Bölüm 19: "İnanç"

2.5K 215 225
                                    

Playlist: Harry Styles - Two Ghosts

2003, Istanbul

"Okula mı başlayacaksın şimdi sen?" Ellerimi karnımda birleştirip ona bir kez daha baktım. Beyaz bir gömlek giyinmişti. Suratımı buruşturdum. Klişe, klişe, klişe!

"Evet," dedi, konuşurken bana bakmıyordu. İlk defa konuşurken mavi gözleri benimkilere kenetlenmemişti. Normalde, ben konuşurken öylece bana bakardı. Bazen cevap verirdi bazen hiç konuşmazdı. Ama gözleri sürekli beni izlerdi. Oysa birkaç gündür konuşurken doğru dürüst yüzüme bakmıyordu.

Durduk yere sinirlendiğimi hissettim. "Hiç güzel olmadı."

Yine bana bakmadan, aynadan gömleğinin yakalarını düzeltirken konuştu. "Sen benimle birlikte okula gelemiyorsun diye kıskançlık yapıyorsun."

Gözlerimi ardına kadar açıp, "Hiçte bile!" diye bağırdım. "Seninle aynı sınıfta olmaktansa ölürüm daha iyi!"

"Olamazsın zaten, Selin." dedi burun kıvırarak. "Yaşın küçük."

"Olsun," dedim omuz silkip. "Seneye ben de gideceğim nasıl olsa."

Birden döndü ve yavaşça bana doğru adımladı. "Yine de aynı sınıfta olma hayalleri kurma sen." diyip işaret parmağıyla burnuma vurdu. "Küçük kalbinin üzülmesini istemem."

Çok bilmiş haline dil çıkartıp, "Hiçte bile," dedim tekrarlayarak. "Aynı sınıfta olmanın hayallerini falan kurmuyorum ben. Senin başka arkadaşların olacak." Durup meydan okurcasına benden kaçırdığı mavilerine baktım. "Benim başka arkadaşlarım olacak."

Yüzündeki bilmiş ifade kayboldu, alaycı gülüşü dudaklarından silindi. "Seninle kimse arkadaş falan olmaz."

"O nedenmiş?" diye ciyakladım.

Kaşlarını çattı. "Benden başka kimse seni çekemez de ondan."

Hıhlayıp ters ters baktım. "Sanki senin gibi domuz birini başkası çekebilirmiş gibi..."

Alnındaki kırışıklıklar yok oldu, dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki, çok yakından onun sesi duyuldu.

"Ali!"

Kapı eşiğinden bize, daha doğrusu Ali'ye sırıtarak bakan Duru'yu görünce boyumdan yüksek masaya çıkıp aşağıya sarkıttığım ve belki Ali'nin bacağına denk gelirde vururum umuduyla ileri geri salladığım bacaklarım duraksadı. Oturduğum yüksek masadan inip Ali'nin karşısına geçtiğimde bakışları Duru'dan bana kaydı. "O da mı seninle okula gidiyor?" diye sordum, cevabını bildiğim halde.

"Evet," dedi omuz silktikten sonra. "Onunla aynı yaştayız."

"Bana neden söylemedin?" diye sesimi yükselttim bir anda. Aynı yaşta olduklarını biliyordum ama aynı okulda aynı sınıfta olmalarından bana hiç bahsetmemişti.

Ali masum bakışlarını üzerimde tutup, tekrardan omuz silkti. Akşam görüşeceğimize dair bir şeyler mırıldandıktan sonra beni yanağımdan öpmek için eğildi ama geri çekilip ona izin vermedim. Kaşlarımı çatıp bir, eteğini ve gömleğini giymiş sırıtarak bana bakan sinir bozucu kıza bir de dönüp Ali'ye baktıktan sonra kendime daha fazla hakim olamadım. Dizimi kendime doğru çektim ve hızla Ali'nin bacağına doğru savurup koşarak odadan çıktım.

Ali o gün ve devamındaki iki gün boyunca okula hafifçe sekerek gitmek zorunda kaldı. Sonra birden bire iyileşti.

Benim kırgınlığım daha derindi, tazeydi. Benimle büyüdü. İyileşemedi.

Hercai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin