Playlist: Buray - Kimsenin Suçu Yok
Bunu ikinci defa önerdiğimi biliyorum sebebi manyak derecede bu kurgudaki AlSel'e yakıştırıyor olmam. Hatta bunu AlSel'in geleneksel fon müziği falan ilan ediyorum. Her dinlediğinizde aklınıza Hercai'nin gelmesi dileğiyle, iyi okumalar dilerim.
* * *
2003, İstanbul
Gözlerim geceyi aydınlatan ayın yanında bir başına duran yıldıza kaydı. Bana benziyordu, koskoca bir boşluğun içinde yapayalnızdı.
Az önce düştüğüm için sızlayam dizlerimi kendime çekip kollarımı etrafına sardım ama düştüğüm sırada ellerimin içlerini de yaralandığı için canım daha fazla acımıştı.
"Sen neden uyumadın?" Eve gelir gelmez soluğu benim odamda alan Ali'ye başımı dizlerimden kaldırmadan öylece baktım. Çünkü yalnız olmaktan nefret ediyordum, buna alışmaktan daha çok nefret ediyordum.
"Niye g-gözlerin ıslandı senin?" Fısıltıyla dizleri üstüne çöküp ellerini bana uzattı. Sarılmasını istemediğim için kendimi geriye çekip ellerini ittim ama bu onu vazgeçirmedi, daha inatçı bir şekilde ellerini ellerimin üstüne koyduğunda inleyip suratımı acıyla buruşturdum. Gözleri hemen avuçlarıma indi. "Ellerine ne oldu?" Bakışları endişeyle ellerimden diz kapaklarıma tırmandı. "Dizlerin..." durdu ve alnını kırıştırarak bana baktı. "Yaralanmışsın Selin."
"Düştüm." diye mırıldanıp ellerini ikinci defa ittim. Güneş kadar o da suçluydu. Beni bırakıp gittikleri için onlara çok kızgındım.
"Sen uyuyordun," dedi hemen, surat ifademden olan biteni anlamaya çalışarak. "Ben de seni uyandırmalarını istemedim. Bu yüzden dışarıya sensiz çıktık. Uyanacağını tahmin bile etmemiştim."
"Ama uyandım ve evde tek başımaydım Ali. Karanlıkta tek başımaydım." Suçlarcasına gözlerine bakmaya devam ettim. "Karanlıkta düştüm ve etrafımda beni ayağa kaldıracak kimsem yoktu."
Kafasını hiddetle iki yana salladı. Giydiği tişört ve pantolonu fazla uyumluydu, Rana onu özenle giydirmişti. Bu daha çok sinirlenmeme sebep oldu.
"Ben yanındayım."
"Düştüğümde yoktun. Kimse yoktu."
"Özür dilerim Selin." Pes etmeyişi ve inatla bana bakmaya devam etmesi yelkenleri suya indirmem için yeterliydi ama yine de içimdeki kızgınlık ağır basıyordu.
"Sürekli beni yalnız bırakıp özür dileyemezsin."
Aniden tavrımı değiştirdiğimi benden önce anlamıştı. Burukça gülümsedi. "Bunun içinde özür dilerim. Sadece özür dilerim. Çok özür dilerim."
"Boş bir özürle beni kandırmandan nefret ediyorum." diyip nefesimi bıraktım. "Beni yalnız bırakmandan nefret ediyorum. Yalnız olmaktan nefret ediyorum. Ben kendimden nefret ediyorum."
Bir anda ağzımdan tüm gerçeği kaçırdığımda Ali irkilerek doğruldu ve bir şey demeden sadece kollarını bana doladı. "Öyle söyleme sakın."
"Nefret ediyorum işte..." Başımı omzuna yasladım ve tuttuğum göz yaşlarımı bıraktım.
"Nefret etme," diyip ellerini sıklaştırdı. Sevgisiyle öldürmek ister gibiydi. "Ben seni seviyorum. Sende kendini sev. " Birden geri çekilip sorar gözlerle bana baktı. "Bunu yapabilir misin?" diye sordu tüm masumluğuyla. Elleriyle sıktığım avuçlarımı gevşetti ve sızlayan ellerime kısa bir bakış attı. Ardından usulca eğildi ve beni avuç içlerimden öptü. Yalnızlığımdan, korkularımdan, tüm acıyan yaralarımdan öptü. Ardından ayağa kalkıp iki adım geriye gittiğinde ona gözlerimi kırpıştırarak baktım. O ise ellerini uzatıp kendisine gelmemi işaret etti. Yaralarıma, acılarıma rağmen ayağa kalkmamı istiyordu. Ayağa kalkmalı ve ona doğru yürümeliydim. "Kendini benim için sevebilir misin koca gözlü kız?" dediğinde ise kalbimin hiç olmadığı kadar hızlandığını hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hercai
Fanfiction"Hercai çiçeğinin hikayesini bilir misin, Mertoğlu?" Terastan festival alanını izlerken, onun kaba ayak seslerine sinir bozucu kahkahası da karışınca istemsizce gerildim. "Ben de kime soruyorum değil mi?" Gülmeye devam etti ve tam yanımda durup be...