Nefes alış verişlerimi duymasın diye sessiz durmaya çalışırken zorlanıyordum. Ne zaman sessiz olmaya çalışsam bir şekilde sessiz olamıyordum.
Ortam fazla sessizdi ve ben bu ortama gòre oldukça gürültülüydüm. Biraz sonra Taehyung bana fena halde kızıp siktiri çekecekti. "Jimin?"
"Oh?" Hemen kendimi toparlayıp ona baktığımda gözlerinin içinde ki kızarıklıkları fark etmiştim. Uykusuz gibiydi.
"Sıkıldın mı?"
"Hayır."
Hafif mırıltılar çıkardıktan sonra kalemi kitabın arasına bıraktı. "Sınava az kaldı. Konularımız bitmek üzere. Beni anlıyorsun değil mi?"
Neden bu kadar nazik davrandığını bilmiyordum. Normalde iki haftadır bana ders anlatıyordu ve beni azarlamak dışında benimle fazla muhattap olmuyordu. "Evet, çok iyi anlatıyorsun."
"Pekala, test çözüyor musun?"
"Sanırım evet." Sesim fısıltıdan ibaretti. Verdiği çoğu testi çòzmemiştim.
"Sanırım?"
"Yani bitmesine az kaldı."
Kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra kitabın kapağını kapatıp bana döndü. "Bugünlük bu kadar yeter. Yarın yine aynı saatte."
Normalden de erken bitiriyordu. Kesinlikle onda bir şey vardı. "Taehyung?"
Kitaplarını toparlamayı bırakıp bana döndüğünde boğazımı temizleyip konuştum. "Eğer işin yoksa bir yerlere gidelim mi?"
Derin bir nefes alıp düşünmeye başladığında içimden kabul etmesi için dualar etmeye başlamıştım. İki hafta olmuştu ve ben hala Taehyung'a yaklaşamamıştım bile. Bu yüzden bugün ki ruh halinden faydalanmalıydım.
"Aslında ders çalışmam gerekiyor."
Bu çocuğun neden bu kadar çok ders çalıştığını merak ediyordum. "Bugün keyfin yok gibi. Kafa dağıtırsın."
"Pekala, gidelim bakalım."
Heyecandan kahkaha atıp el çırptığımda kütüphanede olduğumu kesinlikle unutmuştum. Öyle ki Taehyung'un beni susturmak için bir elini ağzımda diğer elini ellerimde hissetmem de uzun sürmüştü. Gözlerim fal taşı gibi açılırken istemsiz bir şekilde yutkundum.
Ondan etkileniyordum...
"Sessiz ol Jimin, kütüphanedeyiz." Ses tonu mükemmeldi. Fısıltısı ise beni delirtecek türdendi.
Kafamı aşağı yukarı sallayarak onu onayladığımda ellerini çekip toparlanmaya devam etti. Az önce ki şokun etkisiyle yavaş hareketlerle toparlanmaya başlayınca uyarılmak zorunda kalmıştım. "Acele et."
"Oh, peki." Hareketlerimi hızlandırıp bütün kitaplarımı topladım ve ayağa kalktım.
Taehyung'da ayaklandığında sonunda kütüphanenin boğucu sessizliğinden kurtulmuştuk.
"Nereye gidiyoruz?"
Bunu ben de düşünmemiştim. Uykusuz gibi duruyordu ama aynı zamanda canı sıkkın gibi de duruyordu. Bu yüzden bar olabilirdi. "Bara ne dersin?"
"Bu saatte?"
Saatin neyi vardı ki? Telefonumu çıkarıp saate baktığımda anlamıştım. Saat daha aksam 6'ya geliyordu. Bu saatte bar boştur. "Pekala, sen bul."
Alt dudağını dişlerinin arasına alıp bir süre düşündükten sonra derin bir nefes aldı. "Tamam, yolda düşünürüz."
Tam ağzımı açıp aklımda dolanan bir soruyu soracakken telefonunun çalmasıyla çenemi geri kapattım.
"Oh?"
Koridor boyunca birlikte yürürken insanların garip bakışları beni geriyordu.
"Şimdi gelemem." Göz ucuyla bana bakan Taehyung'la onu dinlemeye özen gösterdim. "Başkasına sözüm var."
Sanırım o başkası bendim.
"Jimin'e."
İsmimi duymamla bu daha da kesinleşirken onu dinlemiyormuş gibi yapıp etrafı seyretmeye çalıştım.
"Bunda ne var hyung?"
Taehyung konuşmaya devam ederken karşıdan gelen Yoongi hyungla dikkatimi ona verdim. Yanımıza gelince sabahtan beri fark edemediğim telefonu kulağından indirinde Taehyung'da telefonu kapattı.
"Ne yani gelmiyor musun?"
"Jimin'e sözüm olduğunu söylemiştim."
Yoongi Hyung beni öylesine süzdükten sonra kaşlarını çattı. "Senin neyin var? Kimseyle arkadaşlık kurmaz-"
Taehyung'un öksürmesiyle susmak zorunda kalan Yoongi hyung şaşkınca bizi izlemeye başladı.
"Sonra konuşuruz hyung, gitmemiz gerekiyor."
Omzumda hissettiğim bir kolla daha şaşıramadan sürüklenmeye başlandım. Bu sayede koridorda ki insanların bakışları iyice garipleşmişti.
Şimdi ne yalan söyleyeyim Taehyung Yoongi hyung dışında kimseyle dolaşmıyordu. Ben olsam ben de şaşırırdım.
Okul binasından çıktığımızda elini omzumdan çekip cebine yerleştirdi. "Arabam şurada."
Görmese bile kafamla onaylayıp onu takip ettim. Çok uzakta olmayan arabasına çekingence bindikten sonra emniyet kemerimi takıp ona döndüm. "Nereye gidiyoruz?"
"Bir kaç bira alır bize geçeriz."
Bize? Geçeriz?
Günlerdir beklediğim an hiç çaba harcamadan ayağıma gelince gülümseyerek onu onayladım. İçince kafam yerinde olmuyordu ve ondan etkilendiğimde bariz ortadaydı. Sanırım ertesi gün utanacağım şeyler yapacaktım.
Ama kampüste kız kılığında gezmek daha utanç vericiydi bu yüzden umursamayacaktım.
Şuan tek odaklanacağım kişi Taehyung olmalıydı.
***
Hızımı alamadım ve bir vmin hikayesi daha yayınladım.
Nothing else matters hikayenin adı. Bakmak isterseniz profilimden ulaşabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nemesis あ vmin ✓
FanfictionOkulda soğukluğuyla ünlü olan bir çocuk ve onu zorunlu olarak etkilemeye çalışan diğer çocuğun hikayesi. "Onu etkileyebilmen için kız kılığına girmen gerekecek dostum. Duyduğuma gòre göğüs seviyormuş." *** "Nemesis?" Kütüphane raflarının arasında g...