22•Bölüm

10.1K 1K 700
                                    

Bazen içimde oluşan duygular beni katil edecek cinsten olabiliyordu. Mesela şuan şu kabinden çıkıp Jungkook'u boğazlama isteğiyle yanıp tutuşuyor, cesedini de yakıp Taehyung'un oturduğu klozete atıp sifonu çekmek istiyordum.

Ama beni dizginleyen bazı durumlar vardı.

Taehyung gibi, onu kaybecek olmak gibi.

Şimdi ise içimde ki katili susturmuş, karşımda ki çocuğa mahçup gözlerle bakıyordum. Dudaklarımdan kelimeler dökülmüyordu. Lanet olası arkadaşlarım gereksizce konuşurlarken ben, beni duyma ihtimallerinden dolayı fısıltıyla bile konuşamıyordum.

Oysa ki az önce tüm kalabalığa rağmen buraya girmiş, bazı şeyleri konuşmuştuk.

Tek değişen lavabonun boş gibi olmasıydı.

Ama Jungkook patavatsızının kabinlerde birilerinin olma ihtimalini düşünmeden konuşması benim sinirlerimi alt üst ediyordu.

Hala Taehyung'un kucağında oturuyor olabilirdim, fakat Taehyung'un sinirini en yakınından ben hissediyordum. Bana bakmıyordu, bakışları kirli kapıdaydı. Üstelik o biçimli kaşları çatılmış, biraz sonra iyi şeyler yaşamayacağımızın sinyallerini veriyordu.

Kollarımı omzuna doladığımda bir kaç saniye bana bakmış, sonra kafasını çevirmişti. Umursamadan ona yaklaştım ve dudaklarımın hizasını kulağına getirdim. "Yemin ederim iddia meselesi uzun bir süre önce kapandı, yani benim için."

Jungkook ve Hoseok hyung henüz lavabodan çıkarken hala fısıltıdan ibaret olan sesimle kulağına bir şeyler fısıldıyordum. "Seni seviyorum Kim Taehyung, iddia meselesi de senden etkilendiğim için ortaya çıkt-"

"Nasıl inanmaz?" Taehyung bir an da konuşunca bu sefer kaşlarımı çatan ben olmuştum. Geriye çekilip suratına baktığımda daha da sinirlendiğini fark etmiştim. "Düz olan birisi nasıl hemcinsini öpebilir ki?"

Nedense yanlıs konuya sinirlenmiş gibi hissediyordum.

"Arkadaşın cidden kafayı yemiş olmalı, ben salak mıyım da seninle oynamak için ibne gibi davranayım?"

İbne demesi kalbimi kırsada sesimi çıkarmadan onu izledim.

"Cidden!"

Bana bakınca kırgın bakışlarımı fark etmiş, bakışları yumuşamıştı. Ne dediğinin farkına varmış gibiydi. "Üzgünüm, sinirden öyle dedim."

Önemli olmadığını belirtircesine kafamı salladım. "İddia meselesine kızmadın mı?"

"Sen cidden içince hatırlamıyorsun değil mi?"

Devam etmesi için beklentiyle ona bakarken bıkkın bir nefes vermiş, kafasını geriye atmıştı. Önüme sunulan esmer boyun ne kadar dikkatimi dağıtmaya çalışsada dikkatimi dağıtmasına izin veremezdim.

"O gün içtiğimizde bana her şeyi anlattın, iddia meselesini de. Ama iddiayı çoktan unuttuğunu ve bana kapıldığını söyledin." Dudaklarının arasından hoş bir kıkırtı geldiğinde geriye attığı başını düzeltip bana baktı. "İçinden romantik bir Jimin çıkmıştı o gün. Nedense bugün pek bir utangaçsın, hadi içmeye gidelim."

Son cümlelerini duysam da ilk cümleler hala aklımda dolanıyordu. Yüzüme yerleştirdiğim gülüşle, derin bir nefes verdim. Rahatlamıştım. "İddia meselesine kızdın sandım, benimle bir daha görüşmeyeceksin diye korktum."

Eğilip dudağımın kenarına bir öpücük kondurduktan sonra beni nazikçe iterek ayağa kalkmama sebep oldu. O da ayağa kalktığında kapının kilidini açtı. "O küçük piçe kızdım, beni tanımadan hislerime inanmayan o ufaklığa."

nemesis あ vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin