Nipyalı asker kötü kaderine lanet okuyordu.Onu burada kilitleyip giden rahip doğru söylemişti.Sefalet içinde başlayan yaşamı, servet içinde sefil bir şekilde bitecekti..Asla harcayamayacağı bir servet.Yukarıdan zemine düşen cılız bir ışık hüzmesinin parlattığı değerli taşlar ve madeni mebilyonlar artık onu mutlu etmiyordu.Bu zehirli servetin içinde çürüyüp gidecekti.Bu kapı belki günler sonra açılacaktı ve paraları toplamaya gelen rahipler onun kemiklerini bulacaklardı.Son bir kez kolonisinin en güzel içkisi olan bir kadeh zardisya şarabı içmek isterdi.Hayali bile güzel olan bu sıvı kokusuyla bile baştan çıkarıcıydı.Zardisya şarabı aklına geldiğinde karnının da acıktığı aklına geldi.Boşalmakta olan midesi ona bir şeyler yemesi gerektiğini hatırlatırken ,kuruyan dudakları bir şeyler içmediği takdirde gelmesi uzun sürmeyecek bir ölümün yakında olduğunu fısıldıyordu.Aptallığı için kendisini suçlasa da bunun durumunu değiştirmeyeceğini biliyordu.Hayatta kalabilmesi için bir şeyler yemesi ve içmesi gerekiyordu.
Günün son dördününde olmalıydılar.Nipya'lı için zaman kavramı anlamını yitirmişti.Yukarıdan gelen sesler şölenin habercisiydi.Bol içkinin ve av etinin tüketildiği bu şölenin sonunda oradaki korsanlar sahip oldukları tüm değerli şeyleri bu kuyunun içine atacaklardı.Korsan tanrısı Aves'in koruyuculuğunu almanın yegane şartı buydu.Nipya'lı kendini oldukça halsiz hissediyordu.Seslenmek istese bile sesini çıkarabilecek gücü yoktu.Hayal bile edemeyeceği bir ölüm şekliyle can verecekti.
Nipyalı'nın gözleri bitkinlik ve açlıktan kapandığında ağzından çıkan son ses de yukarıda verilen şölenin sesinin içinde kaybolup gitmişti.
" Hala ölmedin mi Nipya'lı?" keskin bir kahkaha ortalığı çınlattı.
Nipya'lı ,kendisine seslenildiğini çok geç fark etti.Zaman kavramını yitirdiği için bu karanlık izbe yerde ne kadar süredir kaldığını bilmiyordu.Uyandığı süreler içinde kendisini yemeye çalışan bir kaç kemirgen chalpa'yı yemişti.Normalde tiksinerek uzak duracağı bu hayvandan ve onun etinden burada kaldığı sürece avlayıp yemek zorunda kalmıştı.Chalpa'ların eti ve yaşam sıvısı onu biraz olsun hayatta tutmuştu.Ancak karanlık ve pis leş yiyicilerle beslenmek Nipya'lının psikolojisini bozmuştu.Delirme aşamasına geldiğinin farkındaydı.Halisünasyonlar görmüş,bakışları çoğu kez bulanıklaşmıştı.
" İnandığın tanrılar adına yardım et.Çıkar beni buradan.Ne istersen yaparım yeter ki burada ölmeme izin verme?"
Nipyalının sesi zayıf çıkmasına rağmen kapının öte tarafındaki rahip kendisini gayet iyi duyuyordu.
" Ne istersem öyle mi? Peki senin gibi zavallı,aptal bir askerden ne isteyebilirim ki? Kendisine faydası olmayan aptal bir Nipya'lı benim için ne yapabilir söyler misin."
Nipyalı aklını zorladı.Tüm muhakeme gücü elinden alınmış gibiydi.Kendisini zorlasa da aklına hiç bir şey gelmiyordu.Akılsız bir varlık olup çıkmıştı.
" Senin gibi bir hırsıza neden güveneyim? Bana ihanet etmeyeceğini nereden bilebilirim.Senin gibi kendi tanrısını soymaya kalkan bir hırsıza!"
Rahibin sesi oldukça sert ve alaycıydı.Nipya'lı rahipten umudunu kesmesi gerektiğini anlamıştı.Burada ölüp çürüyecekti.Kendisini boylu boyunca sert zemine bıraktı.Yediği çalpa'ların küçük kemikleri hala zeminde duruyordu.
" Kaç gündür burada olduğunu biliyor musun Nipya'lı?"
Rahip Nipya'lıdan cılız da olsa bir ses bekledi.Ancak Nipya'lıdan hiç bir ses gelmedi.
" Peki ben söyleyeyim o zaman, tam dört gündür buradasın.Hala hayatta olduğuna göre çok fazla chalpa tüketmiş olmalısın.Chalpa'ların kanı zehirlidir Nipya'lı.O pis kemirgenlerin etleri seni hasta eder.Hala yaşıyor olman büyük bir mucize.Söylesene Nipya'lı evrenin hangi tanrısına inanıyorsun? Nipya'lı duyduğu bu sözlere cevap verecek halde değildi.Rahip doğru söylemişti.Chalpa'ların kanı zehirliydi.Halisünasyon görmesine biraz da bu kemirgenlerden yemesi sebep olmuştu.Midesinde keskin bir acı hissetmeye başladığında yakında öleceğini anladı.Onu hayatta tutacağını sandığı şeyin kendisi onu yaşamdan koparmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRGÜN
Ciencia Ficciónİnsanlığın dünya dışı varlıklarla tanışmasının ve birlikte yaşama mücadelesi vermesinin destansı hikayesi. Beklenen felaket gerçekleşip dünya yaşanmaz hale geldiğinde,insanlık dünya tekrar yaşanılabilir bir yer haline gelinceye kadar CORDELİA adını...