23. Bölüm -Farkındalık-

754 289 318
                                    


23. Bölüm -Farkındalık-

Hayat öylece akıp gidiyordu. İnsanlar belirli amaçlar uğruna mücadele ediyordu. Bin bir türlü insan vardı ve bin bir türlü dertleri de beraberinde geliyordu. Kimi sorunları ile haşır neşir olurken, kimileri de sorunu yokmuş gibi yaşamaya çalışıyordu.
Aslında dert kelimesi zihnimizin ürettiği etkenden başka bir şey değildi. Eğer zihnimizi yönetebilirsek, sorun dediğimiz şeylerin çoğu ortadan kalkıyordu.

Okuduğum kitabın arasına ayracı yerleştirdikten sonra kitabı komedinin üzerine bıraktım. Kitap okumak benim için yaşam anahtarı olsa da okuyacak kitabımın olmaması huzursuz olmamı sağlıyordu. Braill alfabesi ile okuyup yazdığım için kitap bulmam imkansızlaşıyordu. Aslında braill alfabesinde kitap basmak oldukça kolaydı lakin eylem yoktu.
Abajürü kapattıktan sonra başımı yastıkla buluşturdum.
İnsan neden başını yastığa bıraktığında dalıyordu ki düşüncelere? Bir uğraşı olmadığı için mıydı, düşünce silsileleri!
Gözlerim bir türlü uykuya meyilli gözükmüyordu.
Gözlerim başta olmak üzere tüm uzullarım bu günün heyecanını hâlâ taşıyordu.

Siz hiç bir kaç saatlik birine feci halde bağlandınız mı, ben bağlandım! Cansu hoca bana hiç tatmadığım duyguları tattırdı, bana yaşam ilacı oldu. Bu hayatta para önem farz ederken, o yaptıkları ile bu tezi ortadan kaldırdı.
Onun hayatım boyunca yanımda olmasını dileyerek uykuya daldım..

"Kalk" kulağıma dolan uğultuyu umursamadan uyumaya devam ettim. Feci şekilde uykum vardı, gözlerimi açacak mecali kendimde bir türlü bulamıyordum.
"Kalk dedim sana!" Kolumda güçlü bir baskı hissedince çığlığım boğazımda düğümlü kaldı.
Bir tık dahi ses yükseltmek yasaktı bizim evde, bu yasak ise sadece benim için geçerliydi.
"Efendim!" Diye mırıldandım kolumu ovuştururken. Sesim bir yabancıdan farksız çıkıyordu, bu istem dışı gelişiyordu.
"Gözlerinin açılma ihtimali varmış!" Diye konuştu umursamazlığı göz kamaştırıyordu.
"Nasıl, anlamadım?" Dedim şaşkınlığım bariz bir şekilde belli olurken.
"Benim bir cümleyi iki defa söylediğimi ne zaman gördün? O işe yaramaz beynini yor da bul ne dediğimi!" Konuşması bitmiş olacak ki kendinden beklenir bir şekilde kapıyı çarparak çıktı odadan. Başımı yastıkla buluşurdum, oturacak hali kendimde bulamıyordum. Gözlerim kapalı halde dururken az önce olup biteni kafamda tartmaya çalıştım.
Annem, o ne demişti? Zihnimi geriye doğru sardığında konuşulanlar virgülünden noktasına kadar aklımın kıvrımlarına düşüverdi.
"Gözlerinin açılma ihtimali varmış" demişti, sahiden bu olabilir mıydı?
Kulağa çok uçuk bir hayal gibi geliyordu. Annem, beni kandırmaya çalışıyor olabilir mi diye geçirsem de içimden, o sadece ikimizin olduğu ortamda yalana başvurmazdı.
Dudaklarımda minik de olsa sevinç kırıntısı aradım, bulamadım. Biliyordum ki, gözlerim açılacaksa bedeli de ağır olacaktı.
Peki ben bu bedeli kaldıracak güce sahip mıydım, ya da gözlerimin açılması hayatımda artı yönler oluşturacak mıydı?
Düşünmek istemiyordum, düşün düşün kendimi hırpalamaktan başka işe yaramıyordu.
Usulca burnumu çektim, grip olmam an meselesiydi.
Ellerimle başıma masaj uygularken kapı sessizce tıklatıldı.. Gelen kişinin annem olmadığı her hâlukârda belli oluyordu.
"Kuzum, iyi misin?" Diyen Zeynep ablama başımı hafifçe sallayarak onay verdim. Bedenim yavaştan gücünü yitiriyordu.
"Yüzün hiç de iyi gibi durmuyor ama" dediğinde tepki veremedim.
"Dur ben sana bir şeyler hazırlayıp getireyim!" Dediğinde ince parmaklarım bileğini kavradı. Benim yüzümden annemden azar işitsin istemiyordum.
"Merak etme annen evden çıktı" dediği gibi odadan hızlı adımlarla ayrıldı. Biliyordu ki kalırsa bir şeyler hazırlamasına gerek olmadığını söyleyip onu ikna etme girişimlerine
başvuracağımı. Sessiz alıp verdiğim nefes sesli hale dönüştüğünde durumumun gittikçe kötüye gittiğini fark ettim.
Benim hasta olmamam lazımdı! Zira doktora götürecek bir aileye sahip değildim. Para giderdi, boş yere zaman kaybı olurdu ve hiç uğruna harcanan çabalar...

BENKOLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin