*24* Fellik Fellik

9.7K 655 45
                                    


Kaybetme korkusu.

Altı hece on beş harf.

Alkış bize, heceleyebiliyoruz, bu konuda oldukça iyiyiz. Peki ya hissedebiliyor muyuz?

Kesinlikle evet. Herkes birilerini, bir şeyleri kaybetmekten korkar. Aşık olduğun insan, ailen, menfaat uğruna hayatımızda istediklerimiz... Uzar gider bu yarı çirkin yarı güzel liste. Asıl soru kimlerin listesinde, neredeyiz?

Nesrin Balat bugün önüne serdiği listelerde ismini arayacaktı. Bugün Nesrin izleyiciydi.

Bilmeden de olsa...

<><><><><><><><><><><><><><>

Güneş bulutlarla tesettüre bürünmüş güzelliğini gizliyor, deniz uyuyor, ağaçlar ninni söylenen bebek gibi hafif hafif sallanıyordu. Trabzon ise bugün biraz huysuzdu. Moralini düzeltmek için gözünü iki deli kuzenin evine dikti. Aradığını ise bulamadı çünkü kuzenler ev semalarında gözükmüyordu. Trabzon daha da huysuzlandı.

Ayşe sultan kocasını işe, kızını okuluna göndermiş, yemeklerini temizliğini yapıp akşam üstü kardeşi Hatice'yi çağırıp çay keyfi yapıyordu. Şıngır mıngır karıştırılan bardaklar zamanı unutturmuş hava kararmıştı. Önce Ayşe'nin eşi Mustafa, sonrasında Hatice'nin eşi Şenol geldi. İki kardeş eşlerinin gelişiyle sofrayı hazırlarken Harun'da gelmiş, sesini çıkarmadan annesinin ve teyzesinin yanaklarına öpücüğünü kondurup babası ve eniştesinin yanına gitmişti. Zaman ilerliyor, hava karardıkça kararıyordu. Evin kızı Nesrin ortalıkta yoktu.

Ayşe sultan kardeşiyle muhabbete dalmış sofrayı hazırlamışlardı. Zaman, dedikodu varsa kendisini hızlı ilerleme moduna alırdı. Bunu saate baktığında anladı Ayşe. Ardından bir tutam terelellendi tabi.


"Hatice hani bizum kız?"

"Yedum oni Ayşe. Nerden bileyum ben?"


Ayşe telefonunu almak için salona geçerken kardeşinin suratına yalandan tükürmeyi de ihmal etmedi. Telefonu eline alıp kızını aradı, telefon çaldı... çaldı... çaldı... ama açan olmadı. Gözünü kocasına dikip konuşurken kalp atışları hızlanmaya başlamıştı bile.


"Mustafa açmay Nesrin telefoni."


Mustafa'nın yüzünde bir değişiklik olmadı. Sakin sakin cebinden telefonu çıkardı, önce saate baktı sonra duymaya alışık olduğumuz o cümleyi söyledi.


"Dur bide ben arayayum."


Ayşe, anneliğin getirdiği tedirginlikle gözlerini kocasından ayırmıyorken Harun'da kafasında yanan ampulle Hamza'yı aradı. Fakat sonuç olarak Nesrin telefonu çaldığı halde açmadı, Hamza'nınki ise kapalıydı hiç çalmamıştı. Harun içindeki kuytu köşelerde gün yüzüne çıkan gerçeklerle yumruklarını sıktı.

Mustafa kanına karışan öfkeyle, saatin geç olmasıyla gelen endişeyle ve kaybetme korkusuyla hızlıca Harun'a döndü. Kızını hemen şuan yanında istiyordu. Dizinin dibinde, gözünün önünde, bir seslenme mesafesinde.


"Var mi senin haberun?"

"Yok enişte, okulda diye biliyorum ben."

ZİYADE OLSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin