22. Bölüm -Güzel Bir Gün-Kaybolan umutlar, hissedilememiş duygular, boş yere geçen zaman ve boş yere dert yandığımız insanlar...
Hayatım yıllardır bu şekilde geçmişti. Bir insan nefes almanın verdiği hissi bilmez mıydı, bilmiyordum.
Boş gözlerle etrafımda süre gelen kalabalığı izliyordum, izlemekten başka çare göremiyordum;
Ta ki bu güne kadar...
Çiçek abla; o benim elimi tutan tek kişi, umudu öğreten ilk ve son kişiydi. Nereden geldi bilmiyorum ama iyiki de gelmişti.
"İlk nereye gitmek istersin?" Dedi, sevecen hâli her zamanki gibi yüzünü sarmıştı.
"Siz bilirsiniz" diye mırıldandım yürümeye devam ederken.
"Efendim?" Dediğinde sesimin cılız çıkmasına sinirlendiğini anlayabilmiştim.
"Siz bilirsiniz" diye tekrarladım, az önceye nazaran oldukça duyulası çıkmıştı sesim.
"Hımm" diye mırıldandı. Nereye gideceğimizi düşünüyor olmalıydı. İçimde heyecan dalgaları kendilerini belli ederken;
"Kuaför!" dedi, sesi ruhundaki cıvıltıyı kulaklarıma taşıdı.
"Ne dersin?" Dediğinde verecek bir cevap bulamadım. Ailemden izinsiz bir şeyler yapmaya kalkışmam sonucu işkencelere maruz kalacaktım. Ruhum birkaç saattir mutluluğu tatmışken tekrar acı hissini kaldıracak mıydı, kaldırabilecek miydi...
"Bilmem ki" dedim kısık sesle. Sesim, kararsızlığımı ele veriyordu.
"Neden bilmiyorsun?" Dediğinde derin bir nefes aldım. "Daha önce hiç kuaföre gitmedim!"
Durdu, öyle ilginç kesildi ki adımları; sanki kaza yapmak üzereyken son anda kontrolü sağlamış gibiydi.
"Sen ciddi misin?" Sesi şaşkınlık dahil olmak üzere her duyguyu aşılıyordu.
"Evet" dedim.
"Evdeki çalışanlar keser saçlarımı" diye devam ettim.
Yürümeye tekrar devam ettik, az önceye nazaran hızlı adımlıyorduk adımlarımızı.
"Nereye gidiyoruz?"
"Sence?" Soruya karşılık soru cümlesi beklemediğim için afalladım.
"Kuaföre mi?" diye karşılık verdim. Aramızda soru yumakları birbirini kovalıyordu adeta.
"Evet" dedi, her zamanki gibi kendinden emin konuşmuştu.Adım seslerimiz kulaklarımızda yankılanırken düşünce zincirine takılı kaldım.
Kuaförde ne yapacaktık, ya benim saçlarıma ya da yüzüme bir şeyler uygularlarsa...
Düşün, düşün yorulmuştum.
Bir sonraki atacağım adımın sonuçlarını düşünmek zorunda kalmak işkencenin en
ağırı idi. Parmaklarıma temas eden soğukluk ile irkildim.
"Dalmışsın" dedi, gülümsemesi karanlık kokan düşüncelerimi toprak zemine fırlatıyordu.
"Geldik bu arada!" Gözlerimin büyümesine engel olamadım.
"Hangi ara?" diye sordum şaşkınca.
"Yarım saat oldu. Hatta geldiğimizden beri uyuyorsun, uykucu olduğunu da öğrendik bu sayede!" Nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Ayakta uyumuştum, ınanılır gibi değildi. Baba kirli kahkaya devam et, diye geçirdim içimden.
Günlerdir o odada kalmam beni halsizleştirmişti, ayakta durabilmem bile ilginç geliyordu.
"Beeen çok özür dilerim!" dedim mahçupça.
"Hiç sorun değil!" dediğinde ona olan minnettarlığım zirveye doğru yükselmişti. Onun yerinde başkası olsaydı eğer, yaptıklarımı kullanarak mutsuzluğumdan nasiplenirdi.
Ama o oydu işte;
Farklı ve ölçülemez...
"Hadi bakalım sıra sende!" Elleri alkış vaziyetini aldı, sesi zaten cıvıl cıvıldı.
"Nasıl?" diye sordum ellerimden çekiştirirken.
"Saçlarına minnacık şekil vereceğiz" dedi. Olumsuz duygular heyecanlanmama engel oluyordu.
"Ailem-" diye devam ediyordum ki;
"Bir şey diyeceklerini sanmıyorum. Senin hayatın, senin kararın... eğer ki şu an aileni arayıp izin alırsan onlara onlarsız bir şey yapamayacağını göstermiş olacaksın ve seni istedikleri gibi yönetebilecekler!" Bir insanın her kelimesi mı doğru olurdu;
Bu kadında ilklere şahit oluyordum, olmaya da devam edecektim sanırsam.
"Eeeeee?" diye sordum. Şu anda kendimi yenilenmiş, taze hissediyordum.
Onun varlığı ruhumu olması gerektiği konuma eriştiriyordu.
"Nereden başlıyoruz?" Kulaklarıma dolan ses tonumu bir an için tanıyamadım. Sesim kendinden emin ve mutlu çıkmıştı. Bu gerçekten ben miydim!
Saçlarıma şekil verilirken heyecan duygusu içimi yeyip bitiriyordu.
Neticede kuaföre ilk defa geliyordum, bu çok farklı bir histi.
Heyecandan midemi ta boğaz çukurumda hissetmem normal miydi!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENKOLİK
Fiksi RemajaSiz hiç lunaparka gitmeden, sarmaş dolaş bir şekilde sinemada film izlemeden, sevgililerin giydiği şu çift kıyafetini giymeden safi bir mutluluk ile gölgelendiniz mı... onlar gölgelendi. Mutlu olmanın bir yerlere gitmek ile alakası olmadığını hepim...