5•Bölüm

10.3K 1.1K 872
                                    

Jungkook'un dedikleri düşüncelerimde yeni bir tekrara girerken bunları nasıl yapacağımın planlarını yapıyordum.

"Kalemi düşürüp almak için eğiliyormuş gibi yap ve ona dolgun popolarını gòster. Aklını kaybeder."

Bunu söyleyince benden afilli bir dayak yemişti ama ikinci söylediği aklıma yatmış gibiydi.

"Başın ağrıyormuş gibi davran ve şiddetli baş ağrından ayağa kalkamıyormuş gibi yap. Büyük ihtimal seni evine bırakır."

Yaptığı planlar bok gibi olsada bunları eğlenmek için yaptıran arkadaşlarımın dediklerini yapmaya çalışıyordum.

"Beni dinlemiyorsun!" Taehyung sakin bir şekilde kalemi masaya bırakıp bana döndü. "Geçerli bir nedenin var mı?"

Hemen dirseklerimi masaya koyup ellerimle şakaklarımı ovdum. "Ùzgünüm başım ağrıyor."

"Benim zamanımı çalıyorsun."

Oyunculuk yeteneklerimi kullanarak başımı ovmaya devam ederken konuştum. "Üzgünüm. Böyle olacağını bilmiyordum. Ama ders dinleyebileceğimi zannetmiyorum."

"İyi o halde." Yerinden kalkıp notlarını toparladı. "Keyfin yerine gelince çalışırız."

Arkasını dönüp yürümeye başlayınca ne yapacağımı düşünerek şaşkınca etrafıma baktım. O an aklıma gelen şeyle sandalyemi gürültüyle yere ittim ve ayakta dengemi zor sağlıyormuşçasına masaya tutundum. Kütüphanede bulunan bir kaç gòz bana sabitlenirken içimden dua etmeye başladım. Kesinlikle Taehyung'un geri dönmesine ihtiyacım vardı.

Bir anda belimde hissettiğim kollarla ne olduğunu anlayamamıştım. "Yeterince zamanımı çaldın Jimin. Daha niye çalıyorsun?"

Zaman onun için önemliydi ve o bu zamanını derslerine harcamak istiyordu. "Üzgünüm ben.. Bir anda dengemi sağlayamadım."

Kollarını belimde sıkılaştırırken kollarından tutundum. Oyunculuğum mükemmeldi. Bir an kendim bile inanacaktım. "Bir baş ağrısının böyle bir hale sokmasını ilk defa görüyorum."

"Benim ki şiddetli olur. Dengemi sağlamakta zorlanıyorum."

Anladığına dair bir kaç mırıltı çıkarırken tek kolunu belimden çekti. O sıra bacaklarımda havalanınca kucağına aldığını anlamıştım.

Al işte tüm okula rezil oluyordum. Utançla başımı boynuna gömdüğümde ne yaptığımı onun kokusunu içime çekince anlamıştım.

Utanmakla o kadar meşguldüm ki beni asansöre bindirdiğini bile anlamamıştım. Fark ettiğimde ise kollarımı boynuna daha sıkı sardım.

"T-taehyung." Sesimin güçsüz çıkmasına lanet ettim.

Tüm okulun önünde kucakta taşındığım yetmezmiş gibi bir de Taehyung en güçsüz olduğum tarafımı görmüştü.

Erkektim ben! Böyle şeyleri kızlar yaşardı ben değil. "İndir beni."

Kendimi bir anda yerde bulunca korkuyla yeniden Taehyung'a tutundum. "İyi misin?"

"İ-iyiyim." Asansörün durmasını beklerken sıkı sıkıya Taehyung'a tutunuyordum.

"Jimin terliyorsun. Herşey yolunda mı?"

Sorduğu soruya cevap vermeden kafamı omzuna koyup gözlerimi kapattım. "İnmek istiyorum."

"Asansörden mi korkuyorsun?"

"Hiçte bil-" Asansör bir anda durunca kollarımı Taehyung'un omuzlarına doladım.

"Kapı açıldı. İnebilirsin." Soğukça söylenmesini umursamamaya çalışarak az önce hiçbir şey yapmamış gibi kollarımı ondan ayırıp üzerimi düzelttim ve asansörden indim.

Saçlarımı düzeltirken yüzüme bir gülümseme yerleştirip Taehyung'a döndüm. Tam ağzımı açmıştım ki o benden önce konuşarak söyleyeceklerimi ağzıma tıktı.

"Baş ağrın geçmiş gibi görünüyor."

Dediği cümleyle yeniden başımı tuttum. "Ahh yine bir ağrı gir-"

"Bunu neden yaptın bilmiyorum ama artık görüşmesek iyi olur. Zamanımı senin gibi biri için harcayamam."

Ben ne söyleyeceğimi düşünürken o beni umursamadan ellerini cebine sokup yürümeye başladı.

Derin bir nefes alıp yarın bunu neden yaptığıma dair bir yalan uydurmam gerekiyordu. Bunu da ancak bizimkilere danışarak bulabilirdim.

Gitmek için hareketlendiğimde Jungkook ve Hoseok hyungu uzakta bir yerde beni gülerek izlediklerini fark ettim.

İşte ben de bunlara arkadaşım diyordum.

***

Bu hikâye benim ilk yaoi denemem. Nasıl olduğu veya olacağı hakkında hiçbir fikrim yok. Herşeyi bok etmekten korkuyorum.

nemesis あ vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin