ÖNCEKİ BÖLÜM KISA OLDUĞU İÇİN BUNU DA YAYIMLIYORUM. İYİ OKUMALAR!
*HIZ&MER (SABAH)*
Hızır Meryemden önce uyanmış kahvaltı hazırlamıştır. Son malzemeleri de koyup bahçeden ev doğru yönelir. Meryem kapının pervazına yaşlanmış Hızır'a bakıyordur.
H:Ne zaman geldin?
M:Çok değil 2 dakika falan oldu. De bu masa ne?
H:Kahvaltı güzel olur diye düşündüm.
Meryem doğrulur Hızıra yaklaşır. Ellerini Hızır'ın göğsüne koyar.
M:Sen mi?
H:Ne var mış bende?.. Hem sucukta yok ha. Vır vır etmezsin.
Meryem gülümser. Sonra Hızır'a sarılır ve başını boynuna gömüp kokusunu içine çeker. Biraz sonra doğrulur.
M:İyi ki varsın.
H:Sen de iyi ki yokluğunla terbiye etmedin beni.... Herşeye rağmen.
M:Bu değil mi zaten zor olan? Her şeye rağmen yan yana olmak?
H:Zoru mu başardık Meryem?
M:Öyle oldu.
***
Kahvaltı bitmiş Meryem gölün kenarında oturuyordur. Hızır gelir. Oda Meryem'in yanına oturur.
M:Burası çok güzel.
Hızıe başını sallar.
H:Çok güzelsin.
Meryem Hızır'a doğru döner. Beklemediği bu sözler karşısında şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırır.
H:Yani burası güzel. Çok.
Meryem gülümser ve önüne döner. Ama hala yüzünde silememesiyle beraber anlamlandıramadığı bir gülücük vardır. Bir anda dönüp Hızır'ı yanağından öper.
H:Ne burası, nede başka bir yer bizden daha güzel değil. Hiç bir yer senin yanın kadar güzel değil Çakır.
***
Meryem Hızır'ın omzunda başını koymuş ve bu şekilde bahçeden oturuyorlardır.
H:Meryem?
M:Efendim?
H:Benden. Nazlıyı ilk öğrendiğinde hiç... Yani ne bileyim. Nefret ettin mi?
Meryem başını kaldırır. Hızır'ın gözlerine bakar.
M:Öyle olduğuna kendimi inandırmaya çalıştım sadece. Ama -cıklar- hiç nefret etmedim... Neyse ne. Kapatalım bu konuyu. Ben çay getireyim içelim ha? Ne dersin?
H:Valla çok güzel olur Meryem.
Meryem gülerek kalkar ve içeriye girer. Telefonunu saate bakmak için açar. Zeynodan 8, Ayşenden 6, Alpaslandan 5 cevapsız arama vardır. Meryem bir an telaşlanır. Hemen Zeynoya döner. Tek çalışta açar.
Z:Anne nerdesin!? Arıyorum ikinizide açmıyorsunuz!
M:Kızım bi' sakin ol. N'oldu?
Z:Babaannemi hastaneye kaldırdık. Olan bu.
Meryem'in ağzından istemsizce bir "ne!?" nidası çıkar. Hızır içeriye gelir.
H:Meryem ne oldu?
Meryem Hızır'ı es geçerek Zeynoyla konuşmaya devam eder.
M:Nasıl peki şimdi? Bak biz hemen geliyoruz tamam mı?
Z:Bence de gelin anne! -Hayriye Anne telefonu Zeynonun elinden alır-
H.A:Meryem?
M:Anne? Anne iyi misin?
H.A:İyiyum da! Bir şeyum yoktur. Boşa telaş edipte gelmeyun. Eyiyum ben.
M:Anne olmaz öyle şey. Biz hemen geliyoruz.
H:Meryem ne olduğunu bana da söyleyecek misin?
Meryem Hızır'a bir dakika işareti yapar.
H.A:Sadece tansiyonum düşmişdur. Yok bir şeyum da! Uzatmayun. Gelursenuz yüzünüze bakmam.
Der ve kapatır. Meryem Hızır'a döner.
M:Annemi hastaneye kaldırmışlar.
H:Ne!? Ne zaman!?
M:Hızır bir celalenme hemen. İyiymiş. Gelmeyin gelirseniz yüzünüze bakmam dedi.
H:Ulan her aksaklık bizi buluyor ya!
M:Merake etme sadece tansiyonmuş.
H:Sen böyle tatlı tatlı anlatınca anam turp gibi geldi bana.
Hızır ellerini Meryem'in beline koyar.
H:O zaman anın büyüsü bozulmasın Meryem.
M:Ne büyüsü? En son çay içecektik?
H:Ulan varya şöyle romantik bir an yapmaya çalışıyorum. Çay diyorsun arkadaş ya. Sonra öküz oluyorum.
Meryem gülümser. Sonra kollarını Hızırın boynuna dolar.
M:Seni seviyorum.
H:Ha şöyle gel bana da.
Der ve Meryem'in anlından öper. Gülerler.
DİĞER BÖLÜM ESİL OLACAK 😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olacak
FanfictionTürkiye'nin ileri gelen mafyalarından biri... Hızır Çakırbeyli. Oturduğu masada yaşadığı gerginliğin üzerine birde aile hayatı eklenirse..? Eşi kendisi kadar sert duruşlu. Çocukları da en az diğer aile üyeleri kadar gururlu ve inatçıdır. Peki Hızır...