-0.9

136 22 14
                                    

2 ay sonra.

"Yah! Kwang Yena! Buna bir son vermen gerek!" Sung Gyu pofuduk koltukta oturmuş gözleri kapalı bir şekilde içinde bulunduğu huzurun tadını çıkarırken, burnuna o çok sevdiği kurabiyelerin kokusu dolunca ani bir hareketle ayağa fırlamış ve yarım saattir mutfağa kendini kapatmış olan Yena'ya bağırmıştı. Bu kızın ciddi sorunları vardı. "Tanrı aşkına, kim her gün, hem de hiç bıkmadan tepsi tepsi kurabiye pişirir ki?" diye hamurdandı mutfağa doğru giderken.

"Kendimi durduramıyorum, Sung Gyu-ah." dedi Yena kısa bir süreliğine bakışlarını fırından çekip Sung Gyu'ya çevirdi. "Özellikle son iki haftadır, bu isteğime karşı koyamıyorum."

"Senin yüzünden göbek yaptım, Yena." Sung Gyu mızmızlanırcasına konuşurken bir yandan da çıkan küçük göbeğini okşamıştı. "Hayatım boyunca hep aynı kiloda gidip geldim. Seninle tanıştığımdan beri çok hızlı bir şekilde kilo almaya başladım. Bana acıyamaz mısın?" Genç adam az daha zorlasa ağlayacaktı.

"Benim suçum değil, Sung Gyu. Yemin ederim. Gergin olunca kendimi mutfakta bulmaktan alıkoyamıyorum."

Sung Gyu, genç kızın sürekli bir oraya bir buraya hareket eden bedenini bir süre izledikten sonra yorgun bir surat ifadesiyle ona yaklaştı. Ellerini omzuna koyup genç kızı kendisine çevirdi. "Sakin ol, Yena."

Genç kız gözlerini devirip yalandan gülümsedi. "Teşekkürler. Sen böyle dedin ya, artık daha iyi olacağım."

Sung Gyu bir kahkaha atıp kızın küçük bedenini kolları arasına aldı. Yena, gözleri kocaman olmuş bir şekilde tam geri çekilip itiraz edecekken, Sung Gyu kulağına doğru fısıldadı. "Geçen sefer bu şekilde rahatlamıştın. O yüzden bırak da sana yardımcı olayım."

Yena kollarını kaldırıp bir türlü karşılık veremiyordu Sung Gyu'nun sarılışına. Biliyordu, bu adam önceden bir ünlü olduğu için her daim hayranlarına sarılmaya alışkındı ama Yena, hayatında annesinden başka kimseye sarılmamış bir insandı. Bu, 2 aylık süre boyunca ikinci sarılmalarıydı fakat Yena, ona sarılmaktan korkuyordu. Yine de rahatladığını inkar edemeyecekti. Sung Gyu ona iyi geliyordu. Garip bir şekilde yoğun duygularını bastırmasına yardımcı oluyordu. Bu adamı uzun zamandır tanıyor olmasına rağmen ilk kez bugün, kalbinin sıcaklığını hissetmişti.

Sung Gyu, dünyada görüp görebileceğiniz en iyi adamlardan birisiydi.

"Daha iyi misin?" Sung Gyu geri çekilip, Yena'nın omzunda duran ellerini bileklerine kadar indirdi. Bu hareketi neden yaptığını bilmiyordu bile.

"Sanırım." dedi Yena. Kızaran yanaklarını saklamak için başını öne eğip saçlarının yüzünü kapatmasına izin verdi. Bu gibi durumlara alışkın değildi. Daha sonra zorlukla nefret ettiği iki cümleden birisini, sessiz ama Sung Gyu'nun duyabileceği bir şekilde söyledi. "Teşekkür ederim."

Tam Sung Gyu gülümseyip bir önemi olmadığını söyleyecekken, salondan bir ses yükseldi. İkisi de korkuyla bakışlarını oraya çevirdiklerinde, Sung Gyu hala genç kızın sol bileğinden tutmaktaydı. "Gidip bakmalı mıyız?" diye sordu Sung Gyu tedirgin bir şekilde. Artık bu gibi sesler duymaya alışmıştı ama yine de korkmaktan kendisini alamıyordu. "Ne olduğu hakkında bir fikrin var mı?" diye bir soru eklemesi daha yaptı az öncekine.

"Büyük ihtimal Song Ah ahjummadır."

"O da kim?" Sung Gyu gözlerini kapıdan çekip Yena'ya çevirdi. Genç kız ona nazaran daha rahattı.

"Sürekli benden yardım isteyen ve belirli saatlerde gelip salonumu dağıtan, çatlak bir hayalet." Yena derin bir nefes aldı. "Oğluna olan biten her şeyi anlatmamı istiyor ama ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Tek bildiğim ölümünün bir tesadüf eseri olmadığı."

00:01 // kim sunggyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin