°15° Sittin Sene

12.5K 779 60
                                    

İntikam denen soğuk yemek kadınların mı daha fazla hoşuna gider, erkeklerin mi, yoksa yemek olduğu için Toroman'ın mı bilmem ama, şu zamana kadar Nesrin'in üşendiği sınırlı sayıda duygulardan biriydi.

Hatırlanmak istiyorsan,
Hatırlayacaksın...

Nesrin bu felsefeyle yola çıkarak Zonguldak'a kadar gelmiş, nedense Hamza'yı görünce gönderilen 16 boş mesajın ve boşuna yükselen ses tonunun intikamını alası gelmişti. E bunuda kuru kuru susarak yapacak değildi herhalde. O da Nesrinliğini kullandı.

Tüm bunları kapşonun içine sıkıştırılmış kafasında kurarkende tek toz tanesi kadar bile üşenmedi. Ayrıca gözlerinin uzaklara dalıp hareket eden insanların üzerinde bilinçsizce gezdiğininde farkında değildi.

Ama Hamza damarlarında akan kana kadar farkındalık yaşıyordu.

Kızın gözünün önüne iri cüssesini getirip elini çenesine attı ve fındıklı lokum gözler kendi gözlerine değdi. Nesrin'in çenesinde duran eli hareket edip baş parmağıyla çenesini okşarken dişlerinin arasından tıslayıp gayet sinirli ve sakin karışımı tuhaf bir ses tonuyla konuştu.

"Ayarına, gözlerine, suskunluğuna sıçtırtma Nesrin."

Nesrin çenesindeki başparmağın etkisinden çıkamıyordu ki cevap versin. Hep kızmıştı erkeğin önünde eriyen kızlara ama şimdi o büyük attığı yemleri civcivler yiyemediği için kendi bir güzel afiyetle yiyiyordu. Malkaralı onu mum gibi eritip avucuna bulaştırmıştı. O yüzden Hamza'nın ettiği hiçbir söz Nesrin'in kulağındaki gardiyanları geçip aklına giremedi.

"Efendim."

Hamza şokla açılan gözlerin kendi gözlerine hayretle bakmasına dayanamadı artık.

'Vicdansızın kızı bu kadar özlenir mi? İrademin götüne koydun.'

İçinden öksürüp kendine gelmeye çalıştı ve vakit kazanmak için işi şakaya vurdu. Aslında gidip kendisine vurdurtması gerekiyordu ama nerdeee...

"Efendini yesinler."

Hamza saate baktığında iki buçuk dakikalarının gittiğini görünce kovduğu tüm irade taneciklerini işe geri aldı.

"Yemesin kimse."

Hamza saatine bakıp gidecek yeri düşünürken dehşetle duyduğu sesi içine çekti. Gülümsemeyi dudaklarına kondururken kızın kolundan tutup yürütmeyi ihmal etmedi.

"Sen mi yemek istersin? Hayır dersem şerefsizim."

"Yuh!"

Hamza Nesrin'in büyüyen gözlerinin ve değişen yüzünün keyfini çıkarırken sahil kenarına gelmişlerdi bile. Hava soğuk olduğu için bankaların hepsi boştu. Kimse bu iki ruh gibi alev alev değildi sonuçta. Kızı yanına çekip dibine oturtmuş yan dönüp gözlerine kilitlenmişti. Keyfi çok çok çok yerindeydi.

Onun Nesrin'i kendisini görmeye gelmişti.

Bu kız kendi yanına gelmişti.

Nesrin tarafından görülmek istenmişti.

Ses tonu şen şakrak, kelimeler saçma sapan çıktı ağzından.

"Ne var ne yok Nesrin hanım?"

İki seven insanın konuşmaya nasıl başladığını merak eden varsa eğer;

Etmeyin!

Hele Hamza gibi birini severseniz oturup ağıt yakın.

Nesrin soğuktan titriyor ama farketmiyordu. Aklı fikri, heyecanı, özlemi, aşkı susmak istiyordu. Her zerresiyle Hamza'yı izlemek, tadını çıkarmak, kalbine depolamak istiyordu bu adamı. Dili susmak, gözleri konuşmak istiyordu. Gözleri dolmaya başlayınca susturdu onları. Dilini zorla da olsa konuşturdu.

ZİYADE OLSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin