37•Bölüm

8.4K 766 312
                                    

Sabahın ilk ışıkları odamıza vururken benim alarmsız uyanmam garip kaçsa da hemen yan tarafımda hissettiğim sıcaklık beni gülümsetmekten çok şaşırtmıştı. Normalde Taehyung'un çoktan yataktan kalkıp ders çalışması gerekirdi. Ben bu saatlerde işe giderken o da hemen ardımdan kalkıp kütüphaneye giderdi. Fakat o alarmını bile kurmayarak uyumaya devam ediyordu.

Benim için sorun yoktu, ben bugün için izinliydim ama Taehyung'un uyanmaması sorun olabilirdi. Bu yüzden istemeyerek de olsa yattığım yerden doğrulup yanımda ki bedeni dürttüm nazikçe. Aldığım tek cevap ise sadece homurdanmaktan ibaretti.

"Taehyung." Uyanması için yüksek bir tonda konuşup naziklikten uzak bir şekilde dürtmeye devam ettim. Sonunda amacıma ulaşabilmiş, onun gözlerini açmasına neden olmuştum. "Ne oldu Jimin?"

Yeni uyanmasından dolayı boğuk ve çatallı çıkan ses tonu karşısında etkilenmemeye özen göstererek onun uykudan yeni uyanmış halini süzmeye başladım. Bu manzarayı saatlerce izleyebilirdim, öylesine güzeldi ki. Saçları dağınık, normal düz halinden eser yoktu. Gözleri kısık, şişen dudakları da aralık duruyordu. Alt pembemsi dudağında yer edinen küçük yara dün geceyi tüm çıplaklığıyla aklıma getirirken gülümsemeden edemedim. Dün gece her zamankinden daha güzeldi. Uyuyana kadar o koltukta uzanmıştık ve tek konuştuğumuz konu bizdik. Ve bu yeniden tekrarlamak isteyeceğim kadar güzel bir zamandı.

Düşüncelerime ara vererek gülümsemekten gerilen dudaklarımla Taehyung'un o pürüzsüz yüzüne doğru eğildim. Burnunun ucunda ki o kahverengi küçük, sevimli benine ufak bir öpücük kondurduktan sonra aralık dudaklarını, kendi dudaklarımın arasına almıştım. Orada da fazla oyalanmadan geri çekildim ve o an yeniden gözlerini kapatmış olduğunu fark ettim. "Uyanmak gibi bir niyetin yok mu?"

"I-ıh." Bir çocuk gibi memnuniyetsiz sesler çıkardıktan sonra eliyle kolumu kavrayıp beni üzerine çekmişti.

Şimdi başım göğüsünde yer edinirken bir kolunu bedenime sarıp beni kendine iyice yapıştırdı. "Bugün bir yere gitmeyeceğim, yorgunum."

Gülmemek için alt dudağımı dişlesem de istemsizce bir kaç küçük kıkırtının dudaklarımın arasından firar etmesine engel olamadım. Yorgunum kelimesini anlayacak kadar fesat bir yapımın olması benim suçum değildi.

"Jimin, gülme ve uyu." Sesi boğuk çıktığından beni susturmuş, ona itaat ederek başımı aşağı yukarı sallamıştım.

Biraz da uykum olduğundan işime gelmişti işte.

***

İkimiz de diğer günlerin aksine öğlene doğru uyanmış, bir şeyler yiyerek alışverişe çıkmıştık.

Taehyung'un dediğine göre evin eksiği fazlaymış ve bugün ev için gerekli şeyleri almalıymışız. Oysa ki bana göre öyle değildi. Tamam, eksiklerimiz vardı ama abartılacak kadar fazla değildi.

Ve tek izin günümü alışverişle telef etmek istemiyordum. Pek hoşlanmıyordum öyle şeylerden, beni fazla yoruyordu. Evde Taehyung'la oturmayı tercih ederdim. Ama tabi ki Taehyung'u ikna etmek kolay değildi.

Bu yüzden gelmiş olduğumuz markette uslu bir çocuk gibi Taehyung'u takip ediyor, arada da market arabasına kendi canımın istediklerinden atıyordum. Fakat Taehyung bu hareketlerime bile burnunu kıvırıp az önce market arabasına atmak için kucağıma doldurduğum cipslere dikmişti gözlerini.

"Akşam parti vermeyeceğiz Jimin." Gözlerimi kısarak ona bakarken verdiğim tek sinyal 'tartışmayalım' sinyaliydi. Evden çıkmamak için direndiğim o dakikalar beni zorla evden çıkardığı için ona birazcık sinirli olabilirdim. Kesinlikle onunla vakit geçirmek güzeldi ama daha az yorucu bir şey yapamaz mıydık?

nemesis あ vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin