6•Bölüm

10.2K 1.1K 763
                                    

Sessiz fısıltılar eşliğinde arkadaşım dediğim ama aslında arkadaşım olmayan kişilere yalvarıyordum. "Yapmayın ne olur. Daha bir yalan bile uyduramadım."

"Oraya gidince düşünürsün." Jungkook beni itmeye devam ederken dalga geçercesine konuştu.

Ayaklarımı var gücümle hareket ettirmemeye çalışsam da iki kişiye karşı pek bir mücadele gösteremiyordum. Sonuç, ayakları yere sürterek koridorda itelenen Jimin.

"Ben senin amacını biliyorum şerefsiz. Gideceğim, yalan uyduramayacağım ve Taehyung benden tiksinecek. Ben de kız kıyafetleri giyip kampüsü turlayacağım."

Hoseok hyung itmekten vazgeçip bize gülmeyi tercih edince kurtulurum sanmıştım ama hala iteleniyordu. Bu Jungkook benden güçlü müydü ya?

"Jungkook bak beni bırakırsan sana kız ayarlarım."

"Onu bende ayarlarım hyung." Dedikten sonra beni bırakınca rahat bir nefes verip üzerimi düzeltiyordum ama bir anda yeniden itilince dengemi sağlayamayarak geriye sendeledim.

Vay piç!

Ben düşmeyi beklerken hiç beklemediğim bir şey oldu ve bir bedene çarptım. Ben o bedenle dengemi sağlarken Jungkook çoktan ortadan kaybolmuştu.

"Ahh şey özür diler-" Mahçupça konuşmaya çalışarak arkamı dönünce görüş açıma giren bedenle utanç katsayım daha da artmıştı. "Ben bilerek olmadı. Yani beni arkadaşım itti. Gerçekten bilerek çarpmadım. Ben mal mıyım canım niye bilerek sana çarpayım ki? Değil mi yani? Beni sadece bir arkadaş itti o kadar. Başka ne amacımız olabilir ki. Ya-"

"Tamam sus." Boyu benimle neredeyse aynı olan çocuk keskin bir ses tonuyla konuşmamı kesince susmuştum.

Jungkook piçinin planının içine sıçayım. Beni Taehyung'un kollarına atmayı planlarken gitmiş Taehyung'la pek olmasa da yakın olan arkadaşı Yoongi hyungun kollarına atmıştı.

Taehyung, Yoongi hyungun arkasından bizi izliyordu. Dudakları minik bir açıyla kıvrılmış sanki benimle bakışlarıyla dalga geçiyordu.

"Ben sadece üzgünüm."

"O ergen arkadaşına söyle oyunlarını başka yerde oynasın. Burası ilkokul değil üniversite!" Soğuk bakışlarını üzerimde gezdirdikten sonra yavaş adımlarla yanımızdan uzaklaştı.

Bir süre arkasından onu izlesemde Taehyung'da harekete geçince hemen gitmesini engellemek adına konuştum. "Taehyung?"

"Ne var?"

"Dün için üzgünüm."

"Sorun değil. Simdi git." Yeniden harekete geçince bu sefer önü geçtim. Aramızda ki boy farkı nedeniyle hafifte olsa kafamı kaldırmam gerekmişti. "Dün dersler çok yoğundu ve ders çalışacak halim yoktu. Aynı zaman da canım sıkkındı ben de birlikte bir şeyler yaparız diye böyle bir şey yaptım."

Ben böyle yalanın içine sıçayım. Çocukla bir şeyler yapmak için neden başım ağrıyor taklidi yapayım ki?

"Buna inanmamı beklemiyorsun değil mi?"

Alt dudağımı dişlerimin arasında ezerken nedensizce ayağımı yere vuruyordum. "Dünü unutsak?"

Umutla ona bakıyordum. Yalan söyleme konusunda hiç mi hiç iyi değildim. Òlümüne saçmalıyordum. Ben boş bakan gözlerinden biraz da olsa duygu kırıntısı ararken yutkunup bakışlarını üzerimden çekti. "Pekala, unutalım."

"Teşekkür ederim." Kendimi tutamayıp gòzlerim kaybolana kadar gülümsediğimde yeniden bakışlarını üzerime dikti. Ama mimiklerinde hiçbir değişiklik yoktu. Öylece yüzüme bakıyordu. "O zaman bugün ders bitiminde kütüphane de buluşalım mı?"

Onaylar anlamda kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra dilini alt dudağında gezdirdi. Bakışlarım anında ıslanmış pembe dudaklarına kayınca gülüşüm solmuş ve yüzüm donuklaşmıştı. Onu sevmiyor olabilirdim ama bir eşcinsel olarak ondan ve bu tavırlarından etkileniyordum. Yaptığımın farkına varınca hiç istemesem de bakışlarımı dudaklarından çekip gözlerine çevirdim.

O an bir şey fark etmiştim. Taehyung gözlerini kısmış beni izliyordu. O biçimli kaşları da çatılınca dilini dudağının üzerinden çekti ve dudaklarının düz bir çizgi halini almasını sağladı.

Ondan etkilendiğimi anlamış olamaz değil mi?

Rahatsız edici bir sesle öksürüp yere baktım. "O zaman görüşürüz."

Harekete geçip hızlı hızlı yürürken onun kalın tınısı olan sesini işittim. "Jimin?"

Ayaklarım benden bağımsız olarak hareketini durdurdu. Resmen az önce ondan etkilenmiştim. Derin bir nefes alıp ona doğru döndüm. "Efendim?"

Kaşları hala çatıktı ve beni izliyordu. Hayır, yüzümü değil başka bir yerime bakıyordu. Baktığı yeri anladığımda bütün kan yüzüme pompalanmıştı. Ama Taehyung bunu umursamayarak yanıma doğru geldi ve tam önümde durdu. "Fermuarın açık."

"Oh?" Şaşkınca bakışlarımı yüzüne yönelttiğimde küçük bir tebessüm vermişti bana. "Fermuarın diyorum, açılmış."

"A-anladım." Kekelememe lanet edip Taehyung'un tam önümde durmasından yararlanıp yavaşça fermuarımı kapattım. Taehyung çok yakınımda duruyordu ve bunu benim fermuarımı rahatça kapatmam için yaptığını anlamam uzun sürmemişti. Ama elimi çekerken yanlışlıkla onu penisine sürttürmemle gözlerimi büyültüp ona baktım. "Çok üzgünüm."

"Sorun değil." Bir kaç saniye yüzümü inceledikten sonra ekledi. "Neden bu kadar utandın ki? Bu normal bir durum."

Tabi, onun için hava hoştu.

"Kütüphane de görüşürüz Jimin."

Ben daha bir şey söyleyemeden arkasını dönüp yanımdan uzaklaştı.

nemesis あ vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin