Heyyyyyyoooo *-* Medyada Jongin ve Sehun'un arabada dinlediği şarkı var.
Oasis-Wonderwall
Hala dinlemediyseniz muhakkak dinleyin. Arada geçen italik cümleler şarkıdan alıntı. Çok konuştum kaçıyorum ben ^.^ İyi okumalar*
********************
Jongin'in otel mutfağında çalışmaya başladığı 3. günün sonuydu. Büyük olan personel odasında unuttuğu kulaklığını almaya gitmişti, kedi çocuk ise otoparkta onu bekliyordu. Sehun personel odasına tam girecekken kapıda içeride konuşanların kendisinden bahsettiğini duydu. Normalde kapı dinlemek gibi huyları olmasa da birden bir içgüdüyle kapıya kulağını yaklaştırmış ve dinlemeye başlamıştı. İçeride muhtemelen yeni gelen stajyerlerden birkaçı vardı çünkü sesleri tanımıyordu.
"... sinir ediyor beni, hiçbir şey yaptığı yok. Şef Oh ile 2 haftadır çalışıyorum bir kez bile bıçağını kendi almadı hep bize verdirdi, her şeyi bize yaptırıyor ama o kedi çocuğa gelince..."
"Jongin Bay Wu'nun oğluymuş..."
"Şef Oh ile sürekli mutfağın dışına çıkıp konuşuyorlar..."
"Şef onu kayırıyor ama çocuk işe karşı tamamen boş. Beceriksizin teki."
Sehun duydukları yüzünden gözü seğirerek pat diye personel odasına daldı, tahmin ettiği gibi yeni stajyerler vardı, yüzleri tanıdık olsa da isimlerini bile bilmiyordu.
"Mesainiz bitti mi?"
Aniden şeflerini karşılarında gören stajyerler panik içinde eğilip mesailerinin hala devam ettiğini söylediler.
"O zaman ne diye burada dikilip üstünüze vazife olmayan konuları konuşuyorsunuz? Siz ilk geldiğinizde bana istediğim bıçağı bile veremiyordunuz, üstelik bu işin okulunu okuyorsunuz. Yanılıyor muyum?"
Kızlardan kısa boylu ve kızıl saçlı olan bir adım öne geçti ve 90 derece eğilerek özür diledi. Diğerleri de onun ardından eğildiğinde Sehun kulaklığını sehpanın üzerinden alıp sinirle çıktı odadan.
İnsanlar patavatsızdı. Üzerlerine vazife olan olmayan her konu hakkında fikir sahibi olmaya yeltendikleri yetmiyormuş gibi cesurca bu konular hakkında gevezelik edebiliyordu. Sehun geveze insanlardan hoşlanmazdı ama hem patavatsız hem geveze insanlardan nefret ediyordu. Bu üç stajyerin staj raporuna bugün yaptıkları saygısızlığı yazmayı aklının bir köşesine not etti. Otoparka geldiğinde hala suratı az önce duydukları yüzünden biraz kırmızıydı. Jongin onun ayaklarını yere sert sert basarak sinirli bir şekilde geldiğini gördüğünde yaslandığı arabadan doğrulup sevgilisine uzandı.
"Sehun ne oldu?"
Bir diğer önemli şey esmer olanın artık sevgilisine hyung dememesiydi. Adıyla hitap etmek hala biraz tuhaf hissettirse de hoşuna gitmiyor değildi. Bazen babası çıkıp sen ona nasıl adıyla seslenirsin diye kızacak zannetse de hoşuna gidiyordu işte. Bir nevi yaramazlık sayıyordu bunu. Sofra hazırlanırken tabaktan sosis aşırmış gibi hissediyordu.
Sehun belli belirsiz gülümsemeye çalışıp onun kolunu okşadı ve hızlıca sürücü koltuğuna geçti, Jongin bir şey anlamamıştı.
"Bir şey olmadı, stajyerlerden bir iki tanesi işini düzgün yapmıyordu ve azarlamak zorunda kaldım. Ne zaman arkamı dönsem kaytarıyorlar."
Kedi çocuk omzunu silkip radyoyu açtı. Çalan şarkıya yarım yamalak eşlik etmeye çalışırken sevgilisine söylenmeye başladı.
"İşi kafana çok takıyorsun bence. Mutfakta olanı mutfakta bırakamaz mısın? Bazı geceler düşünmekten o kadar çok yatakta dönüp duruyorsun ki ben bile uyanıyorum."