Elimde ki notlara göz gezdiriyor, bir yandan da Jungkook veledini dinliyordum. Çok ve boş konuştuğu için dediklerini pek anlamasam da gay bara asla gitmeyeceğini her cümlesinin sonuna eklenmesinden anlayabilmiştim.
Tabi ki umurumda bile değildi. Benim için iddia uzun bir süre önce bitmişti. Taehyung şuan benim sevgilim olduğuna göre de hiçbir sıkıntım yoktu.
"Bir sus artık!" Kurşunu bitmek bilmeyen silahlar gibi konuşuyor da konuşuyordu. En sonunda Hoseok hyung dayanamamış kibar (!) bir biçimde susmasını sòylemişti.
"Ama hyung ben öyle barlara gitmek istemiyordum."
"Jimin iddiayı kaybetse, üstelik kendisi Taehyung'a aşık. Sen yine de iddiayı kaybettiğini ve okulu kız kıyafetleriyle turlaması gerektiğini sòylerdin." Bıyık altından gülsem de konuşmalarına katılmak gibi bir niyetim yoktu. Ben Taehyung'u bekliyordum. Onunla bir işimiz vardı fakat benden ayrı aldığı bir ders sağolsun daha bitmemişti. "Erkek adam sözünü tutar Jungkook, o gece sana uçmaman gerektiğini söylemiştim."
"Aman iyi be!" Şükürler olsun ki Hoseok hyung 'erkek adam' deyip damardan girmişti de bu da susmuştu.
Jungkook'un susmasıyla elimde ki notları masaya bıraktım ve etrafıma baktım. Aşağı yukarı yarım saat bekliyordum ve bana dediğine göre tahminen on dakika sonra dersinin bitmesi gerekiyordu.
Yine de bıkkınca etrafıma bakmaktan geri kalmıyordum. Şuan sevgilimi bekliyor olmak içimi huzurla doldurmuştu. Üstelik bu kişi Taehyung olunca daha da mutlu oluyordum.
Sandalyemde biraz daha yayılıp yüzüme samimi bir gülüş yerleştirdiğimde Jungkook gözlerini devirmişti. Umursamadım, bugün kimse huzurumu bozamazdı.
Fakat bakışlarımı Jungkook'dan aldığımda erken konuştuğumu anlamış, yüzümdeki gülümseme silinmişti.
İçimde ki huzur yerini sertçe sinire bırakırken sakin olabilmek için sağ dizimi sallamaya başladım. Son zamanlar da görmediğimiz bedeni görmüş olmam bir yana bir de bana doğru geliyordu.
İstemsizce gerildiğimi hissederken oturuşumu da düzeltmiştim.
"Merhaba." Yanıma gelir gelmez sevecenlikle verdiği selama karşılık vermeyip donuk bakışlarımı yüzüne diktim.
Oldukça sevimli ve normal durmasına rağmen içinin bu kadar kötü olması değişikti. Pekala, Taehyung'u seviyor olabilirdi ama neden takıntılı bir pislik gibi davranıyordu ki?
Taehyung'u seviyorsa onun mutluluğuyla beslenmeli, mutlu olması için ondan uzak durması gerekiyordu.
Sinirle nefesimi dışarı üflediğimde selam vermeyeceğimi henüz anlamış, bozuntuya vermemeye çalışarak asıl geliş amacını dillendirmişti. "Taehyung'u gördün mü?"
Sevgilimin ismini yine sevgilimin öptüğü başka dudaklardan duymak sinirle yumruğumu sıkmama neden olmuştu. Eğer karşımda ki kişi erkek olsaydı çoktan ona saldırmış olurdum fakat lanet olsun ki bir kızdı.
Benden tek bir kelime bile çıkmazken Hoseok hyung ve Jungkook anlamsız bakışlarını üzerimde gezdirdi. Jungkook bu kızı biliyordu ve büyük ihtimal neden yanıma geldiğini sorguluyor olmalıydı.
Hoseok hyung ise kızı bilmiyordu, bu yüzden neden bu kadar gerildiğimi anlamaya çalışıyordu.
"Yoongi oppaya sordum fakat bilmediğini söyledi. Son zamanlar da garip bir şekilde seninle vakit geçiriyor, bilebileceğini düşündüm."
"Eve gitti."
Daha fazla aramasına gerek yoktu değil mi? En azından gider evini biliyorsa eğer evinde arardı. Nasıl olsa bizim işimiz vardı. Taehyung'un eve dönüşü akşamı bulur, hatta geçerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis あ vmin ✓
FanficOkulda soğukluğuyla ünlü olan bir çocuk ve onu zorunlu olarak etkilemeye çalışan diğer çocuğun hikayesi. "Onu etkileyebilmen için kız kılığına girmen gerekecek dostum. Duyduğuma gòre göğüs seviyormuş." *** "Nemesis?" Kütüphane raflarının arasında g...