Diabolik Lovers Yui Değişti?

-20-

Size bir notum yok aslında.

İyi okumalar!
.•.•.•.•.•.•.•.•
❤️❤️
"Çok yoruldum..."
Elimdeki süpürgeyi yere bırakıp kendimi yere attım.
Cezam buydu.
İlk başta güzelce kabul etmiştim.
Ama malikaneyi süpürmenin bu kadar zor olduğunu düşünmüyordum.
"YORULMAK YOK İŞÇİ!"
Bana bağıran Reiji'ye üzgün şekilde baktım.O da bana elini uzattı.
"Kalk."
Tam elini tutup ağırlığımı verdiğimde elini çekmesiyle tekrar düştüm.
"Reijiiiii...." Dedim ağlamaklı bir sesle.

"Seni fazla şımarttık. Cezan olarak bu malikaneyi pırıl pırıl yapacaksın. İşinden kaytarma ölümlü."
Oflayıp kalktım.
O da tam giderken arkasını döndü.
"Ha, bu arada Yui, akşam yemeğini ve tatlıyı hazırlarsan sevinirim."
"Beni mi şımarttınız Tanrı aşkına..."
Diye mırıldandım.
"Efendim Yui?"

"A-ah, şey diyordum... Tatlı olarak özel bir isteğin var mıydı?"
~
"Hmm... Ev temiz olmuş..."
Reiji elindeki deftere bir şeyler yazmaya başladı.
Ben ise ayakkabılarını görüp bağırmaya başladım.
"Hey! Ayakkabılarınızı çıkartın! Boşuna temizlemedim ben burayı!"
Hepsi gülüp ayakkabılarını çıkarttı.
"Eee, bugün yemekte ne var?"
Salona koşup kendi hazırladığım masayı gösterdim.
"Bugün yemekte Yui özel yapımı pirinç ve köri, yanında ise biber soslu sığır eti! İçecek olarak komposto yaptım!"
Ellerimi yanaklarıma koyup kalçamı sağa sola hareket ettirmeye başladım.
-Y.N; Animelerde hep görüyoruz.-
"Çok leziz!" Dedim hevesle.
Hepsi masaya oturdu.
"Servis yap insan."

"Hay haaay!"
Hepsine eşit miktarda yemek koydum.
"Ittadakimasu."
Reiji yemeğimi tattığında ifadesizdi.
"Hm."

"Nasıl olmuş? Nasıl olmuş?!"
Gülümsedi.
"Ellerine sağlık, Yui-san."
Yaşasıııın! Çok beğen-
-SAN MI?
BANA YUI-SAN MI DEDİ?
"Aynen, aynen Reiji. Yemek güzel olmuş Yui-san."
Laito.
"Köri çok lezzetli! Yui-san ellerine sağlık!"
Ayato.
"Hoş."
Subaru.
"Uykum geldi ama yiyebilirim."
Shuu.
"Güzel olmuş, Yui-san! Sanırım Teddy'de beğendi. Değil mi Teddy?"
Kanato.
Bana karşı mesafeli davranıyorlar...
Gözlerim dolu şekilde gülümsedim.
"Teşekkürler."
Ben yemeğimi önceden yediğim için onlar yemeklerini bitirene kadar mutfakta tatlıyı tabaklara koymuştum.
"Yui-san, Yui-saan."
Yanlarına gittim.
"Efendim Reiji-sama?"

"Yemekleri alabilirsin. Tatlıdan önce çay çok iyi gider bu arada. Earl Grey."
"Ceylon."

"Green Tea."

"Linden Tea."

"Sage Tea."

"Camomile Tea."
Earl Grey ve Ceylon'u anladım da, öbürleri niye İngilizce konuştu ki?
"Hemen getiriyorum!"
Mutfağa koşup çayları hazırlamaya başladım.
"Kuşburnu ve papatya karışımı nerede ya?"
Evet, paketli olanlardan burada hiç yoktu.
Son kapağı açtığımda o iki çayı da bulmuştum.
Sıcak suya ekleyip karıştırdım. Burada herkesin bardak altlığı farklıydı. Hepsinin üzerinde isimleri yazıyordu yani karıştıramazdım.
"Sonunda!Hazır!"
Hepsini tepsiye dizip masaya gittim.
"Earl Grey, Ceylon, Linden, Papatya çayı, Kuşburnu ve son olarak Yeşil çay!"

"Hm. Mükemmel."
Reiji'nin tepkisi üzerine hevesle konuştum,
"Yaşasın! Teşekkürler!"
Reiji bana bakıp şeytanca gülümsedi.
"Söylediklerimi çok ciddiye almamalısın insan."
Kııııııııh! Bu çocuk tam bir şeytan!
"Hm."

"Tatlı olarak ne yaptın?" Aynı zamanda çayını içti.
"Yeşil çaylı creme brulee yaptım."
Laito bana bakıp 32 diş sırıttı.
"Wow, sen de baya yetenek varmış Yui-san."

"Hmm! Teşekkürler Laito-Sama! Hemen tatlıları getiriyorum."
Reiji'nin Ağzından;
"Reiji... Gerçekten oyun oynuyorsun."

"Aklının başına gelmesi lazım. 17 yaşında ama hala çocuk... Bir şeyleri de ciddiye almalı."
Shuu bana bakıp gülümsedi.
"Abi olmasan da bir abi gibi yüreğin var Reiji..."
"Elimde değil."