Sol bacağımın fazlaca ağrıdığını hissettiğim o saniye ağırlığımı sağ bacağıma vermiştim. Bakışlarımın odak noktası ise orta parmağımda yer edinen yüzüktü. Taehyung'un evde sòylediği yüzük meselesinde ciddi olduğunu bilmiyordum. Hatta ben onu daha çok ortamdaki gerilimi dağıtmak için yapıyor sanıyordum. Ama dediklerinde ciddiymiş, bunu da anca yüzüğün soğukluğunu parmağımda hissedince anlayabilmiştim.
"Sevgilini çok mu seviyorsun?" Yan tarafımdan gelen Ha Na'nın sesiyle kendime gelirken elimi indirip ona çevirdim kafamı. "Sabahtan beri yüzüğünle bakışıyorsun."
Sırıtarak kurduğu bu cümleye bende sırıtırken konuştum. "Sevmekten daha öte benim ki. Onu hatırlatan her şeye saatlerce bakabilirim."
Benim zihnimde gülümseyen bir Taehyung canlanırken Ha Na'nın zihninde bir kızın canlandığını biliyordum. Ama umursamadım, kim olsa bir kızın hakkında konuştuğumu zannederdi.
"Şuan senin sevgilin olmak istedim." Sahte bir kıskançlıkla kurduğu bu cümlenin ardından suratını buruşturdu. "Sevgilim olacak o kişi tam bir öküz."
Küçük bir kahkaha atıp onu geride bırakarak henüz boşalan masaya ilerledim. Hesabı zaten ödedikleri için bana sadece masayı toplamak kalıyordu. Hemen masayı toparlayıp sol elimde ki bezle masayı turladıktan sonra yeniden Ha Na' nın olduğu yere doğru ilerledim.
Elimdekileri almaları için tezgâha bırakırken kafeye yeni bir müşterinin geldiğini belirten o kapı sesi gelmişti kulaklarıma. Ama dönüp bakmadım, diğerlerinin sırasıydı.
Fakat çalışan iki kızın ağzının suyunu akıta akıta oraya bakmaları gözlerimi devirmeme neden olmuştu. "Yeni bir yakışıklı vakası yaşayacağız sanırsam."
Sırf buraya gelen yakışıklılar yüzünden kavga eden ikilinin vakasını yeniden kaldıramayacak kadar yorgun hissediyordum. Üstelik altı üstü yakışıklı biriydi, ne diye bu kadar büyütüyorlardı anlamış değildim.
"Ama bu sefer ki fazla yakışıklı." Ha Na'da ağzının suyunu akıtıyorsa diğer ikilinin kavgası ne boyutta olurdu, düşünemiyordum.
"Jimin." Diye seslenen kavgacı kızlardan birinin sesini duydum. Sonra bana yaklaşıp somurtuk ifadesiyle konuşmaya devam etmişti. "Masasına senin bakmanı istiyor."
Kaşlarımı çatarak arkamı dòndüğümde gördüğüm beden yüzünden kaşlarım gevşemişti. Yanımdaki kîza hiçbir şey demeden masaya ilerlediğimde o çoktan dirseğini masaya yerleştirmiş, yüzünü ise eline yaslamıştı. Bana olan o derin bakışları beni gülümsetiyordu.
"Beni òzledin değil mi?" Yanına gider gitmez kurduğum ilk cümle bu olmuştu. Daha sabah birlikteydik, hatta işe kadar bana eşlik etmişti.
Ve buradan çîkmama bir buçuk saat kala kafeye gelmesi hoşuma gitmişti.
"Evet." Taehyung sevdiğim o boğuk tınısıyla fısıldadığında etrafta gezinen müdür kızmasın diye defterimi hazırladım. Sipariş alıyormuş gibi yapacaktım. "Sen olmayınca evde çok sıkıldım."
"Ya işte eskiden 'çikil şiridin Jimin' derdin, şimdi peşimde dört dönüyorsun." Onu abartarak taklit etmemden mi yoksa kurduğum bu cümleden mi kaynaklı bilemiyordum ama elini indirerek gülmeye başlamıştı. Gülümsemesi bir an önce durmazsa her an üzerine atlayıp gülümsemesine öpücükler sıralayabilirdim. "Kes şunu ve sipariş ver."
Beni başıyla onaylayıp kahve haricinde ne getirirsen kabulüm adlı konuşmasını yaptığında buranın sıcak çikolatasının güzel olduğunu düşünerek deftere kremalı sıcak çikolata yazmıştım. "Hemen getiriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis あ vmin ✓
FanfictionOkulda soğukluğuyla ünlü olan bir çocuk ve onu zorunlu olarak etkilemeye çalışan diğer çocuğun hikayesi. "Onu etkileyebilmen için kız kılığına girmen gerekecek dostum. Duyduğuma gòre göğüs seviyormuş." *** "Nemesis?" Kütüphane raflarının arasında g...