Benimle birlikte yaşlan!
En güzeli olmadı henüz,
Yaşamın başı, yaşamın sonu için yaratılmıştır.
Zamanımız O'nun elinde.
O da der ki; "Ben bir bütün tasarladım."
Gençlik bunun yarısı ancak; Tanrı'ya güven, bütünü gör, korkma...ROBERT BROWNING - Rabbi Ben Ezra
"Sana demiştim, değil mi?" diye gülümsedi Raiden, "Sen de yanıma geleceksin diye söylemiştim kardeşim. Bak, dediğim doğru çıktı. Yine ikimiz baş başa kaldık."
Karanlık gecede, Raiden'la birlikte bir tepede oturuyorduk. Bana bakıp gülerken hiç olmadığı kadar neşeliydi. Onunla birlikte geçirdiğimiz zamanlardaki gibi soylu bir şıklık sergilemiyordu, oldukça rahat görünen kıyafetlerinin içerisinde, çok daha genç görünüyordu şimdi.
Gerçekten de yaşıtmışız gibi...
"Neredeyiz ki biz?" derken etrafa bakınmayı sürdürdüm, bizden başka hiç kimse yoktu. Aslında ikizim ve ben hariç, burada doğa bile ölmüş gibi görünüyordu. Tepemizde asılı duran ayın puslu, solgun ışıkları, çevremizi saran manzaranın soğukluğuyla birleşiyordu.
"Bak işte buna benim de verebileceğim bir yanıt yok. Bir süredir buradayım, dolanıp duruyordum öyle ama hiç kimseye rastlamadım. Ta ki sen çıkıp gelene kadar..." bana yandan bir bakış atarken bilmişçesine dudak büktü. "Yanılmadığımı görmek ne güzel! Beni yalnız bırakmayacağını biliyordum."
Aramızda yaşanan son anların ardından beni bu kadar şen şakrak karşılaması, açıkçası hiç de beklediğim bir şey değildi. Benim tanıdığım Raiden çoktan benden bunun acısını çıkarmak için bir şeyler yapmaya başlamış olurdu.
"Benden nefret ediyorsun fakat hâlen yanında olmama izin veriyorsun. Hem de seni öldüren son kurşunu ben sıkmışken! Hiçbir şey yapmayacak mısın?"
"Ne yapmamı istiyorsun kardeşim?"
Birden değişen ses tonu, tüylerimin diken diken olmasına neden oldu. Dikkatle beni süzerken de rahatlamama hiç yardımcı olmuyordu.
"Öç almak istersin sanıyordum," dedim gerçekleri söyleyerek. "Seni tanıyorum Raiden, sana yapılan hiçbir şeyin altında kalmazsın. İllaki rövanş istersin.
O son dakikaların intikamını alma niyetinde değil misin?"
Kollarını göğsünde birleştirip uzaklara baktı.
"Ne yalan söyleyeyim, haklısın. Katiyen bana yapılan şeyi unutmam. Bunun karşılığını vermeden de rahata ermem. Bu benim yaradılışımla ilgili bir şey. Çok küçük yaştan itibaren böyleydim. Gördüğün gibi, hiç değişmeden de böyle olmaya devam ettim.
Ne var ki, bu yerin değişik atmosferinden midir nedir, kendimi garip bir şekilde daha dingin ve daha sakin hissediyorum. Sanki içimdeki o bitmek tükenmek bilmez yakıcı ateş sönmeye yüz tutmuş gibi.
Ve biliyor musun, onu canlandıracak gücü bulamıyorum kendimde. Doğrusu bunu yapmayı isteyip istemediğimden de emin değilim ya!
Yani özetle; sana bir şey yapmayacağım kardeşim. Gerek duymuyorum. Nasıl olsa beni hayattan kopardığın o anlar aklına geldikçe, kendi kendini yiyip bitireceksin. Böyle yapacağından hiç şüphem yok, seni o kadarını bilecek kadar iyi tanıyorum.
Bu durumda benim bir müdahalede bulunmama gerek var mı?"
O konuşurken pür dikkat kesilip onu dinlediğim için, sustuğu anda kalbime yerleşen bir umutsuzluk ve çaresizlik silsilesine şahit oldum. Doğru söylüyordu, anlattığı her şeyi bir bir yapacağımdan hiç kuşkum yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ #2- Eski Dünya
Science FictionBütün dengeler değişti, Yeniden Doğuş'un dünyasında hayat sona erdi... Savaştan sağ çıkmayı başaranlar, Eski Dünya'ya yolculuk edip yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmenin çabası içerisindeler. Peki her şey istedikleri gibi olacak mı? Rhilinler...