*25* Antin Kuntin

9.6K 632 54
                                    




           

Siyaha kıyamete kadar tutkun kalacak olan geceye sis kollarını dolamıştı. Tıpkı, Mustafa'nın kızını bulduğu an sımsıkı sarılacağı gibi.

Sadece rüzgara eyvallah eden havayı denizin iyot kokusu yıkamıştı. Tıpkı, kızını görünce saçlarının kokusunu derince soluyacak olan Ayşe gibi.

Ölümü bile kabul eden toprağa öfkenin tohumları ekilmişti. Tıpkı Hamza'nın sesinden Harun'a akan sinir gibi.

Allah sevdiği kuluna önce kaybettirir, sonra buldururmuş. Harun kuzenini önce kaybetmiş, sonra bulmuş, şimdi tekrar kaybetmişti. Şimdi bu durumda Harun sevilen bir kul muydu, yoksa sevilmeyen bir kul mu? Buyurun çift bilinmeyenli hayat sorusuna...

Harun, arkadaşının hırlamasını algılayınca kanı dondu. Nesrin'in hiçbir yerde olmamasından çok daha iyiydi Hamza'nın yanında olması. Nesrin'in ortalarda olmadığını öğrendiğinde aklına gelen ilk adresti Hamza. Şimdi ise Hamza gelmiş 'evde yokuz' diyordu.

Nasıl derdi?

Demesindi.

Diyemezdi.


"Lan dünki bok! Kimi kandırıyosun  sen?"


Harun atarlanır da Hamza durur mu? Peki ya Hamza atarlanır da Harun durur mu? Durmaz ve bu döngü sonsuzluk çemberine kurban olur.


"Bizim kızımızın yanımızda elini tutamazsın diyip atarlanıyosun! Benim kuzenim diyip kasılmasını biliyosun!"


Harun'un buz tutan kanı çözülüp kaynamaya başladı. Hamza'nın lafını kesip araya girdi.


"Eee Hamza sonra?"

"Sonrasına soktuğum! Kız nerde kız?"


Güzel soru.

Cidden Nesrin nerede? Tahminleri alalım please.

Harun alışkanlık haline geldiği üzere bir eliyle yüzünü ovalayıp dişleri arasından arkadaşına tıslamıştı. Bu tıslama içerisinde mantık taneleri barındırıyordu.


"Hamza, bak ciddiyim eğer yanındaysa söyle, değilse karakola gidicem. Saat ebenin örekesi oldu."


'Ananı!'

'Siktir! Karakol olasılığını atladık. Demek ki neymiş? Aşık laz kafayla anca bu kadar antin kuntin oluyomuş.'


Noluyo len burda denilecek tam da bu noktada zaman çizelgesinde biraz geriye gitmek gerekiyor. Tüm akşam çayı sefasını bozan 'Nesrin nerede?' hadisesi Harun'un söyledikleriyle Hamza'yı bir güzel tıkıyor ve Harun'un yüzüne telefonu cevap vermeden kapatıyor.


Aynı Günün Sabahı

Kahvaltı sofrasında doldurulan çaylardan sonra gelen bardak karıştırma sesine çoğu kulak hakimdir. Nesrin bu sesten yıllardır mahrum çünkü evde kimse şeker kullanmadığı için çay kaşıklarına düşman gözüyle bakılıyor ve çekmecede hapis tutuluyordu.

Nesrin Balat o sabah her zamanki öğrenci mendeburluğuyla uyandı. Uykusu vardı, ödevini yapmamıştı ve vize konularının finale dahil olduğunu biraz önce akşamki whatsApp konuşmalarını okurken öğrenmişti. Evet, Nesrin ultra mendeburdu.

Tüm huysuzluğu ve paspallığıyla annesiyle vedalaşıp okul yolunu tutmuştu Nesrin o malum sabah. Luko daha yeni yeni açılıyor, Kraker klübesinin içinde horluyordu. Nesrin tüm sokağa okula gitmedikleri için gıcık gözlerle bakıyordu. Tam sokaktan çıkacakken yanında tostoparlak, hız yapmaya çalışan, sırtında lacivert bavul benzeri bir çantayla bir şey geçti.

ZİYADE OLSUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin