İyi okumalar!
*
Öleceğime tam kanaat getirmişken tanımadığım bir koku ile beraber 2 kolun arasına düşmüştüm.
"VOAAAAAH!" Çocuk bağırıp birden kucağından beni yere fırlatınca bende bağırmaya başlamıştım.
Bir dakika ya.
Ben ölmedim.
Yok artık.
"ÖLMEDİM. TANRI'M ŞÜKÜRLER OLSUN!"
Hüngür hüngür ağlıyordum. Gerçekten...
"Hey.""..." Ağlamaya devam ediyordum.
"Ihm, hey."
"..." Hıçkırdım.
"Şey, sanırım seni ayağa kaldırmalıyız." Çocuk elimden tuttu.
Ayağa kalktığımda ağlamaya devam ediyordum.
"Tamam, biraz sakin ol."
Bana sarıldığında daha çok ağlamaya başladım.
Sanırım bu şekilde sarılıp ağlayabileceğim birine şu anda çok ihtiyacım vardı.
"İyi misin?""Hmm..."
Başımı kaldırdığımda sarı bir göz ile karşılaşmıştım. Bir gözünde göz bandı vardı.
"Şey, daha iyi misin?""Ha? Ne? E-evet."
Güldü.
"Ben Shin Tsukinami. İyi olduğuna emin misin bu arada?"
Aklımdan bir isim uydurmalıyım..."Aiko Kagami." Dedim burnumu çekerek.
Mukamiler'e söylemiştim çünkü onlar Sakamakiler gibiydi ama bu çocuk?
"İntihar mı etmeye çalışıyordun?""Hayır...Kaçmaya çalışıyordum."
Elimden tutup malikanenin çıkışına yöneldi.
"Neden burada olduğunu bilmiyorum ama kaçmaya çalışırken ölüyordun o yüzden koşarak kaçmalısın.""Burayı bilmiyorum ki."
Tekrar sesim titrediğinde elimi daha sıkı tuttu.
"Seni ben istediğin yere götüreyim istersen?"
Hafifçe gülümsedi.
Fakat belki de sapıktı ve beni kaçıracaktı.
"Olmaz.""He?"
"Belki beni kaçıracaksın."
Tekrar güldü.
Ne çok gülüyordu bu çocuk böyle!
Fakat insan gibiydi...
Ama insan gibi kokmuyordu.
Ne zamandan beri de canlıları kokularıyla ayırt ediyordum acaba?
"Öyle bir şey yapmam."
Cevap vermeyip koşmaya başladım.
Tabi sonra,
"HAYATIMI KURTARDIĞIN İÇİN SAĞOL SHIN-SAN!"
~
Yuma'nın Ağzından;
"Dalga mı geçiyorsunuz?!"
Topladığım domatesleri sinirle poşete koydum.
"Hayır. M Neko-Chan gerçekten kaçmış...""Onu tabiki de yakalayacağız. Eve'in vampir olması gerekiyor. Vampir olmazsa Adam biz olamayız."
"Yuma..."
Azusa'ya döndüm.
"Efendim Azusa?""Biz...Gerçekten, Adam olabilir miyiz?"
~
Yui'nin Ağzından;
"Alo, Sakura! Beni hemen buradan aldırtman gerekiyor!"
Benim yaşlarımda bir kızın telefonunu istemiştim ve vermişti. Tipim bile acınası...
"N-ne? Yui, noldu neredesin?""Bilmiyorum!"
Tabelaya baktım.
"Caddenin adı Tokyo gibi bir şey, bu kanjileri anlayamıyorum ki tam olarak!""*****'da olmalısın! Lise kampüsündeydim fakat Kurama ile hemen geliyoruz! Kurama! KURAMA! SALAK PANTOLONUNU HEMEN GİY. Üstünü de giy. Hemen Kyooko'ya gidiyoruz."
-Y.N; Hmm, Sakura? Siz...Ne? Tamam tamam yanlış anlamayın.-
"Şey, istersen seni ben bırakabilirim." Telefonunu aldığım kıza döndüm.
"Hayır, teşekkürler.""Ben ciddiyim...*****'da onları beklerken tecavüze falan uğrayabilirsin. Moralini bozmak istemem ama."
Başını yana eğip bana dik dik bakmaya devam etti.
"Hayır, gerçekten gerek yok. Sakura geliyorsunuz değil mi?"
"Evet. Kurama'nın arabasına koşuyorum şu anda."
"Tamam hadi...""Sana ne oldu bu arada?"
Sakura'ya cevap verecekken kız telefonunu benden çekip aldı.
"Yeterli."
Başımı kaşıdım.
"Şey, yine de teşekkürler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diabolik Lovers Yui Değişti?
Fanfiction★ Hikayenin baş kahramanı bir kız. Çoğumuzun animede fazlasıyla salak bulduğu bir karakter. "Bu... Bu çok kabaydı." -Sanıyorum ki... Evet. "Hikayeyi de böyle mi yazmayı düşünüyorsun?" -Salak mısın? Böyle yazarsam hikayeyi kim okur? "Bilemiyorum. Bi...