°1° Tırışkadan Nameler

66.6K 1.7K 184
                                    

"Salatalıkların niye en büyüklerini seçtin lan? Kolum kadar bunlar."

"Nasıl neden? Her zaman büyük olan tercih edilmez m? Misal a..."

Küt diye gelen seslere ve yarım kalan cümleye göre Harun, Uğur'un kafasına salatalıkları fırlatıp etkisiz hale getirmişti.

Şuan genç kız evlerinin terasında ayaklarını uzatarak oturmuş aşağıdan gelen konuşma seslerini dinliyordu. Bu böğürtü sesleri onun için huzur senfonisiydi.

Harun abisi yan evlerinde oturan teyzesinin oğluydu. Salatalıklar büyük diye fırçalayan da oydu işte. Evlerinin tam karşısındaki kafenin sahibiydi Harun. Bugün yoğun olduğu için arkadaşı Uğur'u hale mal almaya göndermişti. O da kötü adam profilini konuşturup yapmıştı yapacağını.

Uğur'da mahallenin diğer abisiydi. Kendisine bermuda şeytan üçgeni de derdi Nesrin. Evlerinin arkasındaki sokağın başındaki spor salonunda hocaydı.

"Bekle sen bekle, en tercih edileninden sunum yapacam ben sana. Nimet lan o fesat ayı!"

Sayım nedeniyle kafeyi erken kapatan Harun, arkadaşına müşterilerin olmaması rahatlığıyla söverken terasta onları uzanmış dinleyen kuzeni gayet eğleniyordu. Karşısında Karadeniz, aşağıda gırgır şamata varken keyif almaması kaderin cilvesi olurdu.

"Uğur saf mısın, saf ayağına mı yatıyorsun birader? "

Yuh! YUh!! YUH!!! O Hamza'mıydı?

Yattığı salıncaktan ayağa dikilen Nesrin öylece duruyordu. Bu Hamza denen abi üçüncü abiydi. Bu abi en abi olan abiydi. Bu abi firari abiydi.

Ne zaman gelmişti?

Hamza Malkaralı, Nesrin'in bildiği kadarıyla babasının müteahhitliğini devralacaktı okulu bitirince. Firari olmasının nedeni de buydu ya zaten. İstanbul'a okumaya gitmişti, dört yıldır yoktu ortada. Arada Trabzon'a gelse de Nesrin'le karşılaşmamışlardı. Onlar erkek erkeğe takılıyorlardı genelde.

Sadece sesini hatırlıyordu, o da geçen sene Uğur'la ortak spor salonu açtıklarında açılışta duymuştu sesini. Bulundukları mekanda kolonun önüne oturduğu için anca kolonda asılı olan aynada kendini izlemişti.

Nesrin olmak böyle bi bahttı.

İşte öyle böyle Hamza'nın gelmesi şaşırtmıştı genç kızı. Üç abisini de severdi. Abilikleri de sadece yaştandı hani. Yoksa bir abiliklerini görmemişti yani. Hadi Hamza önceden de ketumdu, gidince hepten bitmişti abilikte, diğer ikisi de almıyordu kızı aralarına.

Nesrin aşağıdaki üçlüyle içinden kavga edeken Harun'un aşağıdan, babasının da içerden sesi işitilmişti.

"Bu safsa benimde anam kahindir şerefsizim."

"Nesrin, Harunla gidip dükkanı kapatın. Çırağı da eve getirin."

Babasını onaylandıktan sonra dayanamadı kafasını balkondan aşağıya sarkıttı Nesrin. Merak etmişti Hamza'yı. Bir Karadenizli olarak merakı bir tık daha fazlaydı sonuçta. Ya da kendisini böyle kandırıyordu.

Kafenin dışında oturan iki kişi gördüğünde kaşları çatıldı, Harun'la Uğur vardı sadece.

E en abi olan abi nerdeydi?

Kendi apartmanlarının girişinden ses gelince kafasını daha da aşağıya eğdi meraklı kız. Apartmana girmeye çalışan cüssenin sadece kafasını görüyordu. Bu Hamza'ydı büyük ihtimalle. Onun içeri girmesini beklemeden kendi balkondan içeri girdi. Tabi girmeden de Uğur'un sesine kulak kabarttı.

ZİYADE OLSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin