°17° Dişe Diş

12.2K 722 48
                                    

Aşureyi sevmek demek, ruh halinide ona  benzetmek demek değildi. Bunu Nesrin'e biri anlatabilir miydi?

Tek günün içerisinde sırasıyla
Özlem,
Merak,
Kıskançlık,
İntikam,
Aşk ve
Korku duygularının dibine vururken laz kızı aşureden halliceydi. E yuh ama!

Harun'a açıklama kısmını hiç düşünmemişti. Daha doğrusu yaşadıklarının hiçbirinin üzerinde durmamış, akışına bırakmıştı. Bu yüzdendir ki kendisini çokta yıpranmış hissetmiyordu. Sadece şuan ülkeyi terk edecek meblağda korkuyordu o kadar.

Gözleri büyük, korkusu büyük büyük , titremesi büyük büyük büyük dururken Hamza'nın ölüp bittiği sesini duydu.

"Nesrin?"

İkiside Uğur'a bakarken birbirlerine döndüler.

"Hamza?"

Nesrin, Hamza'yı her zamanki rahatlığında görüyordu. Hatta daha demin daha stresli görünüyordu bu adam. Şimdi neden böyle gereksiz rahattı ki bu kütüklü mütüklü orman gözler?

"Harun'la konuşmak benim aklıma hiç gelmedi biliyo musun? Niye, neyi saklıyoruz ki?"

'Biz daha bilmiyoruz ne olduğumuzu nereye doğru yol aldığımızı ne demek neyi saklıyoruz be!'

Nesrin aslında bunları dışından söyleyecekti ama Harun onlara yaklaşıp Hamza'da arkaya dönünce, birde Uğur müdahale edince içerde kaldı cümleler.

"Lan salak! İyileşte öyle kapışın, pestilini çıkarır Harun."

Hamza Uğur'u sallamadı. Nesrin hiç sallamadı.

"Bişey yapacağını sanmıyorum. Beni o kadar önemsemez."

Nesrin, Harun'un Hamza'nın haber vermediği için maraza çıkaracağını düşünüyordu. Sevilen bir kuzen olduğundan emin değildi.

Ortamdaki bir anda değişen hüznü Hamza'nın piç sesi dağıttı.

"Valla önemsememesi işime gelir."

Hamza'nın yüzündeki sırıtış kızarmış burnuyla bile çekiciydi. Ama komik bi çekicilikti bu.

Çekici Hamza'ya önce Nesrin sonra Uğur antiçekici cevaplar verdi.

"Yuh be!"

"Mal yemin ediyorum!"

Şimdi siz Harun bi gelemedi diyeceksiniz.
Deyinde zaten.

Harun instagramdan ismini bugün öğrendiği, her öğlen kafesinde yemek yiyen postanedeki kızı arıyordu.

Rumeysa'yı...

Gözü telefonda olduğu için düşmemek adına haliyle yavaş yürüyordu. Tayfanın yanına geldiğinde içinde ultra bir sıkıntılıkla telefonu bıraktı.

'İçi niye sıkılmıştı ki şimdi? Ne güzel pırasa saçlı kızın isminide öğrenmişti, neydi şimdi bu ruh bulantısı?'

"Gençlik naber! Nesrin, eniştem eve giriyodu ne karıştırıyosun sen? "

Kaşlar çatık hedef Nesrin'ken Hamza hasta hasta duruma el attı. Bu kızın aşkı çocuğu somut somut hasta etmişti iyi mi.

"Harun bişey konuşucam seninle de içeri bi yere mi geçsek? Mabadım dondu."

Arkasından da insandan çıktığı tartışılır bir öksürük patlattı.

Harun arkadaşının çıkarttığı sese tuhaf tuhaf bakıp bir adım geri çekildi.

ZİYADE OLSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin