21. Bölüm -Ben İlk defa nefes aldığımı hissettim-

681 340 36
                                    


      21. Bölüm -Ben İlk Defa Nefes Aldığımı Hissettim-

Uzaklarda bir çocuk vardı. Kolu, kanadı kırık, boynu bükük idi. Kollarını göğsünde birleştirmiş, gözleri dalgındı. Dudakları düz çizgi halini almıştı, yüzünde ise vazgeçmişlik ifadesi hakimdi. Bir derdi vardı, ama ne! Yanından bir sürü insan geçiyordu fakat onu görmüyorlardı ya da görmezden geliyorlardı.
Dakikalardır aynı yerde kala kalmasına rağmen kimsenin dikkatini çekmemesi anormal değil miydi?!
'İnsanlar' dedi, derin bir nefes aldıktan sonra devam etti;
'Eğer insanlar için kullanılacak bir eşya niteliği taşısaydım çoktan görmüşlerdi beni!'
Yüzünde neşeden uzak bir gülümseme tınısı oluştu.
"İnsanlar hata yapmaya daha ne kadar devam edecek, çıkarları olmadan yaşamayı ne zaman öğrenecekler?
Birine karşılığını beklemeden, sadece içten gelen bir duygu ile ne zaman değer vermeyi öğrenecekler...'
Parmaklarını boşvermişlik
hareketini göstermek istercesine salladı. Dudaklarındaki nefesi dışarıya doğru
üflerken gözlerini
yanından geçmekte olan yüzlere çevirdi.
Yanından geçen insanların yüz halleri kendilerini ele
veriyordu, onların
âdeta içlerini okuyordu çocuk. Milyonlarca insan arasında tek kişi bile 'Ne derdin var, neden buradasın?' diye sorma zahmetine girmemişti, çünkü insanlar zamanlarını çıkarları için kullanmayı seçerdi.

Bedenimi hareket ettirerek oturduğum yataktan hızla kalktım. Adımlarım beni gardropuma doğru taşırken nasıl kıyafet giyeceğimi düşünüyordum.
Bu zamana kadar Zeynep abla akşamdan sabah giyeceğim kıyafeti ayarlar, benim için en kolay yol bu olurdu.
Ama az önce Çiçek Abla kendi başıma bir şeyler yapabileceğime beni öyle inandırmıştı ki, daha bir şeyler yapmadan yapmış gibi mutlu
hissediyorum.
Siz, daha olayı yaşamaya kalmadan yaşamış kadar mutlu oldunuz mu? Siz, çıkarsızca birine iyilik yaptınız mı?!
Yıllardır herkesin menfaatçi, bencil olduklarını düşünürdüm ta ki onu tanıyana kadar...
Çiçek abla;
Sadece birkaç saat tanıdığım bu kadın bana ilklerimi yaşatmaya başlamıştı hem de hiç bir çıkar amacı gütmeden.
Ona nasıl teşekkür edeceğimi inanın bilmiyorum ama o bu hayatta teşekkürlerin en benzersizini hak etmişti benim nazarımda.
Cebimdeki anahtarı çıkararak dolabı pürüzlü yüzeyine yerleştirdim.
Heyecanlıydım, ilk defa kendi kıyafetimi seçecektim.
İnanmayacaksınız ama parmaklarım tir tir titriyordu, size yemin ederim ki ayakta zar zor duruyordum.
Dolabın kapağını kendime doğru çekerek birkaç saniye öylece bekledim.
Yapabilirsin, yapabilirsin kelimeleri ile kendime cesaret vermeye çalışıyordum.
Peki işe yarayacak mıydı, yaramak zorundaydı.
O kadın benim için saatlerini harcarken bana olan güvenini zedeleyemezdim.
Parmaklarımı askılıkların üzerinde gezdirmeye başladım.
Öncelikle ne tür kombin yapacağıma karar vermeliydim, sonrasını zaten bulurdum, bulurdum değil mi! Parmaklarıma takılan elbiseyi kendime doğru çektim.
Elbiseyi gözlerime yakınlaştırdığımda bu elbisenin turkuaz mavisi, kısa ve yırtmaçları olan bir görünüme sahip olduğunu anladım.
Havanın sağı solu belli olmuyordu, her an soğuk olabilirdi ve ben bu elbiseyi giyerek hastalığa tabii tutulmayı pekâlâ istemezdim.
Zira hasta olduğumda bana bakabilecek bir anneye sahip değildim, kendimin doktoru olmuştum her zaman ben.
Olsundu, alışmıştım zaten.
Elbiseyi dolabın demir yüzeyine geri asarak parmaklarıma ilişen  ikinci elbiseyi gözlerimin önüne kadar yaklaştırdım.
Elbise siyahtı ve uzun...
Üzerinde dantel işlemeleri olan bu elbise ile gidilse gidilse düğüne gidilirdi, düşüncesi ile elbiseyi yerine yerleştirdim.  Dakikalarca elbiselere baktım fakat hiçbirinden tatmin olamamıştım.
Hep elbise baktım, neden pantolon kazak ikilisi giymiyorum ki, diyerek askılıkta duran avucumu askılığın hemen yanındaki bölmelere ilerlettim.
Birkaç pantolonun rengine baktıktan sonra siyah renginde karar kılarak pantolonu yatağın üzerine bıraktım.
Sıra kazak seçmekte idi.
Siyah pantolonun üzerine hangi renk kazak gider ki, diye geçirirken içimden her rengin uyum sağlayacağını fark ettim. Gri rengini hep ön planda tutan biri olarak, o renk kazaklara yöneldim.
Üzeri büzmelerle bezenmiş gri badiyi elime alarak yatağın üzerine bıraktım.
Beklemeyi ya da bekletmeyi sevmezdim. O yüzden hızlı olmalıyım sinyallerini beynime yolladıktan sonra üzerimdeki kıyafetlerden hızla kurtuldum.  Bedenimden ilişkisini kestiğim kıyafetleri kirli sepetine bıraktıktan sonra yatağın üzerindeki kıyafetleri giydim.
Kendimi bayramlık kıyafetlerini ailesine göstermek için sabırsızlanan küçük çocuklar gibi hissediyordum.
Sahi küçük çocuklar öyle mi hissediyordu!

BENKOLİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin