18•Bölüm

11.5K 1K 421
                                    

Medya; John grant - i wanna go to marz

Çok sevdiğim bir filmin, en güzel yerinde çalan şarkı. Filmle anlam kazandı benim için.

Bu bölümü de bu şarkıyı dinleyerek yazdım. Umarım siz de şarkıyla okursunuz.

Keyifli okumalar

***

Bazen hayatın getirileri bize o kadar pahalıya patlardı ki, ama elimizden bir şey gelmediğinde sessizce içimize atardık yaşadıklarımızı. Ve daha sonrasında 'elbet biz de mutlu oluruz' diye umut biriktire biriktire yaşama tutunurduk.

İlk eşcinsel olduğumu öğrenmem ciddi anlamda beni sarsmıştı. Kolay değildi yaşadıklarım. En başta ailem ne tepki verir diye korkmuş, daha sonra arkadaş ortamlarında yapılan kız muhabbetlerine yabancı kalıp anlaşılmaktan ürkmüştüm.

Üzülüyordum bazen, neden herkes gibi kızlar değilde o sert yapılı ve benim bedenimden bir farkı olmayan insanlar dikkatimi çekiyor diye. Fakat elimde değildi işte. Kendimi kızlara yakın olmak konusunda tembihlesemde olmuyordu bir şekilde.

Nasıl bir erkeğin kendi cinsinden hoşlanmadığı için bir erkekle gereksiz samimiyete girince midesi bulanıyorsa ben de aynı şeyleri kızlar için hissediyordum. Arkadaş olarak iyiydiler, ama ne zaman biri dibime girse hemen uzaklaşıyordum. Hoşlanmıyordum onlardan. Göğüs veya vajina ilgi alanıma girmiyordu, hatta o kadar uzaktı ki bana tarif bile edemezdim.

Bu duygular encinsel olduğumu öğrendiğimden beri beynimi yiyip bitiriyordu. Karmakarışık hissediyordum. Bu his her zaman benim peşimi bırakmamış, beni huzursuz etmişti.

Birilerine anlatma ihtiyacıyla yanıp tutuştuğum yıllarım tam bir işkence gibi geçmişti benim için. Arkadaşlarımın kız muhabbetleri midemi kaldırıyordu. Bunu bir çok kez haykırmak istemiştim ama zorbalığa mecbur kalacağımı biliyordum, ya da iğreneceklerini..

İstemiyordum iğrenmelerini, beni olduğum gibi kabul etmelerini istiyordum ben. Ben de normal bir insandım sonuçta, duyguları olan, kalbi gerektiğinde acıyla parçalanan bir insandım.

Ama yapamadım, korktum. Söylemedim kimseye bir şey. Yıllardır biriktirdim bu ağır yükü omuzlarımda, ta ki o geceye kadar.

Evet, o zaman içtiğime pişman olmuştum ama arkadaşlarım benden tiksinmediği için minnettardım. Sanki her gün onlara eşcinsel olduğumu söylüyormuşum gibi normal karşılamışlardı.

Ama bir kez daha içtiğime pişman olmuştum, Taehyung yüzünden. Benden tiksinmiş olması normaldı, o erkeklerden değil kızlardan hoşlanıyordu. Ama tiksintisini acı bir şekilde yüzüme vurmuş olması beni her seferinde en derinimden yaralamış, ruhumu da bir çok kez sikmişti. En kısa özetiyle ruhumun ve duygularımın içine etmişti.

Etmeye devam etmesi de cabasıydı. Yaptığı hareketlere anlam veremiyordum. Karmakarışık bir insandı. Öpmüş olmamdan rahatsız olan kendisiyken o gün lavaboda ki beni öpüşü hiç tiksiniyormuş gibi değildi. Mesela ben, kızlarla o kadar bile yakınlaşamazken, öpüşmek kavramını karşk cinsimle bir türlü hayal edemiyordum.

Taehyung madem kızlardan hoşlanıyordu, neden beni o gün öpmüştü? Veya neden şimdi onun omzunun üzerinde yatıyordum?

Evet, sağ kolunu tahminen ben uykuya yenik düştüğüm zaman başımın altından geçirmiş ve onun omzuna yatmama neden olmuştu. Kolu başımın çevresinden beni sarmalarken diğer eli de denk durmamış, belimde ki yerini edinmişti.

nemesis あ vmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin