BÖLÜM 21 / AVESİS'İN HIRSIZLARI VII

272 44 25
                                    


Nipyalı asker, rahibin iyi bakımı sayesinde biraz olsun kendine gelmişti.Sunakta aç ve susuz geçirdiği dört gün gücünden ve sağlığından çok şey götürmüştü.Rahibin gitmeden önce önüne koyduğu targ etinden yapılmış yahniyi yedikten sonra üstüne bir testi morea içmişti.Şimdi dolu karnının verdiği rahatlıkla düşüncelere dalmıştı. Korsan tanrısı Aves için yapılmış tapınağın altındaki küçük rahip odasında yanında götürebileceği tek bir değerli eşya bile yoktu.Üstünde uzandığı ot şilteye iyice yayılmış,başını yumuşak mizoit taşa dayamış halde hayaller kuruyordu.

Tapınak ,gezegenin her tarafında bulunan mazeit kütlelerin biçim verilip,üst üste konulmasıyla inşa edilmişti. Bu siyah parlak taşlar bir zamanlar gezegenin oluşumu esnasında yüzeydeki aktif volkanların fırlattığı sonradan soğumuş sert granitlerdi.Evrenin kimyası hiç değişmemişti.Büyük yaratıcı evreni meydana getirdiğinde belli başlı madenleri ve minarelleri tüm gezegenlere serpiştirmiş gibiydi.Dünyanın granit dediği taşlar burada mazeit olarak adlandırılıyordu.

Bu mazeit binanın altında rahip odaları ve ölen korsan lordlarının mezarlarının bulunduğu lahit odaları mevcuttu.Neredeyse bir labirenti andıran uçsuz bucaksız koridorlarda kaç tane mezar odasının ,kaç tane rahip odasının olduğu bilinmiyordu.Baş rahipler de ölümlerinden sonra bu odalara gömülür,kendi odaları lahit odalarına çevrilirdi.

Kare şeklindeki küçük odayı aydınlatan,mavi zayıf bir ışık veren ametilen ışıkların yaydığı ışık o kadar cansızlaşmıştı ki Nipyalı kapıyı neredeyse zar zor görüyordu.Rahip saatlerdir ortada yoktu ve Nipyalı onun temas kurduğu ödül avcılarının aracılarıyla bir iş çevirdiğinden emindi.

Nipyalı son bir kaç gündür rahibin ona yaptığı teklifi düşünüyordu.Teklif ne kadar tehlikeli bir görevi içerse de Nipyalının bu teklifi kabul etmemesi için başka bir şansı yoktu.Rahibin bir ödül avcısı muhbiri olduğu sırrına sahip olmuştu ve bu bile teklifi kabul etmediği takdirde rahibin onu oldukça sivri,pençeyi andıran eliyle parçalara ayırması için yeterli sebepti.Rahibin birer parlak mazeiti andıran o altı gözünün onu nerede olsa bulacağından da emindi.Hele Avesiste kapana kısılmış bir haldeyken gidebileceği bir yer de yokken.Rahip yakında birilerinin onu almaya geleceğini söylemişti.Lord Faradın peşine düştüğü bu muhbirleri hayatta tutmayacağına emindi.Rahibin ölümünden sonra eski işine geri dönebilir,bu tehlikeli muhbirlik işini bırakabilirdi.

Aklında bu düşüncelerle uzanmışken,kalın metal kapının gıcırdayarak açıldığını duydu.Siyah cüppesinin içinde kırmızı teni soluk mavi ışıkta biraz daha koyu görünüyordu.Rahibin altı siyah güzünü üzerinde hissettiğinde ürpermeden edemedi.Ona önce hayatının acılarını çektiren bu yaratık sonra da hayatını kurtarmıştı.

" Seni daha iyileşmiş gördüm Nipyalı.Bir an önce toparlanmaya bak Nipyalı.Vakit azalıyor ve sen daha yolun başında bile değilsin."

Nipyalı asker,ot şiltenin üzerinde huzursuzca kıpırdadı.Rahibin onu işe yaramazın teki bulup öldürmesinden çekiniyordu.Eski gücünden çok uzaktaydı ve istese de ona karşı koyabilecek durumda değildi.

Rahip tam karşısında,yere oturmuştu.Odadaki hafif aydınlık bir birbirlerinin yüzünü tüm açıklığıyla göstermese de,Nipyalı , rahibin kendisini süzdüğünü hissedebiliyordu.Belki de tam iyileşip iyileşmediğini kontrol ediyordu.Kendi gezegeninin karanlık sularında yaşayan bu ırkın karanlıkta daha iyi görebileceğini tahmin edebiliyordu.Hele bir varlığın altı gözü varsa.

" Hala gözlerinde ölüm korkusunu görüyorum Nipyalı.Sunakta geçirdiğin günleri unutamamış gibisin.Yoksa seni yakın bir zamanda öldüreceğimden mi korkuyorsun?"

SÜRGÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin