CORDELİA dünyadan ayrılalı insanların yarattığı zaman hesabına göre altı asır geçmişti.Einstein'in zamanın göreceliği kavramı yüzünden ,insanlık evrende zaman olgusunun her yerde aynı olmadığını bilerek geminin ışık hızına bakarak bir ışık yılı hesabı yapıyor ve ona göre takvim tutuyordu.USS CORDELİA asırlar tutan yolculuğu boyunca ne dünyaya benzeyen ne de yaşanılabilir düzeyde bir gezegen bulamamıştı.Altı asırlık yolculuk boyunca yüzlerce galaksi,binlerce takım yıldızından geçilmiş,on binlerce gezegende yaşamın izleri aranmıştı.Sonuç hüsrandı.
Evren bir çölden farksızdı.İnsanlık bu çöldeki vaha veya vahaları arıyordu.Birer misketi andıran gezegenlere sondalar atılmış ancak bu sondalardan gelen bilgi ve görüntülere göre o gezegenlerde hayatın yeniden kurulamayacağı görülmüştü.CORDELİA' nın içindeki bilimsel laboratuvarlarda sürekli en teknolojik sonda ve araştırma cihazları geliştiriliyor,gezegenlere inen avcı uçakları aracılığıyla yaşamın izleri aranıyordu.
CORDELİA'nın yeni nesilden kaptanı Radja Panduraiydi.Kendinden önceki kırk yedi kaptan gibi o da insanlık için bir yuva arayışına devam ediyordu.Kaptan Radja uzayı, hiç görmediği ancak CORDELİA' nın hafızasında mevcut olan görüntü ve ses dosyalarından gördüğü okyanusa benzetiyordu.Uçsuz bucaksız koca bir okyanus.Ancak okyanusta kara parçasına rastlayamayan denizciler gibi onlar da yaşayabilecekleri bir yer bulamamışlardı.
CORDELİA'nın ilk kaptanı Kleber'in de olduğu birinci neslin ömrü yeni dünyayı keşfetmeye yetmemişti.Birinci nesil insanlığın emekleme safhasıydı.Yeni doğan bir bebeğin emeklemesi gibi USS CORDELİA da uzayda ağır,temkinli ve korkuyla ilerliyordu.Yolculuğu sırasınca bir çok badireler atlatan CORDELİA bir çok kez parçalanmanın ,yok olmanın eşiğine gelmişti.Çok sık çıkan göktaşı yağmurları,anaforu andıran ve çekim gücü yüksek kara delikler, herhangi bir yörüngesi olmayan ve uzayda başı boş dolaşan küçük cüce gezegenler ,kara deliği andıran manyetik girdaplar,parçalanan gezegenlerin artıklarının oluşturduğu toz fırtınaları bunlardan sadece bazılarıydı.
İkinci nesil birinci nesile göre uzayda daha çok yol kat etmişti.Kleber+in ölümünden sonra yerine geçen Kaptan james Hamler'in oğlu CORDELİA 'ya kaptanlık yapmıştı.İkinci nesil bir çok defa uzayda sürüklenmiş ve defalarca hayal kırıklığına uğramıştı. Telemetrik teleskopların gösterdiği cisimleri iyi işaretlere yoran gemi mürettebatı pek çok kez farklı gezegenlere inmiş ve yaşam belirtisi aramıştı.Dışarıdan renkli güzel bilyeleri andıran gezegenlerin içi ya lav çukurları ya da çöllerle doluydu.
Üçüncü nesil de boş ve umutsuzlukla dolu bir serüven geçirmişti.Dördüncü nesil , yeni bir dünya bulmaya yaklaşan ilk nesil olmuştu.Bu nesil cüce bir gezegende dünyaya benzeyen yaşam belirtisi bulmuştu.Dünyanın onda biri büyüklüğündeki bu gezegende suya yakın özellikler gösteren bir sıvı ve daha önce literatürde görülmemiş bir bitki örtüsü keşfetmişti.Görünüşte yaşanılabilir bir gezegene benzeyen bu cüce gezegene ilk etapta koloni kurmaları için yüz kişilik bir grup gönderilmişti.Gemi HİPERA adını verdikleri bu cüce gezegenin yörüngesindeyken koloniciler de gezegeni araştırmaya girişmişti.Ancak onuncu günün sonunda tüm koloniyle temas kesilmişti. Keşif heyeti gezegenin yüzeyine indiğinde gezegenin farklı noktalarında kolonicilerin cesetlerine rastlamıştı.Cesetler CORDELİA 'ya taşınmış ve otopsi yapılmak üzere tıbbi laboratuvarlara gönderilmişti.
Yapılan otopsilerde kolonicilerin vücudunda saldırıya uğradıklarına dair hiç bir iz bulunamamıştı.Ancak vücutlarında öldürücü düzeyde toksin bulunmuştu.Gezegenin yüzeyinden alınan sıvının analizinde ise sıvının temiz olduğu görülmüştü.Sıvıda herhangi bir toksin veya zehir bulunamamıştı.Kafaları karıştıran bu gizemin çözülmesi çok uzun sürmemişti.Tıpkı eski dünyadaki gibi gece olunca gezegendeki bitkiler zehirli toksinler içeren gazlar salıyordu.Öldürücü düzeydeki bu gazlar yüzünden koloniciler hayatını kaybetmişti.Dördüncü neslin kaptanlarından Kaptan Xian Sheng'in kararıyla ölen koloniciler HİPERA' ya gömülmüştü.CORDELİA bir kez daha uçsuz bucaksız uzayda arayışa geçmişti.Gündüz yaşamın normal olduğu bu gezegende gece yaşam ölüm demekti Beşinci nesil içinde boş ve umutsuz bir yolculuk geçmişti. Tanrı sanki tüm evreni içi boş gezegenler ve ıvır zıvırla doldurmuş gibiydi.Uzaktan renkli bilyelerden farksız gezegenlerde yaşam yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRGÜN
Science Fictionİnsanlığın dünya dışı varlıklarla tanışmasının ve birlikte yaşama mücadelesi vermesinin destansı hikayesi. Beklenen felaket gerçekleşip dünya yaşanmaz hale geldiğinde,insanlık dünya tekrar yaşanılabilir bir yer haline gelinceye kadar CORDELİA adını...