24.bölüm Eylül ?

15 0 3
                                    

"Ya kızım niye haber vermeden geldin ?"diye sordum önümdeki sehbaya ayağımı uzatırken.

"Süpriz olsun dedim hem artık burdayım temelli geldim."dedi dediği şey üzerine sevinçle boynuna atıldım.

"Ben daha gelmessin sanıyordum.Bir şey mi oldu ?"diye sordum endişeyle kafasını bacaklarına doğru eğdi.
Ellerini bacak arasında birleştirdi.

"Orda işler pek iyi gitmedi.Yaşamımı yürütemedim bana uygun bir yer değil kısaca."dedi anlayışla başımı salladım.

"Ee şimdi napıcaksın ?"derken aynı zamanda oturduğum yerde iyice yayıldım.

"Okul açısından sizin okula gelmeyi düşünüyorum nede olsa son senem olucak ve eski okulum.Kalacak yer açısından kendime ait ayrı eve çıkıcam.Babamla ortak kararımız hem düşündümde sende babandan izin alabilirsen birlikte ayrı eve çıkabiliriz."dedi güzel fikirdi çok keyifli zamanlar geçirebilirdik ama benim tanıdığım Fırat Erbay buna asla müsade etmez.

Kendisi tamamen geri kafalı ve şu sıralar gördüğüm kadarıyla kendini Çınar'ın yoluna adamış durumdaydı.

"Eylül,iyi hoş güzel bende çok isterim ama babam buna sence müsade edermi ? Söz konusu biliyorsun aşırı dik kafalı ve yaşlılığın getirdiği olgunlukla iyice başa çıkılamaz hala geldi."dedim üzüntüyle Eylül benim çocukluk arkadaşımdı tüm arkadaşlarıma nazaran daha çok vakit geçirmiştik.Birbirmizi çok iyi tanıyorduk.Açıkcası şu aynı ev işini çok isterdim ama malesef olmayacaktı.

"Babanla babam çok iyi iki birer dost tıpkı bizim gibi eğer babanla babam konuşursa baban bence izin verir." sevinçle gözlerimi açtım.Bu doğruydu babam bu şekilde olursa belki izin verirdi.

Bir anda aklımda yapabileceklerimiz film şeridi gibi geçti.Ağmalı gülmeli mutlu mutsuz günler bu fikir beni cezbetmişti.

"O zaman babamla konuşayım"dedi ve ayaklandı ister istemez suratım düştü.

Daha yeni gelmişken gitsin istemiyordum.

"Nereye ? Niye ayaklandın ?"diye sordum kaşlarımı çatarak aynı zamanda gözlerimi yüzünün hizasına getirmek icin kaldırdım.

"Gitmem gerek daha yerleşeceğim bavullarım felan 1 ay babamda kalıcağım söz verdim."dedi ve yanağıma bir öpücük kondurmak için uzandı.Sonra kapıya yöneldi bende peşinden gittim.

Eylül'ü geçirdikten sonra başımı ovuşturarak odama geçtim.

Telefonumu salonda bıraktığımı hatırlayarak geri aşağı indim ve sehbadaki telefonumu elime alıp tekrar odama çıktım.

İçeri girer girmez kendimi yatağa attım.

Kendimi yorgun hissediyordum.Bu yorgunluk fiziksel bir yorgunluk değildi.Düşüncelerim yorgundu, duygularım yorgundu.Kendime ait her gözle görülmez özel parça yorgundu.Bu düşünce aslında sakin duran bu beden içersindeki bıkkın bir ruhu dahada boğmaktan başka bişey değildi.

Kafamı bıkkınlıkla yatağa gömdüm.
Herşey çok ani gelişiyordu.Lanet olsun ki onu hala seviyordum.Her geçen gün bişeyler onu bana dahada bağlıyordu. Simsiyah gür saçları.Sıcak gülümsesi beni her geçen gün dahada içine çekiyordu.Unutmak istemiyordum fakat onu artık sevmekte içimden gelmiyordu.Yanlış bişiler vardı.Ona dair bir şey beni sürekli bir çelişkiye sokuyordu.Bana ihanet etmiş gibi hissediyordum. Arya'nın bana o dedikleri önceden sadece aklıma bazen gelirken şuan sürekli geliyordu.Onu o gün orda dinlememiştim fakat bi tarafım onu orda dinlemediğim için kendime kızıyordu.

İçimde ki bitmek bilmeyen bu aşka ve merak duygusu yanında birde çelişkilere çelişki katan biri daha vardı.

Eymen...

GÖNÜLÇELENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin