7 // Kesit

3.2K 357 31
                                    

Kesitin tamamı Ali'nin görüşündendir.

...

Güneş Anne'nin telaşla üst kattan inerken babama dönüp, "Polise haber verelim." dediğini duyunca hemen onlara doğru yürüdüm ve tam önlerinde durup ikisine baktım. "Ne oluyor?" diyebilmiştim, zaten daha fazlasını söyleyecek cesaretim yoktu. İyi bir şeyler olmadığı kesindi.

"Selin yok, Ali." Babam annemden daha soğukkanlı olduğu için hızla söyleyivermişti ama verdiği cevap benim için yeterli değildi. Nasıl olmazdı? Neden evde değildi?

Alt kattan halamın geldiğini görünce Güneş Anne direkt ona yöneldi. "Depoda ve ön bahçeye de baktık, yok." Ağzından çıkan cümleler kerpetenle alınıyormuş gibiydi. Güneş Anne ağlamaklı bir sesle, "Nerede olabilir, anlamıyorum." dediğinde babam ona destek olmak için elini tuttu ve bulacağımıza dair bir şeyler söyledi. Tüm ciddiyetimi koruyup benden bile soğuk bir ses tonuyla, "Eve hiç gelmemiş miydi?" diye sordum ve deli gibi halamın vereceği cevaptan korktum.

Ama halamdan önce annem konuşmaya başladı. "Otelden ayrıldıktan yarım saat sonra onu eve varıp varmadığını sormak için aradım ama açmadı. Bende duymadığını düşünüp sonraya bıraktım. Sonra oteldeyken bir kez daha aradım hatta bu kez yanımda Ali vardı." dediğinde onu kafamla onayladım. Güneş Anne, Selin'in telefonlarını açmadığını söyleyince bende halamı aramasını söylemiştim ve onunla birlikte kalıp halamın Selin'in evde ve iyi olduğunu söyleyene kadar da yanından ayrılmamıştım. "Rana'yı aradığımda bana bakacağını söylemişti. Zaten on dakika sonra beni geri arayıp, Selin'in evde olduğunu söylemiştin, değil mi?" Güneş Anne, bekleyiş içinde halama döndüğünde bende kafamı ona doğru çevirdim.

"Evet," dedi hızla. "Sen arayınca bende acil olduğunu düşünüp hemen Selin'e haber verdim. O da benim arayıp evde olduğumu benim söylememi istedi."

Babamla birlikte tereddütle kaşlarımızı kaldırdığımızda halam yüzündeki sakin ifadesini koruyup devam etti. "Bir yere gitmiş olsa mutlaka bana haber verilirdi. Hâlâ evde bir yerlerde olmalı."

"Tamam da nerede o zaman bu kız?" Güneş Anne ağlayarak babamın kollarına sarıldığında halamı kolundan çekip aşağı kata sürükledim. Hole adım atar atmaz kolunu bırakıp, "Nerede?" diye sordum. "Selin nerede hala?"

"Ben nereden bileyim?" dedi, sinirlenmişti. Ona inanmadığımı biliyordu, bu onu sinir eden asıl şeydi. "O kız da nerede olduğu da umrumda değil!" diye sesini yükselttiğinde bu kez kolunu sertçe tuttum.

"Kes sesini," deyip çırpınışlarına rağmen kolunu sıkmaya devam ettim. "Güneş Anne'nin yanında da böyle konuşursan--"

"Ne olur?" dedi meydan okuyan bir ifadeyle. "Konuşursam ne olur?"

"Ne mi olur?" dedim hala ellerim arasında kuş gibi çırpınırken. "Dene ve gör, hala. Bakalım neler oluyormuş, dene ve gör."

Acıyla bir inilti dudaklarından döküldü. "Bırak, Ali. Canımı yakıyorsun, bırak!"

Güneş Anne'nin ayak seslerini duyunca kolunu bıraktığımda diğer eliyle sımsıkı tuttuğum yeri ovmaya başladı ve bana öfkeyle bakmaya devam etti. "Umarım," diye devam ettim sadece onun duyabileceği bir sesle. "Selin'in ortadan kaybolmasıyla senin bir ilgin yoktur. Eğer varsa, olacaklardan korkmanı istiyorum sevgili halacığım. Duydun mu? " Burnunun dibine kadar girip öyle devam ettim. "Yapacaklarımdan kork, Rana Mertoğlu."

Hercai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin