nişanımız neşeyle başlamıştı. tatlı bir yorgunlukta da bitti. nişan bittikten sonra Ahmet ile biz eve gitmemiştik. Ahmet bana bir sürprizi olduğunu söyledi ve nişan mekanından çıkar çıkmaz ahmetin sürprizine gitmiştik.
uzun yolculuktan sonra ahmetin in sürprizine gelmiştik. dağlıkların arasında küçük neşe veren bir kulübeye gelmiştik.
''Ahmet burası harika bir yer.
''evet seninle daha güzel olacak.
elini uzattığında elini tuttum ve eve doğru yürümeye başladık. gerçekten huzur veren temiz havası ve inanılmaz manzarası vardı.
Ahmet cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açtı. içeriye girmemle şoka uğramıştım. mumlarla döşenen yollar ve ileride şık bir masa.
''nişanımızın şerefine.
gülümsedim ve sımsıkı sarıldım.
''senle olduktan sonra hayatıma öyle şeyler kattın ki. bu rüya hiç bitmesin istedim. dedim kulağına fısıldayarak.
''kim demiş biteceğini?
''kimse.
kollarımı ayırırken yüzünün masumuyetini ve gözlerindeki aşkı izledim.
''öyle bakıyorsun ki benim aşkım seninkinin yanında sanki...
''şşşş...asıl sen öyle bakıyorsun ki sanki aşk senin gözlerini çalmış.!
yüzümde gülümseme oluştururken dudaklarına küçük bir buse yerleştirdim.
''acıkmadık mı?
''acıktık.
sandalyeyi geriye çekerek oturmama müsaade etti. oturduktan sonra karşıma geçti ve merdivenlerden bir garson gelerek masaya yemekleri yerleştirdi. Ardından şerefimize bir şarap açarak kadehlere doldurdu. Kadehi mi havaya kaldırarak ahmete nişanımızı n şerefine diyerek kadehleri birbirine vurduk. Ve bir yudum alarak yemeğimi yemeye başladım.
"Biliyorsun 1 ay sonra düğünümuz var.
"Biliyorum.
"Kendimize ayrı bir ev baksak iyi olur.
"Tamam. En yakın zamanda beraber bakarız.
Ahmetle yemeklerimizi yedikten sonra şöminenin yanında birbirimize sımsıkı sarılarak odun ların yandıkca çıkan küçük çıtır dama seslerini dinledik.
Bundan tam 2 ay önce böyle bir mutlu günde mutluluğumuz rüzgarın gelmesiyle son bulmuştu. Ama artık ne rüzgar vardı rahatsız edecek ne de başka birşey.
Mutluluğumuz un bozulmasını hiç istemiyordum. Ahmete sımsıkı sarıldım. Ve onun kollarında bugünün nişan yorgunluğu ile uyuyuverdim.
Sabah kalktığımda yanımda ahmet yoktu ve ben yatak ta tek başıma gözlerimi ovalamakla geçirdim.
Yataktan kalktığımda merdivenleri sersem bir şekilde indim. Ahmet i ortalıkta göremeyince ahmet demekle yetindim. Ahmetin dışarıdan gelen sesiyle oraya doğru gittim.
Dışarıya çıkınca muhteşem bir manzara ve huzur verecek derecede su sesi vardı.
Kaldığımız evin tam karşısında küçük bir baraj vardı. Ve ahmet oraya ikimiz için kahvaltı masası hazırlamıştı.
Kahvaltı ya giden yolda önüme düzulen gülleri teker teker alarak gittim. Ve ahmetin yanına geldiğimde. Uzatılan vazoya çiçekleri koydum.
"Ahmet harikasin .
"Senin sayende. Güllerden daha güzelsin biliyor musun?
Gözlerimi kısarak ve gamzelerimi Belli edecek şekilde gülümsedim.
"Bu şehri sevmemin tek nedeni sensin ? Biliyor musun? Dedim.
" biliyorum. Bilmez olur muyum?
Kahvaltıya göz gezdirdigimde karnımın acıktıgini hissettim.
"Ooo çok güzel görünüyor. Artık oturalim mi?
"Buyur prenses.
Sandalyeyi Çektiğinde oturmama müsade etti ve kendisi de karşıma oturdu.
Eşsiz manzara ve guzel bir kahvaltıyla nişanlimla kahvaltımızı yapmıştık.
......
Selam canlar yb geldi nasıl buldunuz.?çok uzun süre oldu ama gerçekten yazmaya vaktim olmadı.
Sizleri seviyorum. Diğer bölümü final yapmaya karar verdim. Sizce?...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOĞMAYAN GÜNEŞİM
General FictionSizin üzerinize hiç güneş doğdu mu? yüzünüze sıcak bir ışık yaydı mı? güneşle birlikte gülümsediniz mi? çığlık atıp; ısıt beni mutlu et DOĞMAYAN GÜNEŞİM dediniz mi? peki bu güneşin bir aileye doğmadığını düşünün.. Güneşle ısınamadığını güneşle birl...