*29* Paldır Küldür

9.2K 561 51
                                    


Nesrin acı çekiyordu, yanıyordu, kavruluyordu. Tüm bunların aşktan olmasını dilerken annesinin kendisine kitlediği acı biberleri doğrarken yaşıyordu. Gözlerinden akan yaşlara hiçte acımıyordu Ayşe hatun.

Nesrin ailesine mega sinirliydi. Bugün Harun yüzünden sevgilisini görememiş, annesi mutfağa tıktığı için konuşamamış, babası suratsız eve geldiği için düşünememişti. Sevdiği adama hasretti, çok özlemişti, bir şeyler yapmalıydı. Saçlarını geri savurup dikkatini kavuşmalarına verdi.

Akşam yemeğinin ardından odasına çekilen genç kız gece olunca evlerinin arka bahçesine inmeyi, Hamza'yı da oraya çağırmayı planladı. Gayet basit bir plandı. Sevgilisine mutlu haberi vermek için telefonunu eline aldı.

'Nesrin'

12.30 da bizim arka bahçeye gelir misin sevgilim?


Nesrin 'sevgilim' derde Hamza ışınlanmayı icat etmez mi?

Edemez, o kadar zeki değil çünkü. Ama ışık hızıyla cevap verebilir.


'Hamza'

Vallaha mı!

Bak eğer oyunsa, bu sefer harbiden kaçırırım seni!

'Nesrin'

Tehdit mi seziyorum?

'Hamza'

Gelince sezdiricem ben sana bişeyler merak etme sen.


Nesrin utanmakla ve heyecanlanmakla meşgul olduğundan sustu. Gözünü saate dikip vaktin geçmesini bekledi. Baktı ki akrep ve yelkovan yaşlanmış bünyeyle ağır ağır gidiyorlar, kuzeninin yanına gitmeye karar verdi. Belki vakit daha hızlı geçerdi.

Harun salonlarında oturup annesini demlediği çayı içerken Nesrin gelip dibine oturmuş, kulağına parmağıyla vurup kendince selam vermişti. Kendisi de kızın burnunu sıkıp göz kırpmış, televizyona geri dönmüştü. Geçen yarım saatin ardından Harun fark ettiğiyle kaşlarını çattı. Bu kız geldiğinden beri çok az konuşmuştu. Biraz önce de Ayşe teyzesi gelmişti ve annesiyle muhabbet ediyordu. Normalde Nesrin'in o muhabbetin içinde olması gerekir, kendisinin de 'az sus be kızım' diye gürlemesi gerekiyordu. Tüm bunlar olmayınca kafayı kuzenine çevirdi.

Nesrin gerçekten tuhaftı. Dizini sürekli sallıyor, dudaklarını kemiriyor, bir duvardaki saate birde telefonunun saatine bakıp duruyordu.

"Nesrin!

Harun'un seslenmesine genç kız tepki vermedi.

"Şşş aloo!"

Cık, yine tık yok. Harun bu sefer kızın kolunu sallayarak seslendi.

"Nesriiin!"

Nesrin kuzenine bakıp irkildi.

"Noldu ne sallıyosun."

Harun fena halde şüphelenmişti. Kısık gözlerle Nesrin'e bakarken yüzünden şüphe akıyordu. Nesrin'i uyandırmasa iyiydi.

"Yok bişey, soracağım şeyi unuttum."

Harun kafasında tilkilerle önüne dönerken, gecenin ilerleyen saatlerinde oturma faslı bitmişti. Evlere ve yataklara dağılan ahaliyle Nesrin, odasında fır dönüyordu. Saat 12.24'ü gösterirken sessiz adımlarla kapıya sıvışan Nesrin, elini dış kapının koluna attı. Arkasından gelen sesle de dumur olup kaldı.

ZİYADE OLSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin