki süt kasesini onun kafasına geçirirdi.
Kedi çocuk arsızlığın zirvesine ulaştığı sırada Sehun da neredeyse onunla beraber ağlamak üzereydi. Onu kanepeye koymuş öylece ağlamasını -çığırmasını- izliyordu. Jongin'in yüzü kıpkırmızı olmuş sesi ergenliğe ulaşmış liseli erkeklerinki gibi çatallaşmış ve iğrençleşmişti.
Sehun tam kafasını ellerinin arasına almış ne yapacağını düşünürken kapı çaldı. Jongin'i kucağına alıp çalan kapıya gitti. Delikten baktığında görünen tek şey 2 siyah kulaktı. Titreşen, tüylü ve Jongin'inkine benzer siyah kulaklar.
Kapı açıldığında gencin karşılaştığı manzara tamamen yabancıydı. Sehun kapıdaki kedi çocuğun kim olduğunu bilmiyordu. Siyah saçlarının içinden fırlamış kocaman ve yumuşak görünen iki siyah kulak, Jongin'in kuyruğunun aksine oldukça büyük ve uzun siyah tüylü bir kuyruk.
"Merhaba?"
Sehun'un meraklı sesine karşılık karşıdaki kedi biraz sinirli görünüyordu.
"Merhaba beyefendi. Ben alt komşunuzum. İsmim Park Kyungsoo."
"Ee, memnun oldum Bay Park. Bir sorun yok ya?"
Sehun Kyungsoo'ya merakla bakmaktan cırlamayı bırakan Jongin'i kendine iyice bastırarak sordu.
"Var. Kediniz sesini kesmeyi planlıyor mu acaba? Benimki de kafa da."
Uzun olan bu sert ve kaba çıkışla şaşırdı fakat hissettiği daha çok sinirdi.
"Afedersiniz Bay Park ama kedimizin yakın zamanda sesini kesmek gibi bir planı yok. Ne diyorsunuz siz tanrı aşkına? Bebek işte. Susmuyor ne yapabilirim?"
Kyungsoo üstündeki sabahlığın -evet öğlen olmuştu çoktan fakat üstünde hala kareli yumuşak bir sabahlık vardı- kemerini sıkıştırarak gözlerini devirdi.
"Ne demek susmuyor?"
"Gayet açık değil mi? Onu nasıl susturacağımı bilmiyorum."
Tuhaf rahatsız edici bir ses çıkararak Sehun'un tişörtünü kavrayan bebek kumaş parçasını ağzına aldı. Tadını beğenmemiş gibi görünse de kemirmeye devam ediyordu.