Playlist: Eminem - Lose Yourself
2003, Istanbul
"Sen neden burada bekliyorsun?" Duyduğum sesle irkilerek doğruldum ve sesin sahibine döndüm. Koyu kahverengi saçları ve ela gözleriyle oldukça şaşkın bir şekilde bakıyordu bana. Kafamı çevirip etrafta Ali'nin olup olmadığına bakarken açık duran pencereden onun sesini duydum. Bahçede arkadaşlarıyla oyun oynuyordu ve her zamanki gibi beni evde bırakmıştı. Penceren dışarıya baktığımda gülerek o kıza ve diğerlerine bir şeyler söylediğini duydum. "Duru'yu kendi oyun takımıma alıyorum!"
"Hey! Sana diyorum koca gözlü kız!" Kaşlarımı çatarak yeniden ela gözlü çocuğa döndüğümde yüzü birden yumuşayıverdi. "Sen neden bahçeye gelip bizimle birlikte oyun oynamıyorsun?"
"Olmaz," dedim omuzlarımı düşürerek. "Ali arkadaşlarıyla oyun oynamama kızıyor. Gelemem."
Kirlenmiş ellerini yıkamaktan vazgeçip benim yanıma geldiğinde gözlerinin güzelliği karşısında dilimi ısırdım. Ali'ninkilerden sonra gördüğüm en güzel gözlerdi. "Neden ona sormak zorundasın ki?" diye sordu. Gözlerini çevreleyen gür kirpiklerini kırpıştırarak devam etti. "Bahçeye çıkıp oyun oynamak için ondan izin mi alman gerekiyor?"
"Hayır," dedim pencereye dönüp. Ali'yi ve bahçedeki arkadaşlarını izlerken, "Ali sadece kendisiyle oyun oynayabileceğimi söylüyor. Dediğine göre benim tek oyun arkadaşım o olabilirmiş." dedim.
Burnunu kırıştırdığında komik ifadesine karşılık güldüm. "Sen neden onlarla değilsin? Oyun oynamak istemiyor musun?"
O sırada bahçedeki çocukların çığlık atarak kaçışmasını işittik. Sanırım saklambaç oynuyorlardı çünkü ebe olarak seçtikleri kız çoktan seslice saymaya başlamıştı.
"Düştüm," dedi yanımdaki ela gözlü çocuk, kirlenmiş ellerini ve şortundaki lekeleri göstererek.
Bahçede ebe olarak seçilen kızdan başka kimsenin sesi duyulmazken gözlerimi kocaman açtım. "Bir kere düştün diye oyun oynamaktan vazgeçtin yani öyle mi?"
Gülmeye başladığında hâlâ şaşkınca bakıyordum. Nasıl olurda bir kere düştü diye oyunu bırakıp eve dönerdi? Bu benim asla yapmayacağım bir şeydi, yani bahçeye çıkmaya iznim olsaydı eminim bir daha eve dönmezdim.
Salonun kapısında heyecanla koşturan Ali'yi gördüğümde bakışlarım ela gözlü çocuktan ona kaydı. Her zaman olduğu gibi gözlerim onun gözlerini çağırmış gibi birkaç saniye sonra bakışlarımız buluştuğunda heyecanı yok oldu, olduğu yerde kaldı. Mavi gözleri yavaşça yanımdaki çocuğa kaydı.
Ben Ali'ye bakakalırken, Ela Gözlü fazla şaşırmaktan aralık duran dudaklarımı iki parmağıyla dokunup kapattı ve kıkırdamasına devam etti. "Seninle tanıştığıma çok sevindim koca gözlü kız..." Ali bunu duyunca kıpkırmızı kesilmişti ama yine de tek kelime etmeden olduğu yerde bekliyordu.
"Ben Gurur," diyip elini uzatan Ela Gözlü'ye döndüğümde bir anlığına durup öylece eline bakmıştım. Sonunda uzattığı eli tutup, "Ben de Selin," dediğimde Ali yutkundu ve arkasında onu bulduğunu bağıran ebe kıza aldırmadan arkasını dönüp gitti.
Sanırım oyun burada sona ermişti.
* * *
Telefonumun bildirim sesi ortamdaki rahatsız edici sessizliği bozarken dikkatim tamamen telefona yöneldi. Kilidi açıp mesaj bölümüne girdiğimde bunun yarım saat önce beni hazırlayan adamdan dolayı anımsayıp mesaj attığım Güray olduğunu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hercai
Fanfiction"Hercai çiçeğinin hikayesini bilir misin, Mertoğlu?" Terastan festival alanını izlerken, onun kaba ayak seslerine sinir bozucu kahkahası da karışınca istemsizce gerildim. "Ben de kime soruyorum değil mi?" Gülmeye devam etti ve tam yanımda durup be...