3. Bölüm -Taktik-

3.4K 1K 924
                                    



3. Bölüm -Taktik-

Satır satır karanlık kokan geçmişimin her bir emaresi bedenimin her milimini yakıyordu. Hatta yakmakla kalmıyordu;
Yakıp yakıp küle çeviriyor, küle dönüştürdüğü emareleri ise tekrar ilk günkü tazeliğine eriştiriyordu.
Geçmişim, yıllar geçsede tazeliğini koruyor, hiçbir saniyesini aklımdan silmiyordu.
Geçmiş kelimesi benim için tarifi imkansız kayıp anlamına geliyordu.
Geçmiş insanın gelecek yaşamını belirlerdi çünkü. Geçmişimi tüm çıplaklığı ile örseleyen kayıp geleceğime de sıçrayacaktı hiç şüphesiz!

Yanaklarımda gezinen sıcak parmaklar beni nihayet kendime getirmişti.

Başıma üşüşen insanlar ne kadar da yapmacıklardı öyle.
Eminim ki herhangi bir çıkarları olmasa benimle ilgilenme zahmetine girmezlerdi bile.
Sahi sahte gülücüklerin kol gezdiği bu dünyada iyi insanlar kalmış mıydı!

Başımı sabitlendirilmiş yumuşak yerden yavaşça kaldırmaya çalıştım.
Başımın yaslandığı yer bir hayli rahat olsa da içimde huzursuz tınılar kendini belli etmek istercesine çırpınıyordu.
Öğrenmiştim, öğretmişlerdi her başlangıcın bir sonu olduğu gibi her rahatlığın da zıttı olarak bir cezası olduğunu.

Göz kapaklarımı beceriksizce kırpıştırdım sanki görecekmiş gibi!

Güneş ısısının nüfus ettiği ılık meltemler tenimi ısırıyordu.
Bu tatlı esintiler dolayısı ile dudaklarım yukarıya doğru kıvrılacağı sırada geçmiş kelimesi harfi harfine zihnimi işgal edince gülümseme eylemi ne yazık ki sekteye uğramıştı.
Olsundu! Ben bu gibi olaylara alışalı epey zaman olmuştu.

Neresi olduğunu bilmediğim yer ile başım arasındaki ilişkiyi tamamen ayırdıktan sonra bedenimi hızla oturur pozisyona getirdim.
Kulağıma doluşan uğultu sesleri ne kadar çok kişinin seyirlik manzara peşinde olduklarını kanıtlıyordu.

" İyi misin?"

Sahi ben iyi miydim!
Ya da iyi olmamı gerektiren herhangi bir sebep var mıydı!
Bedenimin tüm uzulları hayır cevabını vermekte gecikmemişti. Lakin bunu koz arayan sahte yüzlü insanların bilmesine gerek yoktu.

Gözlerimi sakince etrafta gezdirdim. Gözlerim görme yetisini kaybetmiş olsa da bu hareketi yapmak bir nebze olsun iyi geliyordu.
Çünkü bu sayede hakkımda neler düşünüldüğünü daha çabuk öğreniyordum, velhasıl kelam bu bir taktikti.

" A bu kız kör değil mi, bize nasıl baktı öyle..."

Taktığım her zamanki gibi işe yaramıştı. Kulaklarım içine aldığı ses tanelerinin hepsini tek tek en derin köşelerine kazımiştı.
Ki günü geldiğinde hepsinin hesabı sorulacaktı.

Hafifçe başımı aşağı yukarı sallayarak iyi olduğumu kanıtlamaya çalıştım.
Aslında zihnim o kadar doluydu ki ne ara buraya geldiğimi veyahut neden burada yatar pozisyonda olduğumu kavrayamıyordum.

" Ne oldu bana?" Diye döküldü soru öbekleri dudaklarımın arasından.
Eskiden titreyerek konuşan ben şu anda hırçın bir denizi andırıyordum. Insanlardı beni bu noktaya sürükleyen, onlardı ruhuma attıkları odunlarla intikam ateşimi harlayan.

" Bayıldın bir anda...
Biz de ne olduğunu anlayamadık..."

Yamacımdan yükselen ses dalgası bu çocuğun masum olduğunu sesindeki ton ile birlikte nitekim kanıtlıyordu. Sonu üç nokta ile biten kelimeler, boğazdan titrek yükselen nefesler ve konuşurken sese yansıyan korku tınıları...
Bu konuşan çocuğun masumluğunu ispatlamak için yeterliydi.
Yıllar boyu evden okula sadece mekik dokuduğumu düşünmediniz herhalde.
Yalnızlığımın ve eve hapsoluşumun getirisi üzerine teknolojik araçları kendime arkadaş bilmiş, başlarda sırf oyun oynamak için yaptığım araştırmaları büyüdükçe daha kapsamlı haline getirmiştim.
Anlayacağınız üzere yalnızlığımı bir mengene edası ile yakama yapıştırmak yerine çeşitli aktiviteler ile kendimi geliştirmeyi seçmiştim.
Mesela bir insanın tek kelimesinden ne demek istediğini veyahut içten içe ne düşündüklerini tek saniyede anlayabilirim. Yine mesela bilgisayar konusunda üzerime insan tanımayacağımı kesinlikle vurguluyorum. İnsanlar sağ olsun, asosyal kimliğine büründüğümü her yerde hissettirdiller.

BENKOLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin