23•Bölüm

9.9K 1K 509
                                    

Sinirimi en ücra hücrelerime kadar hissediyor, ama bunun önlenmesi için hiçbir şey yapamıyordum.

Mesela çıkıp bağırsam belki bir nebze de olsa azalacaktı. Fakat ben, susmayı tercih ederek sinirimi biraz daha körüklüyordum.

Konu her zaman ki gibi Taehyung ve onun umursamaz, soğuk tavırlarıydı. Her şeyi kabullenmiş, beni sevdiğini söylemişken -gerçi daha seni seviyorum dediğini duymamıştım- hala bana uzak durmasını anlamlandıramıyodum.

Geçtiğimiz hafta, yani bana ilk açıldığı gün gayet normaldik. Sonradan ne olduysa yine eski haline döndü. Pekala, benimle oturuyor ve benimle sohbet ediyordu. Ama sevgili gibi değil de daha çok arkadaş gibiydi.

Yakın arkadaş gibi de değil, öylesine muhabbet edilen arkadaşlar gibiydi. Belki hala sevgili değildik, çünkü ben Taehyung'un beni sevdiğini iki dudağının arasından samimice duymak istiyordum.

Hoşlandığı veya etkilendiği bariz belliydi.

Belirsiz olan sevgisiydi, ben onun benden etkilendiğine ve hoşlandığına inanmıştım. Belki sevme aşamasında olabilirdi. Ama bu olay sadece hoşlanmada da kalabilirdi.

Çünkü sevgi çok farklı bir kavramdı. Yüzüne bakmaya kıyamamaktı sevgi, aynı benim Taehyung'a bakmaya kıyamamam gibi.

Taehyung ise bana bakmıyor, beni umursamıyordu bile.

Yüzündeki tek bir gülüş için günlerce uğraşmaktı, her ne kadar yapmaya çalışsam da hala donuk ifadeleriyle geziniyordu etrafta.

Çoğu kez bir sıkıntısı olduğunu düşünerek konuşmaya çalışmış, her seferinde başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Belki bağırıp çağırıp kalbini kıradabilirdim fakat seviyorduk işte piçi. Sırf bu yüzden kendimi geri çekiyordum.

O benimkini defalarca kırsa bile, ben ona olan sevgimden susuyordum. Yoksa her insan bilirdi kalp kırmasını.

Bazıları umursamaz olduğu için dilinin ucuna geleni pat diye çıkarırdı. Belki kötü bir niyeti yoktu, veya da ona göre kırılacak bir şey değildi fakat söylerdi işte. Anlamazdı kalp kırdığını.

Benim gibiler ise dilinin ucuna geleni her seferinde boğazını yırta yırta yutardı. Tek o üzülmesin yeter mantığı vardı.

Tamam, belki fazlasıyla saçma bu yaptığım ama Taehyung'un karşısına her geçtiğimde o donuk bakışları bile beni yumuşatıyordu.

İşte biz buna sevginin gücü diyorduk, belki de bu yüzden Taehyung'un bana olan sevgisinden şüphe ediyordum.

Çünkü insan neden sevdiği birisini bir hafta boyunca görmezlikten gelsin ki?

Aklımda ki soruyu siktir edip düşüncelerime ara verirken sınıfa girdim. Taehyung'u daha görmemiştim. Bu bizim ilk dersimizdi. Gerçi görsem de pek bir şey değişmeyecekti. Aramızda yine görünmez duvarlar olacaktı.

Dün gece yerde uyumanın etkisiyle tutulan boynumu sağa sola eğerek yumuşatmaya çalışırken omzuma çarpan kişiyle geriye yalpaladım. Çok hızlı çarpmamıştı fakat hem boşluğuma gelmiş, hem de boyun ve omuzlarımın ağrısına yenik düşmüştü.

Kafamı kaldırıp bana çarpan kişiye baktığımda şaşırmamıştım. Taehyung'la konuşmalarımızı duyan ve benim homoseksüel olduğumu anlayan arkadaş itinayla her gün laf sokuyordu.

Taehyung'dan şüphelenen yoktu. Sadece benim Taehyung'u sevdiğim ve Taehyung'un da beni güzelce reddettiği konuşuluyordu. Tüm okul değil, bilen bir kaç kişi işte. Neyse ki dedikodu seven kişiler yoktu.

Bu da sanırsam üniversitenin yararlarından biriydi.

"Önüne baksana!" Hem çarpıp hem de çıkışması sadece kavga çıkarmak içindi. Ama ona istediğini vermeyecektim. Onun gibi homofobikleri dövmeye bile zahmet edesim gelmiyordu.

Zaten boynum fena tutulmuştu, kesinlikle onunla uğraşmayacaktım.

Önüme dönüp bir adım attığımda bileğime bir el dolanmış ve saniyeler içinde belimi arkamda kalan masaya çarpmama neden olmuştu. Acıyla inlememi önlemek için yüzümü buruşturduğum sırada o konuşuyordu. "Sana önüne bakman gerektiğini söyledim."

Belimin acısını umursamamaya çalışarak ona ilerledim. Ama benden önce başka birisi davranmış ve karşımda duran çocuğun suratına en sertinden bir yumruk atmıştı. "Sen kimle uğraşıyorsun?"

Taehyung'un kalın ve sert sesi sınıfın kalabalık olmasına rağmen sınıfta yankı yapmış gibi olmuştu. Bu derece sinirleneceğini, hem de benim için sinirleneceğini ölsem tahmin edemezdim.

O an belimin ağrısını unutmuş, yüzüme bir gülümseme yerleştirmiştim. Kendimi onu bir köşeye çekip öpmemek için dizginlemeye çalışıyordum.

Sinirli hali de ayrı bir seksiydi pezevengin.

Taehyung'u süzmekten vazgeçip dayak yiyen çocuğa döndüğümde yüzünde ki kanları fark etmiş, hızla Taehyung'u kendime çekmiştim. "Yeter bence bu kadar."

Bir kaç saniye nefesini düzenleyip bana döndü. "Kendini korusana aptal."

"Dövecektim sen geldin." Yanımızda kanlar içinde duran çocuğu unutup kavgaya tutuştuğumuz sırada Taehyung ilk susan olarak arka sıralara doğru ilerledi ve herhangi bir sıraya oturdu.

Sınıftakiler garip bakışlarıyla bizi süzerken dayak yiyen çocuğun arkadaşları çocuğu sınıftan çıkarmaya çalışıyorlardı.

Az önce ki bağırışlarımızı unutup yüzüme alay dolu bir gülüş yerleştirdim ve Taehyung'un yanına doğru ilerledim.

Yanına oturduğumda sert bakışlarını benim dalga dolu yüzümde gezdirdi. "Gülme."

"İlk defa senin bu kadar sinirlendiğine şahit oldum." Sınıftaki bakışların bir çoğu üzerimizden kalkmıştı. Bu yüzden yavaşça Taehyung'a eğilip dudaklarımı yalamadan önce konuştum. "Kimse olmasa çoktan seni öpmüştüm."

Sert bakışları bir an için yumuşamış, bir kaç saniye ıslak ve parlak dudaklarıma bakmıştı. Sertçe yutkunduğunu hissettiğimde genişçe gülümsedim.

Kafasını çevirip bakışlarını boş sıraya yönelttiğinde gülüşümde yavaş yavaş solmuştu. "Bugünlük derslere girmesek mi ki?"

"Saçmalama."

"Zaten üç dersimiz var." Taehyung'un şu derse düşkünlüğünü gariptir ki kıskanıyordum. Ders bile benden daha değerliydi gözünde.

"Otur oturduğun yerde Jimin."

Gerçekten beni sinirlendiriyordu. "Ben bir şeyler açıklığa kavuşunca aramızdaki soğukluk geçer sanıyordum, ama sen resmen daha soğuk davranıyorsun."

Bir an için bana dönmüş, ciddi olup olmadığımı kontrol etmişti. "Sen ciddisin?"

"Evet."

"Haftaya full sınavımız var, biliyor musun bilmiyorum ama." Hafif kızgınlıkla konuştuğunda gözlerimi devirdim. "Dersler bile benden daha önemli."

Sonunda gülse de bu beni daha da sinirlendirmişti. Benimle dalga geçiyordu.

"Derslerimi kıskandın sen şuan?"

Ona ters ters baksam da umursamadan elini belime sarıp beni kendisine çekti ve yanağımdan öptü. "Ya biri görürse?"

Etrafıma bakarken bir yandan da onu kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum. Tamam yaptığı hoşuma gitmişti. Hatta bir hafta boyunca ki sinirimi silip götürmüştü fakat bunu herkesin içinde yapması iyi olmamıştı.

Beni kendine iyice çekip dudaklarının hizasını kulağıma getirdi. "Sevgilim olduğunu kimseden saklamak zorunda değiliz."

***

Bu bölümú hiç sevmedim ama düzeltemedim de.

Neyse yeni bir hikayeye başladım. Flawles|Vminkook, fakat hikaye Vmin içeriyor.

Beğenirseniz eğer desteklerinizi beklerim.

nemesis あ vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin