*18* Üst Üste

12.4K 700 90
                                    

İnsanların kendilerinden beklenmeyecek davranışları sergilemeleri, onu bile isteye yapmaları için içinde volkan hatta volkanların patlaması gerekir. Seni sen yapanı, kişiliğine aykırı geleni istemek için o kıvılcımı yakalamak şarttır.

Ezber bozmak ve başkaldırmak.

İşte insanın iç dünyasında gerektiği zaman bir isyan başlatması, balon gibi şişen bünyenin havasının alınıp refaha ulaştırılmasıdır.

Nesrin Balat işte o kıvılcımı yakalamış ve hanım hanımcık diye tabir ettiğimiz kılıktan ani bir manevrayla çıkmıştı. Şimdi meydanda her sözden negatif bir anlam çıkaran, haklı haksız gözetmeksizin ters cevap veren şirret bir Nesrin vardı. Ha tabi birde ukala...

"Görünen aldatıcıdır, makyaj bu. Okulda bitmiyo bi türlü. Amaaan! Acelemde yok zaten."

Harun görücü gelen kadın yüzünden ağzına atacağı ekmekle ağzı açık donmuştu. Şimdi ise kuzeninden gelen atakla ağzını dahada açıp elindeki ekmek parçasını önündeki çorbaya düşürmüştü. Gelin görün ki düşen ekmek yüzünden sıçrayan çorba damlaları gele gele cilet gibi takım elbise içindeki damat dallamasına gelmişti. Buda Allah'ın takdir-i ilahisiydi işte. Kar beyazı gömlek, süzme  mercimek çorbasının o muhteşem sarı rengiyle çok uyumlu(!) olmuştu.

Nesrin, ağzından çıkan sözlerden sonra istediği tepkiyi sadece kendi ailesinden almıştı. Zira gelen misafirler daha fazla sırıtmaktan öteye gitmemişlerdi. Birde müstakbel kaynana adayından duyduğu sözlerden sonra Nesrin kendini aşması gerektiğini kavradı.

"MaşAllah maşAllah şakacılarıda pek bi severiz ailecek."

Kadının 'severiz' derken özellikle oğluna bakması pek bir manidardı açıkçası.

"Şaklaban mıyım ben?"

Nesrin'den  gelen pası Harun karşılayıp doksana taktı.

"Evet"

Harun ortaya tamda Harun gibi düşmüştü. Nesrin'in babası Mustafa bey devrelerinden gelen cızırtı seslerini duyarken kaynana adayı tüm iyi niyetiyle podyuma çıkmıştı.

"Yanlış anladın kızım..."

"Nesrin?"

Damat adayı annesinin sözünü kesip görmeye geldiği kızın dikkatini kendine çekti.

"Tam kararındasın."

Mustafa, Harun ve  Harun'un babası Şenol  bu çocuğun ağzına sabaha kadar sıçarlardı. Adamların evinde, adamların masasında, adamların kızına yürüyordu bu cilet dallama. Tescilli deliydi herhalde.

Harun elindeki kaşığı sakin sakin bırakıp herkesin sessiz kaldığı masada yanında oturan cilet dallamaya eğildi.

"Senin denginde değil ama kararı birader. Bi toparlan yoksa sikerim."

Cilet dallamanın yaptığı tek şey kendinden emin bir gülümseme oldu.

Nesrin afiyet olsun diyerek masadan kalkmış ve çay hazırlama bahanesiyle mutfağa kaçmıştı. Arkasından bakan cilet dallamadan bir haberdi. Harun'sa muhabbetle toparlanan ortamdan sonra içilen çayla fikir patlaması yaşıyordu. Telefonunu çıkardığı gibi bugün alamadığı hırsını Hamza'dan alamaya koyuldu.


HARUN> Evi görücüler bastı. Veriyim mi lan kızı!

HAMZA> Senide o dingilide üst üste koyar öyle sikerim! Yeterince açık mıyım!

HARUN> Seni bilmemde yanımda oturan cilet gibi damat çok AÇIK süzüyo kızı.

HAMZA> Süzgeçte kıçı açık süzücem ben onu! Sende çıkar lan Nesrin'i ordan pezevenk!

ZİYADE OLSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin