Öğleden sonra çoktan çalışmalara başlamıştık bile. Aramızdan beş kişiyi seçip Jasen'in gittiği markete gönderdik ve kayıp çocuklarla ilgili ortalıkta dolaşan başka haberler var mı bir öğrensinler istedik. Geride kalanlar olarak da, insanların dikkatini çekmeden başlayacağımız takip işinin ayrıntıları üzerine yoğunlaştık.
Tıpkı bir ajan gibi çalışacağımızdan bahseden Kaen'in gözleri parlıyordu. Bir şeylerin peşinde koşturmaktan - özellikle de söz konusu o şeyler Vhalaxlar ise - ve onları köşeye sıkıştırmaktan oldum olası zevk alan biriydi ağabeyim. Şimdi de eline bir fırsat geçtiği için inanılmaz derecede memnun olmuştu bundan.
Ondaki bu anlık ruh değişimini gözlerken, bunu yapan tek kişinin kendim olmadığını fark ettim. Haileen da oturduğu köşeden Kaen'i ilgiyle izliyordu. Hatta bir ara ağabeyim herkesi kapsayan bir soru sorduğunda hemen hevesle eğilip ona cevap vermişti. İkisini izlediğimi hisseden Kaen bana dönüp baktığında, dişi Rhilin ile ilgili olan tespitlerim aklına gelmiş olmalıydı ki, omuzlarını silkip başka şeylerle ilgilenmeye başladı.
Bunu gören Haileen'ın da omuzları düştü ve suratını asarak arkasına yaslandı.
Tam Kaen'in kolundan tutup ona bu konu hakkında bir - iki çift laf edecektim ki, beni susturdu.
"Sakın bir şey söyleme Cyra. Çünkü tahmin ettiğin gibi bir şey yok."
"Senin açından yok," dedim ben de karşı çıkarak.
"O da ne demek şimdi?"
"Anlamıyormuşsun gibi davranmayı bırak. Sen de neler olduğunun farkındasın ama bunu göz ardı etmeyi tercih ediyorsun.
Eğer bu durumdan rahatsızsan, bunu tavırlarınla ortaya koy. Böyle çekimser davranarak ona da boş yere umut vermiş oluyorsun."
"Öyle mi yapıyorum gerçekten?" diyen ağabeyim şaşkındı.
"Evet, tam olarak yaptığın bu. Dikkatini çekebilmek için ne kadar çabalıyor, görmüyor musun? Bana Frabis'in ölümünden sonra yanında olduğundan falan bahsetti. Belli ki bu iyimser tavırların onun yumuşamasını sağlamış. Sana daha başka bir gözle bakıyor artık. Ve sen de eskiye nazaran ona karşı daha hoşgörülü olduğundan bunu kendisine bir açık kapı bıraktın şeklinde algılıyor."
Bakışları bir anlığına Haileen'a dönen Kaen'in iç geçirdiğini duydum.
"Bu kız fazla kafa karıştırıcı," diye fısıldadı. "Tamam güzel falan ama karakteri hiç bana göre değil. Onunla anlaşamam, anlatabiliyor muyum? Kendimi biliyorum, bu iş olmaz."
"Tamam, o hâlde dediğim gibi, bunu tavırlarınla ona anlatmaya çalış. Fakat kırıcı olmadan yap bunu."
"Haileen'ı düşünmeye mi başladın şimdi de bebeğim?"
"Ne yapayım, bu konu gerçekten de çok hassas. Onun da hemcinsim olduğunu düşününce empati kurmak çok zor değil."
Söylediklerimi yapacağına garanti veren Kaen yeniden işine koyuldu ve ben de biraz da olsa rahatlayarak onları izlemeye devam ettim. Her an başka bir şehre gidebilme ihtimalimiz olduğundan birtakım önlemler almaya ve hazırlıklar yapmaya başlamışlardı.
Bu sırada dışarıda neler döndüğünü öğrenmeye giden grup da geri döndü. Hemen etraflarına toplanıp onları soru yağmuruna tuttuk.
"İnanması güç ama tam da buraya geldiğimiz gün, marketin hemen aşağısındaki parkta yaşanmış kayıp vakasının ilki," dedi Arian adındaki Rhilin. "Küçük kızın adı Eleanor Williams. Sekiz yaşında. Ailesiyle birlikte akşam saatlerinde o parktaymış. Bir ara gözden kaybolmuş ve o zamandan beri de kendisinden haber alınamıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ #2- Eski Dünya
Science FictionBütün dengeler değişti, Yeniden Doğuş'un dünyasında hayat sona erdi... Savaştan sağ çıkmayı başaranlar, Eski Dünya'ya yolculuk edip yaşamlarına kaldıkları yerden devam etmenin çabası içerisindeler. Peki her şey istedikleri gibi olacak mı? Rhilinler...