-1.4

130 19 20
                                    

Saat öğleden sonra 4'ü gösterirken, Sung Gyu iki gündür konuşmadığı Yena'yı aramak için telefonu eline almıştı. Planlarında, ona güzel bir akşam yemeği yemeyi teklif etmek vardı. Bu sayede biraz da olsa kendisini affettirmek istiyordu. Değer verdiği bir insanla iki kelime edemiyor olmak, şu an ona çok garip geliyordu.

Nasıl olmuştu bilmiyordu ama, iki ayda aralarındaki bağ oldukça güçlenmişti ve şimdi onunla konuşmuyor olmak, Sung Gyu'yu rahatsız ediyordu.

Derin bir nefes alıp ekran kilidini açtı. Heyecanlıydı. Bunun yanında Yena'nın ona hâlâ kızgın olmasından çok korkuyordu.

Rehberine girmeden hemen önce gözüne bildirim çubuğundaki mesajlar takıldı. Sabah kalktığında okumaya üşendiği için mesajlara bakmayı daha sonraya ertelemişti. Birçoğu Sungjong'a aitti, geriye kalanlar da Deiji'den gelmişti.

Burnunu kırıştırırken, dokunmatik ekrana bir kez bastı.

Sungjong'un neyle alakalı mesaj attığını az çok biliyordu, bu yüzden o mesajlara daha sonra bakmayı tercih etmişti. Önce Deiji'ninkilere baksa daha iyi olacaktı.

handie: Sung Gyu, biliyorum bu mesajıma da cevap vermeyeceksin ama yine de yazmak istiyorum. (12:44)

handie: Seni çok fazla rahatsız ettiğimin farkındayım; bunun için gerçekten üzgünüm. (12:45)

handie: Beni affedebilecek misin? (12:45)

Ve buna benzer daha birçoğu...

Genç adam küçük gözlerini sımsıkı kapattı.

Biliyordu, bu olanların hiçbirisi Deiji'nin suçu değildi. Aksine, belki de tüm bu karmaşanın ortasındaki tek masum kişi oydu. Sonuçta genç kız hasta olmayı kendisi seçmemişti. Unutup unutmamak da onun elinde değildi. Onu suçlamak istemiyordu fakat aralarındaki her şeyin bitmesine rağmen mesaj atmaya devam etmesi, Sung Gyu'yu deli ediyordu.

Nice acılar çekerek onu unutmaya çalışırken aldığı her yeni darbe, onu daha da dibe çekiyordu; bunun farkında değildi.

Göz kapaklarını geri araladı. Artık buna bir son vermesi gerektiğini çok iyi biliyordu.

kyulala: Rica ediyorum mesaj atmayı kes. (16:10)

kyulala: Ciddi anlamda bunalmaya başladım artık. (16:10)

kyulala: Olanları unutmaya çalışmak ve hayatıma kaldığım yerden devam etmek benim için yeterince zorken işleri daha da berbat etme. (16:11)

kyulala: Hafızanı kaybetmenin ardından defalarca kez beni istemediğini söyledin. Ben de seni özgür bıraktım. Daha ne istiyorsun? (16:11)

kyulala: Seni ne kadar çok seviyor olursam olayım, benim de, ölene kadar yaşamam gereken bir hayat var, Deiji. Ve ben kesinlikle geri kalan zamanımı senin peşinden koşarak geçirmek istemiyorum. İkimiz de birbirimizden daha iyilerine layığız. (16:12)

kyulala: Sevebileceğin birisini bul, olur mu? (16:12)

kyulala: Seni destekleyeceğim. (16:12)

Genç adam, yanaklarından süzülen yaşları durdumaya çalışırken bir yandan da burnunu çekiyordu.

Onun yüzünden ağlamaktan yorulmuştu.

Telefonu yatağının üzerine fırlatıp derin nefesler almaya başladı. Sakinleşmesi gerekiyordu.

Mutsuzken doğru kararlar alabildiği söylenilemezdi.

00:01 // kim sunggyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin