Hayat garipti, bazen kendinden bile sakladığın o garip durumları başkalarının ağzından duyabiliyordun.
Kesinlikli yönelimimden utanmıyordum, hatta aşırı havalı geliyordu. Sanki Tanrı beni bilerek böyle yaratmış, benim için aslında bir hediye gibi bir şey vermişti. Her iki cinse de ilgi duyma konusunda sıkıntılarım yoktu fakat açıklamaktan da pek hoşlanmıyordum.
Her an birisi yadırgayacakmış gibi hissediyordum. Sonra ortaya Jimin hyung çıkmıştı, eşcinsel olduğunu öğrenmiştik. Ona söylemediği için kızmıştık evet, ama nedenim kesinlikle bizim yanımızda zorla kız muhabbetleri yapmak zorunda olduğu içindi. Kendisine eziyet ediyordu bir nevi, biz bu yüzden saklama konusuna sıcak bakmamıştı.
Fakat benim ki farklıydı. Bugüne kadar sevgililerim hep kız olmuştu. Ne bir erkek beni sevmişti, ne de ben başka bir erkeği. Bu yüzden arkadaşlarıma söyleme gereği duymamıştım. Ne zaman bir erkek hayatıma girerse o zaman söylerim mantığıyla yaklaşıyordum.
Bu yüzden hemen yanımda oturan ve bana ciddiyetle bakan bedenin bunu nasıl öğrendiğini anlamlandıramıyordum. "Nereden öğrendin?"
"Bakışlarından." Omuz silkti. "Seni ele veriyor. Kızlara daha yatkın da olsan erkekleri de süzüyorsun."
Beni dikkatle incelediğinden anlaması normaldi tabi, bu cümlesi bana mantıklı gelmişti. "Aramızda kalsın, onlara söylemem için bir sebep yok."
"Benim için sorun değil, aramızda kalabilir."
Bunu diyeceğini bildiğimden ona memnun olmuşçasına bir gülümseme gönderip biramı elime aldım ve büyük yudumlar eşliğinde bitirdim. Daha sonra bar tezgahına cebimden henüz çıkarttığım parayı koyup ayağa kalktım. "Benim gitmem gerekiyor."
Daha fazla bir şey söylememe veya cevap beklememe gerek yoktu. Bu yüzden hızlı adımlarla kalabalığın arasından geçip kendimi gecenin karanlığına bırakmıştım.
Gözlerim arkadaşlarımı bulma umuduyla etrafta gezinsede hepsinin ibnelik yapıp beni yalnız bıraktıklarını anlamam uzun sürmemişti. Derin bir nefes vermiş, onlara hesabını sonra soracağımı aklıma kazıyarak yürümeye başlamıştım.
Fakat o sırada duyduğum tanıdık bir ses adımlarımî yavaşlatırken ciddiliği merak etmemi sağlayarak son noktayı koymuş, tamamen durup yönümü ardımda kalan kişiye çevirmiştim. "Efendim?"
Yoongi minik adımlarıyla yanıma gelmeye başlayınca içimden çoktan olmamasını umduğum şeyleri tekrar etmeye başlamıştım bile. Hoseok hyung aklımı fena halde karıştırmış, içime bir korku düşürmüştü.
"Söylemem gereken bir şey var." Bakışlarımı hareket eden dudaklarından çekip yere dikmiştim, başımı devam etmesi için belli belirsiz salarken. "Belki biliyorsundur ama yine de söylemek isterim. Uzun bir süredir ilgimi çekiyorsun, Jungkook."
Hiçbir şey söylemedim, bir mimik dahi göstermedim. Şaşkın değildim, sadece düşünüyordum.
"Çok yakın değiliz evet, hatta benden de pek haz etmiyorsun." İlk defa benimle bu kadar ciddi konuşuyordu. Ben onun laf sokmasına alışıktım, güzel sözler duymak garip hissettiriyordu. "Ben de pek haz etmiyordum. Ama bir an da oldu, ilgimi çekmeye başladın."
O susunca konuşma sırasının bana geçtiğini anlamıştım. Ne söylemek istediğimi biliyordum, nasıl söyleyeceğimi bilememiştim. Evet, biseksüeldim. Erkekler de ilgimi çekiyordu fakat Yoongi bu kategoride miydi onu pek bilemiyordum. O sadece arkadaşımın sevgilisiyle arkadaştı ve zamanında biraz atışmışlığımız vardı. İlgi duymak için fazla az bir yakınlığa sahiptik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis あ vmin ✓
FanfictionOkulda soğukluğuyla ünlü olan bir çocuk ve onu zorunlu olarak etkilemeye çalışan diğer çocuğun hikayesi. "Onu etkileyebilmen için kız kılığına girmen gerekecek dostum. Duyduğuma gòre göğüs seviyormuş." *** "Nemesis?" Kütüphane raflarının arasında g...